TBMM Başkan Vekilimiz Celal ADAN: Genel Başkanımızın ifadeleriyle “Geleceğin Ekonomi Vizyonu” çalışması, ekonomiye bakışımızı milli, manevi ve ahlaki açılardan temellendiren bir yol haritasıdır.
Türkiye, hiç kuşku yok ki geleceği için bir ekonomi vizyonuna ihtiyaç duymaktadır.
Türk dünyası bizim gönül ve kader coğrafyamızdır. Geçmişimizdir, tarihimizdir, birliğimizdir, dirliğimizdir.
Mensubu olmaktan onur duyduğumuz bu hareket ve lideri dünya tarafından dikkatle takip edilmektedir.
İnsanlığı sarıp sarmalayan zehirli sarmaşıkları söküp atacak kararlılık bizdedir, irade ve liderlik bizdedir.
TBMM Başkan Vekili Celal ADAN’ın yaptığı konuşma şu şekilde;
“Kıymetli Misafirler,
Milliyetçi Hareket Partimizin, AR-GE Başkanlığı koordinasyonuyla hazırlanan ve stratejik öneme haiz iki değerli çalışmanın tanıtımı vesilesiyle birlikteyiz.
Herşeyden önce hem ilgili başkanlığımıza, hem de aynı bünyede bu çalışmaları gerçekleştiren komisyonların değerli mensuplarına teşekkür ediyorum.
Her iki çalışma başlığı da, ilk bakışta ayrı alanlar gibi görünse de; gerek Türkiye’nin içinde bulunduğu fevkalede hassas şartlarda; gerekse bölgemizde ve küresel ölçekteki gelişmeler etrafında birbirini tamamlayan, destekleyen gayretlerdir. O nedenle hepimizin aklında ve şuurunda biricik hedef olan ideallerimizin olmazsa olmazıdır bu çalışmalar.
Birinci çalışmamızın ana konusu ekonomidir. Türkiye, hiç kuşku yok ki geleceği için bir ekonomi vizyonuna ihtiyaç duymaktadır. Zira varlığımıza kasteden, birliğimizi hedef alan her unsurun ve kurulan her tuzağın ilk hedefi, toplumsal barışı, huzuru ve güveni sarsmak için ekonomik sorunları öne çıkarmak, burada oluşacak zaafları hedef alarak bizi büyük ve vazgeçilmez ideallerimizden uzaklaştırmaktır.
Bugün sizlerle paylaşmaktan iftihar ettiğimiz ikinci çalışmamızın başlığı da aynı ölçüde manidar ve bir önceki hususla doğrudan bağlantılıdır. “Türk Kuşağı: Türkiye’nin Büyük Stratejisi” ifadesi, az önce ifade etmeye çalıştım ideal ve değerler manzumesinin bizatihi vücut bulmuş halidir.
Türk dünyası bizim gönül ve kader coğrafyamızdır. Geçmişimizdir, tarihimizdir ve oradan omuz omuza yürüyeceğimiz geleceğimizdir. Varoluşumuzdur ve hayallerimizdir. Kederinde ve sevincinde ortak olduğumuz, dünyaya aynı pencereden baktığımız, aynı adalet ve hakkaniyet ölçüsüyle alemin nizamı için gayret ettiğimiz birliğimizdir, dirliğimizdir.
Kıymetli misafirler,
Bizim siyasi geleneğimiz ve medeniyet tasavvurumuz, hiçbir zaman Türkiye’nin ve dünyanın meseleleri karşısında susan, köşesine çekilen yahut başka mahfillerin görüşlerine tabi olan bir yerde olmamıştır.
Kimilerinin düşmanca, kimilerinin de aymazlıkla ve ucuz hesaplarla görmezden gelmesine rağmen, Milliyetçi Hareket Partisi kadroları tarih sahnesine çıktığı andan itibaren her soruna, milli şuur merkezinde, akıl, vicdan ve adalet terazisinde çözümler önermiş ve bunları milletimizle paylaşmıştır.
Türkiye’nin tüm kritik meselelerinde, geçmişten bugüne ortaya koyduğumuz tezleri görmezden gelenler, anlama gayretinde bulunmayanlar, zaman geçtikçe çarenin bu çatı altında olduğunu görmüşlerdir.
O vesileyle şunu ifade etmek isterim. AR-GE Başkanlığımızın ve kıymetli düşünce adamlarımızın katkılarıyla ortaya çıkan her çalışmamız, sahici çözümler, kuşatıcı bir gelecek inşası ve Türkiye’nin başını daima dik tutacak bir duruşun ifadesidir.
Muhterem Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin Meclis grup konuşmalarından sosyal medya mesajlarına kadar her sözünün ve tespitinin, sadece ülkemizde değil, dünyadaki tüm kritik mahfillerde nasıl dikkatle takip edilip not alındığını unutmayalım.
