Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk büyükelçilerinden “Emniyet ve yargı içine sızdığını iddia ettiği örgütü” yurtdışındaki muhataplarına anlatma talimatı verdi.
Türkiye’nin yurtdışındaki misyon temsilcilerine hitap eden Erdoğan, “Hükümetimizin yargıda yapmaya çalıştığı değişiklik, yargıya müdahalede değil, yargı içindeki illegal örgütlenmeye yöneliktir. Bu örgütün gerçek yüzünü, yurt dışında artık mutlaka anlatılması, deşifre edilmesi gerekiyor. Türkiye’de yapılanması faaliyetleri hırs ve arzuları net bir şekilde ortaya çıkan, tehlikenin boyutları artık aşikar hale gelen bu örgütün muhataplarınız nezdinde daha iyi bilinmesi önem arz ediyor. İşte bu örgütün başta emniyet ve yargı olmak üzere devlet kurumlarında örgütlenerek, siyaset ekonomi finans ticaret gibi alanlarda inşa ettiği korku imparatorluğunun iyi anlaşılması ve iyi anlatılması gerekiyor. İngilizce ve diğer dillerde yurt dışına yapılan sistemli bilgilendirmelerin birer dezenformasyon olduğunu itibar edilmemesi gerektiğini özellikle vurgulamanızı istiyoruz. Biz zaten çeşitli vasıtalarla bu bilgilendirmeleri yapacağız. Ancak asıl yük, asıl sorumluluk hiç kuşkusuz tek tek büyükelçilerin omuzlarındadır.” dedi.
Başbakan Recep Tayyip ERdoğan, VI. Büyükelçiler Konferansı’na katılan büyükelçilere, Ankara Vilayetler Evi’nde yemek verdi. Erdoğan, yemekten önce de elçilere hitaben bir konuşma yaptı. Erdoğan, konuşmasında 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna da değindi.
BİTMEDİ, DAHA DA ÇIKACAK
Son dönemde ülke içinde yaşanan hadiselerin iyi analiz edilmesi ve dünyaya doğru şekilde aktarılmasının hayati derecede önem arz ettiğini belirten Erdoğan, “Türkiye’de 17 Aralık’ta başlayan süreç yolsuzluk kılıfına gizlenmiş bir darbe girişimidir. 17 Aralık süreci bir paket içinde birkaç hedefi vurmayı amaçlayan bir süreçtir. Paketin muhtevası ile ambalajı arasında ciddi farklılıklar olduğunu gördük, görüyoruz. Ambalajda yolsuzluk iftirası varken paketin içinde demokrasiye milli iradeye siyasete özellikle çözüm süreci ve dış politikaya yönelik aleni sabotaj olduğu bugün net bir şekilde ortaya çıktı. Daha da çıkacak, onu da söyleyeyim. Bitmedi, daha da çıkacak. 17 Aralık komplosu çok farklı vasıtalarla çok farklı ittifaklarla ortaya çıktı. Bir örgütün emniyet ve yargı içindeki mensupları, operasyonun taşeronu olurken siyasi partilerin, belli medya kuruluşlarının sermaye çevrelerinin yurt dışında bazı odak ve medya kuruluşlarının operasyonda müttefik olarak görev aldığını görüyoruz. Adeta, düğmeye basılmış gibi içeride ve dışarıda eş zamanlı hareket eden, operasyona destek veren kesimler var.
HEDEF HÜKÜMET YA DA PARTİ DEĞİL
Ancak burada asıl önemli olan, darbe girişimi ile paralel yürütülen algı operasyonudur. Algı operasyonu, Türkiye içinde tutumamıştır, geri tepmiştir. Şu anda gerek bizim meydanlarda şahit olduğumuz manzara, gerek yaptırdığımız anketler halkın büyük çoğunluğunun bunun bir hukuki operasyon değil bir darbe girişimi inancında olduğunu teyit etmektedir. Hem darbe girişimi hem de algı operasyonunu yapanlar, yurt dışında kendi ülkelerini karalamak için büyük gayret içindeler. Hiç kuşkusuz bu tavır, bir ihanettir. 17 Aralık’tan beri gerek o malum örgüt, gerekse onun siyasetteki medya ve sermayedeki müttefikleri, şunu yapıyorlar. Türkiye ekonomisine, ağır darbe vurmaya çalışıyorlar. Faizlerin yükselmesi için, gayret sarf ediyorlar. Uluslararası yatırımcıları tedirgin etmek için her yolu kullanıyorlar. Türkiye’nin enerji politikalarını sabote etmeye çalışıyorlar. Dış politikada açık bir şekilde, elimizi zayıflatmaya çalışıyorlar. MİT’in çalışmalarını engellemeye çalışıyorlar. Demokrasiyi sekteye uğratmak, Türkiye’nin demokrasi yürüyüşünü engellemek istiyorlar. En önemlisi de, Türkiye’nin dünyadaki imajını bozmak için ciddi mesai sarf ediyorlar. Bu çabalar ihanet dışında bir kavramla izah edilmez. Zira bu operasyonda hedef bir parti, bir hükümet değil; bir ülke, bir ülkenin çıkarları, bir ülkenin mili kurumları ve milli politikalarıdır. Hedef hükümet ya da parti değil Türkiye’dir, 76 milyonun ta kendisidir.” dedi.
