Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, “Adım Adım 2023 – İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma Toplantıları” kapsamında İzmir Dikili’de konuşma yaptı.
Konuşmasına gündemki, Ukrayna- Rusya arasındaki gerilime değinerek başlayan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, konuya dair; bu süreçte Türkiye’nin sağduyulu ve şeffaf bir dış politika güttüğünü, bunun da dünyaya örnek teşkil etmesini umduğunu söyledi.
Osmanoğlu, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın son dönemdeki iç ve dış politikalarındaki tutarlılık, gereklilik ve ferasetine bir bakış açısı çizerken “Milliyetçi Hareket Partisi’nin muhterem lideri Sayın Devlet Bahçeli ve onun mimarı olduğu Cumhur İttifakı; içeride ve dışarıda yaşanan her hadiseye Ankara’nın penceresinden bakmakta, Türk milletinin çıkarları doğrultusunda adım atmaktadır. Çünkü Cumhur İttifakı; sağlam temeller üzerine kurulmuş, Türk milletinin güçlü iradesinin eseridir.” ifadelerini kullandı.
İzmir Dikili’de, Adım Adım 2023 – İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma Toplantı kapsamında değerlendirmelerini sunan Osmanoğlu, şunları kaydetti;
SÖZDE MEDENİ DÜNYAYA ÖRNEK TEŞKİL ETSİN!
“Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla, ilkini 18 Şubat tarihinde, Bayraklı İlçemizde gerçekleştirilerek başlatılan, Adım Adım 2023, İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma temalı programlarımız kapsamında sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Şüphesiz Ukrayna- Rusya arasındaki geriliminin sıcak çatışmaya dönmesi, Karadeniz’in kuzeyinin de bir savaş arenası haline gelmesi, toplantılarımızı daha da anlamlı kılmakta, birliğimizi ve dirliğimizi çok daha kıymetlendirmektedir.
Açık bir şekilde ifade etmem gerekir ki:
·Türkiye’nin sağduyulu bir tavır sergilemesinin,
Açık ve şeffaf bir dış politika ile olaylara yaklaşmasının,
·Milli hassasiyetleri gözeten stratejilerle sürece dâhil olmasının,
·Kendi çıkarlarını ve güvenliğini gözetirken diğer milletlerin haklarının gasp edilmesine sessiz kalmayan duruşunun, küresel siyasete şekil veren sözde medeni dünya için de örnek teşkil etmesini umuyorum.
ÖNCE ÜLKEM VE MİLLETİM DÜSTURUYLA, HADİSELERİN EHEMNİYETİNİ ÇOK DAHA İYİ İDRAK ETTİK
Rusya- Ukrayna savaşıyla birlikte bir kez daha anladık ki; bazı değerler parayla satın alınamayacak kadar paha biçilemez, bazı kıymetler ise kaybedilmesi göze alınamayacak kadar önemlidir.
Ten rengine göre savaş mağdurlarını sınırlarından kabul eden sözde medeni dünyanın barbarlığı, göz rengine göre kendisine sığınanlara kapılarını açıp açmama tartışmalarının yapıldığı utanç vesikası süreçlere hep birlikte şahitlik ettik.
Utanarak, kızarak ve insanlık adına üzülerek…
Şüphesiz bu süreç çok daha çarpıcı gerçekleri önümüze koymuştur:
– Milli savunma sistemlerine sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermiştir.
– Yerli teknolojilerimizin dünya siyasetinin dengelerini değiştirebileceğini ispat etmiştir.
– Bu coğrafyanın bir anlık gaflet uykusunda bile ölümcül sonuçlarla yüzleşebileceğimiz bir coğrafya olduğunu bizlere hatırlatmıştır.
– Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin; “Önce Ülkem ve Milletim” düsturuyla yıllardır ön almaya çalıştığı birçok hadisenin ehemmiyetini, yapılan fedakârlıkların anlamını çok daha iyi idrak etmemize sebep olmuştur.