Genel Başkanımızın ifadeleriyle “Geleceğin Ekonomi Vizyonu” çalışması, ekonomiye bakışımızı milli, manevi ve ahlaki açılardan temellendiren bir yol haritasıdır. Aynı zamanda teorik ve pratik öneriler ihtiva etmektedir.
‘Türkiye’nin Büyük Stratejisi’ ise fikri tasavvurumuza gerçekçi, felsefi ve stratejik bir derinlik katan, önümüzdeki risk ve tehditleri sorumlu ve milli bir akılla ele alıp kapsamlı şekilde değerlendiren eserlerdir.
Muhterem misafirler,
Bu çalışmaların amacına ulaşmasına nasıl katkı yapabileceğimiz hususunda birkaç noktaya değinmek istiyorum. Eğer bu eserler, geleceğimizin yol haritası ve koordinatlarını ihtiva ediyorsa, bunları aziz milletimize ulaştırma yolunda hepimize sorumluluklar düşmektedir.
Modern çağın özellikleri gereği, bir eserin ortaya konulması kadar, hatta bazen ondan daha önemlisi, onun geniş kesimlere ulaştırılması ve tanıtılmasıdır.
Bunun için, partimizin her kademesine ve her ferdine, sevdası ve rüyası Türkiye olan herkese düşen sorumluluk, buradaki ufku, tezleri ve önerileri anlamak ve anlatmaktır.
Medyanın artık sosyal mecralar üzerinden bireysel hale geldiği bir çağda, hemen hepimizin sahip olduğu bu mecraları gündelik kaygı ve gündemler üzerinden heba etmek yerine, bu değerli eserlerin bir cümlesini, bir mesajını paylaşarak değerlendirilmesi çok kıymetlidir.
Zaman kıymetli, boşa geçirilecek, kişisel yaklaşım ve gündemlerle, hele bize dayatılan içi boş tartışmalarla geçirilecek bir saniyemiz bile yok.
Kıymetli misafirler,
Mensubu olmaktan onur duyduğumuz bu hareketin ve liderinin dünya tarafından dikkatle takip edildiğini ifade ettim az önce.
Hepiniz hatırlayacaksınız. Sayın Genel Başkanımızın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hediye ettiği “Türk Dünyası” haritası herkesi nasıl ayağa kaldırdı. Ayağa kalkan sadece Rusya değildi bundan emin olun. Bu ufka, bu cesaret ve özgüvene, tarihten ve gelenekten beslenen bu şuura kimse kayıtsız kalamaz.
O nedenle bulunduğunuz yerin ve siyasi hareketin tezlerini ve düşüncelerini önce aileniz ve yakın çevrenizde, ardından ulaşabildiğiniz herkese götürmek boynunuzun borcudur ve milli şuurun sizlere yüklediği sorumluluğun olmazsa olmazıdır.
Size sokakta, çarşıda pazarda “Türkiye batıyor, bitiyor” karamsarlığını ve tezgahtarlığını yapanlara, çarenin milliyetçi hareket ve milli şuur etrafında şekillenen, yeni bir ekonomi modeliyle ve onun adil, hakkaniyetli ve vicdan üzere inşa edilmiş tezleriyle cevap verin.
Türkiye’nin dış politikası çöküyor diyenlere, Türk Dünyası’nın aydınlık ve ışıl ışıl parlayan gelecek vizyonuyla karşılık verin.
Çare buradadır, sadece Türkiye’nin değil dünyanın içinde bulunduğu buhrana çözümler bu çatı altındadır.
Bu kıymetli eserler, kitaplığınızda ya da bilgisayarınızda mahzun kalmasın. Onları taşıyın, gündemi siz belirleyin ve kuşaktan kuşağa aktarın.
Tam bu noktada bir gayrete daha ihtiyacımız var.
Bu kıymetli çalışmaların sayısını, adeta nefes bile almadan artırmak, her gün çeşitlenen ve insanlığı hedef alan sorunlar karşısında yeni tezler üreten bir zenginliğe ulaştırmak zorundayız.
Bizim kadrolarımız, okur-yazarından akademisyenine, entelektüel hayatımızın seçkin simalarına kadar her alanda bu zenginliği üretecek muhtevaya sahiptir.
Dertleşelim, ama dertler içinde boğulmayalım. Milletimize kulak verelim, ama asla sızlanmayalım. Çare üretelim, insanlığı sarıp sarmalayan zehirli sarmaşıkları söküp atacak kararlılık bizdedir, irade ve liderlik bizdedir.
Bu iki kıymetli çalışmaya katkısı olan tüm dava arkadaşlarıma huzurlarınızda kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu çizgiyi takip ederek milli şuur ve ufkun derinleşmesi için eserler ve raporlar üretecek tüm kardeşlerimize şimdiden niyet ve gayretleri için dua ediyor, Allah kalemlerine kuvvet ve zihinlerine açıklık versin diyorum.”
Bir yanıt bırakın