AB’YE HSYK ELEŞTİRİSİ: OKUMA YAZMA BİLİYORUZ
İçeride algı operasyonunu bozduklarını savunan Erdoğan, “Dışarıda da birlikte bozacağız ve bozuyoruz. Ama burada hiçbir arkadaşımızın bu konularda ihmalkar davranmaması gerekir. İlgili bütün mercilere bu gerçekleri anlatmanız gerekir, anlatmamız gerekir. Ne gerekiyorsa bu adımları hep birlikte atmamız gerekir. Çünkü yaklaşım tarzları farklı. Örneğin AB üyesi ülkelerde, HSYK ile ilgili oturmuş bir sistem yokken, her ülke kendine has ait bir HSYK düzenlemesi yaparken, Türkiye’nin HSYK düzenlemesi üzerinde bir beyanatta bulunmak, kimsenin haddine de değildir. Eğer oturmuş bir şey varsa bunu bilelim. Ama bu çalışmamızı yaparken bütün bunları A’dan Z’ye inceledik. İspanya’da İtalya’da Hollanda’da Almanya’da nedir. Bir bakıyoruz ki, her yerde oralarda seçilmişin bu manada ciddi manada etkinliği var. Kralın, hükümetin, hepsinin buralarda seçici olduğunu görüyoruz. Ama burada kalkıp da işte bu AB’nin muktesebatına aykırıdır gibi tespitler kusura bakmasınlar bize yutturulacak şeyler değil, okuma yazma biliyoruz. Ne var ne yok bunları görüyoruz. Bu noktada sizlere çok önemli vazife düşüyor.” şeklinde konuştu.
DARBE GİRİŞİMİ OLDUĞUNU VURGULAYIN
Erdoğan, büyükelçilerden isteklerini şöyle sıraladı: “Türkiye’deki gerçek manzarayı gerçek fotoğrafı muhataplarınıza anlatmanızı, muhataplarınıza doğruları aktarmanızı topyekun Türkiye’yi hedef alan bu ihanet operasyonunu bozmak için daha fazla gayret sarf etmenizi bekliyoruz. Bunun bir yolsuzluk operasyonu değil yolsuzluk operasyonu görünümünde bir darbe girişimi olduğununu özellikle vurgulamanızı sizlerden rica ediyoruz.”
YARGISIZ İNFAZ
Hükümetin yolsuzluk konusunda ne kadar hassas olduğunun bilinen bir şey olduğunu savunan Erdoğan, ekonomideki gelişmelerle örnekler verdi: “10 yıl içinde milli gelir 800 milyar doları aşmıştır. Yolsuzlukların egemen olduğu bir ülkede siz milli geliri buraya getirebilir misiniz? Eğitimde, sağlıkta atılan adımlar ortadadır. Operasyonlar yolsuzluklarla yürümüş olsaydı bunları yapabilir miydik? 10 seneye 17 bin kilometre bölünmüş yol sığdırdık. Yolsuzlukların olduğu bir ülke bunları gerçekleştirebilir mi? Atılan adım dikkat edin 3’üncü köprüyle ilgili. 3’üncü köprünün yüklenicileri üzerinde operasyon yapılıyor. Bu neyi gösteriyor? Biz sizin yolunuzu keseriz, yürüyemezsiniz. Hemen tedbir koydular. Tedbir konulurken 25 tane çuval, ağzı mühürlü, ve bu çuvallar açılmadan dosyalar incelenmeden bakıyorsunuz bir karar. Ve bu karar üzerine de belirlenmiş isimler hepsinin gözaltına alınması. Bu da beklenmiyor mahkeme de karar veriyor bu arada. Yani yargısız infaz. Böyle bir adım olabilir mi? Bunların anlatılması lazım. Aynı şekilde yüksek hızlı tren, aynı şekilde İstanbul-İzmir otoyolu. Bunların sayıları gerçekten ifade edemeyeceğimiz kadar fazla.” diye ekledi.
