▶️ İP Başkanı, kendisine “Burası Kürdistan” diye meydan okuyan kişiye “Ne Kürdistanı ulan, burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti” diyerek haddini bildirmek yerine “Sen Kürdistan dersin, bir başkası başka bir şekilde isimlendirir.” deme şuursuzluğunu göstermiştir.
▶️ Bu vesile ile yeniden hatırlatalım ki Ülkücü-Milliyetçi Hareket var olduğu müddetçe Anadolu ve Trakya’yı içine alan bu coğrafyada kurulan devletin ismi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu coğrafyaya isteyenin istediği gibi bir isim verme hakkı yoktur. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in ifadesi ile Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme özgürlüğü diye bir özgürlüğü tanımıyoruz ve bu ihanetin peşinden giden kim varsa karşısında bir dağ gibi duracağımızı herkesin bildiğini düşünüyoruz.
▶️ Yine Sayın Genel Başkanımızın “Evlatlarım, elinizde her zaman bir kalem olsun ama yeri geldi mi de zülfikâr bulunsun.” ve Ülkü Ocakları Genel Başkanımız Sayın Ahmet Yiğit Yıldırım’ın “Hayali Kürdistan olanın mekânı kabristan olur.” sözlerine gönderme yapan Heval Meral, “Buyurun boynumu kesin.” diyerek gerçek niyetini de ortaya koymuştur.
▶️ Hanımefendi, vatana ihanet ettiğinin şuurunda mıdır ki zülfikâra başını uzatmaktadır. Hanımefendi, Kürdistan hayali kurduğunu itiraf etmekte midir ki bu söze kendini muhatap kabul etmektedir?
▶️ Dervişin fikri neyse zikri de odur, diye boşuna denmemiştir. Gerek bu itiraflar ve gerekse ağzından çıkıveren -ve sonra özür dilediği- Sayın Öcalan sözleri, kendine bu bölgeden nesep arama ihtiyacı hisseden Heval Meral’in gizli gündemini ortaya sermektedir.
▶️ Sayın Genel Başkanımızın gönüllere nakşedilmesi gereken vecizesini hatırlatmakta fayda vardır: “Adımız bir, anımız bir, acımız bir. Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya tek bilek ve tek yüreğiz. Biz Türk milletiyiz.”
…
MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman’ın “İP Başkanı’nın partisinin grup toplantısında sarf ettiği sözlere yönelik” yaptığı yazılı basın açıklaması
Gittiği her yerde vatandaşlarımızın tepkisiyle karşılaşan, tepki gösterenlerle girdiği diyaloglarla ortalığı karıştırıp aradan sıvışan İP Başkanı’nın Siirt-Kurtalan ziyaretinde yaşanan “Kürdistan” rezaleti, aziz milletimizin haklı tepkisini çekmiştir.
İP Başkanı, kendisine “Burası Kürdistan” diye meydan okuyan kişiye “Ne Kürdistanı ulan, burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti” diyerek haddini bildirmek yerine “Sen Kürdistan dersin, bir başkası başka bir şekilde isimlendirir.” deme şuursuzluğunu göstermiştir.
Bu vesile ile yeniden hatırlatalım ki Ülkücü-Milliyetçi Hareket var olduğu müddetçe Anadolu ve Trakya’yı içine alan bu coğrafyada kurulan devletin ismi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu coğrafyaya isteyenin istediği gibi bir isim verme hakkı yoktur. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in ifadesi ile Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme özgürlüğü diye bir özgürlüğü tanımıyoruz ve bu ihanetin peşinden giden kim varsa karşısında bir dağ gibi duracağımızı herkesin bildiğini düşünüyoruz.
Heval Meral’in HDP’yi “Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” olarak gördüğünü söylediği tarihlerde de HDP’nin ellerinde insanımızın kanı vardı, bugün de aynı kan bu hainlerin ellerindedir. Sayın Genel Başkanımızın HDP’nin kapatılması için açtığı yargı yolunu tıkamak için kendisinin ve parti yöneticilerinin “HDP, Meclis’te temsil edilen meşru bir partidir.” açıklamaları henüz gündemden düşmemişken hanımefendinin bugün Meclis kürsüsünden çıkıp da “HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırıyorum.” sözü siyasi bir demagojiden başka bir şey değildir.
Cumhurbaşkanı adayı olmama müsaade ederler mi, düşüncesiyle HDP ile yargı arasında canlı kalkan vazifesine soyunan Hanımefendi, hayali Başbakanlığa yürürken belli ki stratejisini değiştirme yolundadır. Bu zihniyete göre amaca giden her yol mubahtır. Dün teröristlere cici oğlan muamelesi yapıp bugün menfaat gereği onlara karşıymış gibi görünmek, bu zihniyete göre normaldir. İyi bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasını korumak, siyaseten kullanılacak bir malzeme değil, her Türk vatandaşının vatandaşlık görevidir.
Yine Sayın Genel Başkanımızın “Evlatlarım, elinizde her zaman bir kalem olsun ama yeri geldi mi de zülfikâr bulunsun.” ve Ülkü Ocakları Genel Başkanımız Sayın Ahmet Yiğit Yıldırım’ın “Hayali Kürdistan olanın mekânı kabristan olur.” sözlerine gönderme yapan Heval Meral, “Buyurun boynumu kesin.” diyerek gerçek niyetini de ortaya koymuştur.
Hanımefendi, vatana ihanet ettiğinin şuurunda mıdır ki zülfikâra başını uzatmaktadır. Hanımefendi, Kürdistan hayali kurduğunu itiraf etmekte midir ki bu söze kendini muhatap kabul etmektedir?
Dervişin fikri neyse zikri de odur, diye boşuna denmemiştir. Gerek bu itiraflar ve gerekse ağzından çıkıveren -ve sonra özür dilediği- Sayın Öcalan sözleri, kendine bu bölgeden nesep arama ihtiyacı hisseden Heval Meral’in gizli gündemini ortaya sermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bölünmez bir bütündür. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, büyük Türk milleti için yalnızca coğrafya ilminin iklimsel ve diğer faktörlerle ihtiyaç duyduğu bir isimlendirmeden ibarettir. Aksini iddia eden, buna yol hazırlayan her kim varsa büyük Türk milletinin düşmanıdır. Orada öyle, burada böyle konuşarak oy peşinde koşan siyasetçilerin ülkemizde bir kimlik kargaşası varmış gibi davranması, yapay bir yara oluşturarak bu yarayı kaşıması asla ama asla hoş görülemeyecektir.
Sayın Genel Başkanımızın gönüllere nakşedilmesi gereken vecizesini hatırlatmakta fayda vardır: “Adımız bir, anımız bir, acımız bir. Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya tek bilek ve tek yüreğiz. Biz Türk milletiyiz.”
Bir yanıt bırakın