5.KOL FAALİYET MERKEZLERİNİ İFŞA ETMİŞTİR
Bu süreç sınırlarımız içinde varlıklarını sürdüren, her ne kadar siyasi parti görüntüsü verse de, kendilerine iletilen talimatları harfiyen yerine getirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan 5. Kol Faaliyet merkezlerini de ifşa etmiştir.
Fırsattan istifade S- 400 Savunma sistemlerini geri verelim diyen, Ukrayna- Rusya savaşından ABD yandaşlığı propagandası için fırsat çıkaran İP’in Genel Başkanını hep birlikte izledik.
Bir kez daha anladık ki onlar; Türk milliyetçiliğini, milli politikalarımızın temellerini atan kurucu iradenin çizdiği vizyonu ve Türk milletinin Türk devletine yüklediği misyonu hiçbir zaman anlamamışlar, hiçbir zaman bizden olmamışlardır.
– Çünkü Türk milliyetçileri; ABD emperyalizmine de Rus emperyalizmine de kökten karşıdır.
– Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi’nin muhterem lideri Sayın Devlet Bahçeli ve onun mimarı olduğu Cumhur İttifakı; içeride ve dışarıda yaşanan her hadiseye Ankara’nın penceresinden bakmakta, Türk milletinin çıkarları doğrultusunda adım atmaktadır.
– Çünkü Cumhur İttifakı; sağlam temeller üzerine kurulmuş, Türk milletinin güçlü iradesinin eseridir.
ASLA MÜSADE EDİLMEYECEKTİR
Kendisini; ön ismi değişen emperyalist zihniyetlere yamamaya çalışan, onların kuklası olmak için heyecanla ayağa kalkan , hatta Türk milletine mensubiyet şuuruyla ait olamayacak kadar bize yabancılaşan hiçbir şahsiyetin veya zümrenin Türk milletinin nazarında en ufak kıymeti harbiyesi yoktur.
Evet bazı sorunlarımız olabilir. Farklı etkenlerin sebep olduğu bir takım sıkıntılarla milletçe mücadele ediyor da olabiliriz. Ama bu sorunlar ve sıkıntılar hiçbir şekilde ne ekonomik ne de sosyal bir buhranın temelini oluşturmayacaktır. Buna asla müsaade edilmeyecektir.
Türk milleti ile olan asırlık hesaplarını faturalar üzerinden görmek isteyen fitne operatörlerinin kirli planı asla tutmayacaktır.
Türk Devletine olan kinlerini kusmak için tertip ettikleri oyunlar, yine Türk milleti tarafından bıkmadan usanmadan bozulacaktır.
Dünya siyasetinde dengeler değişirken, coğrafyamızda sınırlar yeniden çizilmeye çalışılırken, önümüzdeki 100 yılın ekonomik ve siyasi paylaşımları Türk milleti yok sağılarak yapılmaya çalışırken, müstemlekeci zihniyetin beklentileri hiçbir zaman karşılık bulmayacaktır.
Ne onurumuzdan, ne şerefimizden, ne tarihi haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz.
CUMHURİYETİN 100. YILINDA ‘KENDİ BÖLGESİNDE LİDER ÜLKE TÜRKİYE’
Kahraman ecdadımızın yüklendiği mukaddes sorumluluğu yerine getirmekte, Cumhuriyetimizin 100. yılında “kendi bölgesinde lider ülke” yapma gayretimizde en ufak bir ümitsizliğe düşmeyeceğiz.
Hemşerimiz olmakla övünen, masmavi gözleriyle baktığı İzmir’e ilk görüşte vurulan, Gazi Paşamız Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.” hedefinden küçük de olsa bir sapma göstermeyeceğiz!
Kıymetli Dava Arkadaşlarım, Saygıdeğer hemşerilerim:
İzmir’den bahsetmişken, “ayaklarının altına cennet serilen” annesini İzmir’e emanet eden Gazi Paşa Atatürk’ün Osmanlı Subayı olarak sürgüne geldiği ve ilk görüşte sevdalandığı İzmir’imizden söz açılmışken kısaca bazı hususlara da değinmek istiyorum.