HSYK DEĞİŞİKLİĞİ
Hükümetin HSYK’da yapmaya çalıştığı değişikliği de savunan Erdoğan, “Hükümetimizin yargıda yapmaya çalıştığı değişiklik, yargıya müdahalede değil, yargı içindeki illegal örgütlenmeye yöneliktir. Bu örgütün gerçek yüzünü yurt dışında artık mutlaka anlatılması, deşifre edilmesi gerekiyor. Türkiye’de yapılanması faaliyetleri hırs ve arzuları net bir şekilde ortaya çıkan, tehlikenin boyutları artık aşikar hale gelen bu örgütün muhataplarınız nezdinde daha iyi bilinmesi önem arz ediyor. İşte bu örgütün başta emniyet ve yargı olmak üzere devlet kurumlarında örgütlenerek, siyaset ekonomi finans ticaret gibi alanlarda inşa ettiği korku imparatorluğunun iyi anlaşılması ve iyi anlatılması gerekiyor. İngilizce ve diğer dillerde yurt dışına yapılan sistemli bilgilendirmelerin birer dezenformasyon olduğunu itibar edilmemesi gerektiğini özellikle vurgulamanızı istiyoruz. Biz zaten çeşitli vasıtalarla bu bilgilendirmeleri yapacağız. Ancak asıl yük, asıl sorumluluk hiç kuşkusuz tek tek büyükelçilerin omuzlarındadır. Önümüzdeki hafta başında Brüksel’e ziyaret bu manada son derece önemli. Türkiye’nin katılım müzakerelerini ele alacağımız inşallah sürece ivme kazandıracağımız bu ziyaret Türkiye’de yaşanan hadiseleri de doğru şekilde birinci elden aktarılacağı bir resmi ziyaret olacak.” ifadelerini kullandı.
TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA KENDİMİZİ İSPAT ETTİK
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “17 Aralık komplo sürecinde Türkiye üzerinde oynanan bir başka kirli oyun da terör meselesidir. Bahsettiğim ihanet şebekeleri Türkiye’nin uluslararası teröre destek verdiği algısı yaymak için alçakça bir kampanya yürütüyorlar. Hiç kuşkusuz bu alçakça ve haince kampanyanın tutma ihtimali başarıya ulaşma ihtimali yok. Teröre ağır bedeller ödemiş terörün acısını 30 yıl çekmiş bir ülke olarak terör karşısındaki tavrımız son derece nettir. Terör ve terör örgütlerinin başındaki hiçbir sıfatı önemsemeyiz, dikkate almayız. Bölücü terör, dini terör mezhepsel terör gibi ayrımları asla kabul etmiyoruz. Bizim için terör sadece terördür. Nerede olursa olsun kim tarafından yapılırsa yapılsın terörü şiddetle kınarız, terörle aramıza hiç tereddüt etmeden mesafe koyarız. Yok El Kaide yok El Nusra’ymış, yok şuymuş yok buymuş. Hepsi bizim karşımızdadır, biz onların karşısındayız. Uluslararası terörle mücadele noktasında Türkiye kendisini ispat etmiş bir ülkedir. Buradaki niyetin ne olduğunu sizler de çok iyi biliyorsunuz. Bizler bu yolla Mavi Marmara’nın, Filistin’deki Mısır’daki Suriye’deki insani duruşumuzun intikamını alacaklarını sanıyorlar. Kusura bakmasınlar. Türkiye’nin ve hükümetimizin üzerine teröre destek veriyorlar itham ve iftirası asla yapışmaz. Bu gayretin içinde olanlar beyhude çabalıyor. Bu ihanetin hesabı mutlaka kendilerinden sorulacak. Dünyada bu yönde oluşacak soru işaretlerinin izale edilmesi noktasında da sizlere önemli vazifeler düşüyor. Özellikle bazı uluslararası medya kuruluşlarında bu yönde art niyetli yayınlar yapılıyor. Bu yayınları bu kara propagandayı boşa çıkaracağınıza yürekten inanıyorum. 17 Aralık’ta yaşadığımız bu farklı türden saldırılarla ülkemiz geçmişte de bunları çok yaşadı. Akim kalan her saldırı her darbe girişimi demokratikleşme reformlarına ivme kazandırdı. 17 Aralık darbe girişimi de Türkiye’nin demokratikleşme çabalarına ciddi bir kapı aralayacaktır. Demokrasinin önündeki birçok direnç yaptığımız bu mücadelenin ardından ortadan kalkacak, bariyerler engeller aşılmış olacaktır. 11 yılda yaptığımız reformlar inşallah yeni süreçte de devam edecek. Çözüm sürecimiz kararlılıkla ilerliyor. Toplumun çeşitli kesimlerine yönelik reformlarımız kararlı şekilde devam ediyor. AB süreci bizden değil birlikten kaynaklanan nedenlerle yavaş ilerlese de, orada da kararlılığımız devam ediyor.”
(CİHAN)
Bir yanıt bırakın