Atatürk ismini sadece ihanetlerini gizlemek için kullanan,
Demokrasi terimini sadece kirli ittifaklarını perdelemek için kullanan,
Cumhuriyet’in değerlerini sadece Cumhur İttifakını yıkmak için istismar etmeyi dahi göze alanlardan bahsetmemek elbette gerçekleri görmezden gelmek demek olacaktır.
İZMİR’DE PEŞKEŞ ÇEKMELER HIZ KAZANMIŞTIR…
Maalesef bu zihniyet yani başını CHP yönetiminin çektiği 6+1’lik zillet birlikteliği, İzmir’imizin başına, tarihinde gördüğü en büyük musibetlerden birisini musallat etmiş, İzmirlinin zamanını çalan, İzmir’in kaynaklarını heba eden Tunç Soyer’i İzmirliye allayıp pullayarak servis etmiştir.
Ama bugün gelinen noktada İzmir adeta Tunç Devrine geri döndürülmüştür.
İzmir’in Tunç Devrinde peşkeş çekmeler hız kazanmıştır.
Bütçe sürekli açık vermeye devam etmiş, belediye şirketleri artan bir ivmeyle borçlanmaya devam etmiştir.
İZSU için 50 milyon, ESHOT için 421 milyon, İZBETON için 110 milyon gibi astronomik rakamlarla borçlanma yetkisi alınmıştır. Büyükşehir Belediye Meclisi’ne parça parça gelen bu talepler, yekûne vurulduğunda karşımıza net bir iflas tablosu çıkmaktadır.
İZMİR’DE ‘YARI YOLDA KALMAK’ ARTIK BİR MECAZ DEĞİL, HAKİKATTİR!
Tunç Soyer; işbaşı yaptığı günden beri İzmirlileri borç batağına sürüklemeye devam etmiştir.
Toplam borç 2021 itibariyle 12 milyarın üzerine çıkmıştır.
Değerli hemşerilerim sormak istiyorum: Herhangi bir belediye bu kadar borç altına girdiyse; ne düşünülür? Belki vatandaşın ihtiyaçlarını hakkıyla karşılamak için o kadar borçlanma yapılmıştır denebilir. Fakat Tunç Soyer’in ortaya koyduğu profilde vatandaşın yeri yoktur.
Öğrencilere verdiği burs sözünden depremzedelere verdiği konut sözüne kadar; hiçbir vaadini yerine getirmemiştir.
Tunç Soyer’e güvenen daima yarı yolda kalmıştır. Gerçi İzmir’de “yarı yolda kalmak” artık bir mecaz değil, hakikattir.
Kendisinin ortaya koyduğu ulaşım politikası yüzünden insanlar mağdur olmakta, hemşerilerimiz önceden bir seferde gittiği yerlere, artık üç vasıtayla gitmektedir.
TUNÇ DEVRİNİ BİTİRMEKTE KARARLIYIZ
İşte bu Tunç Devrini sonlandırmak için, İzmirliyi İzmir’i sevenlerle buluşturmak için de kararlıyız.
Kararlılığımızın en büyük ispatı gönül kapılarımızın sonuna kadar açık olmasıdır.
Çünkü Mevlana’nın dediği gibi; bizim yüreğimiz kıymet bilene emanettir.
Çünkü gönül dostu Hacı Bektaş- ı Velinin dediği “İncinsek de incitmemeye” yeminliyiz.
Çünkü “gönüller yapmaya geldim” diyen Yunus Emre gibi halimizi arz edeceğimiz, bizlere kollarını açmış bizi bekleyen büyük Türk milletine ve bizlere bu milletin mensubu olmayı bahşeden Allah’a sevdalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle muhterem Genel Merkez heyetimize bir kez daha İzmir’imize hoş geldiniz diyor, siz değerli hemşerilerime saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum.”
Bir yanıt bırakın