Kılıçdaroğlu fetö’nün siyasi ayağını ortaya çıkaracağını söylemiş! Kılıçdarolu’nu CHP’nin başına getiren fetö değil mi? Fetöcü hainlere sahip çıkan Kılıçdaroğlu değil mi? Kılıçdaroğlu, Fetö’nün siyasi ayağını görmek istiyorsa aynaya bakmalı, listenin başına kendi adını yazmalıdır.
Her fırsatta fetö terör örgütüne sahip çıkan, 15 Temmuz hain darbe girişimine “kontrollü darbe, tiyatro” diyen, terör örgütleriyle mücadele için çıkartılan 20 Temmuz OHAL Kararnamesine “asıl darbe” diyen Kılıçdaroğlu değil midir?
Fetö terör örgütünün yöneticileriyle toplantı yapan, fetö’nün medya ve finans yapılanmalarını ziyaret ederek destek açıklamaları yapan, CHP milletvekillerini fetö’nün medya ve finans uzantılarının önünde destek eylemleri için görevlendiren Kılıçdaroğlu değil midir?
Cezaevindeki fetöcü hainlere “siyasi suçlu” diyerek aklamaya çalışan, bu hainlere af çıkartılmasını isteyen, fetöcü hainleri miting meydanlarında alkışlatan, fetöcüleri milletvekili, danışman ve belediye başkanı yapan Kılıçdaroğlu değil midir?
‘Darbe olursa, tankın önüne ilk ben çıkarım’ deyip de 15 Temmuz gecesi İstanbul’da havalimanında tankların arasından elini kolunu sallayarak geçip CHP’li bir belediye başkanının evine giderek televizyon karşısında keyif kahvesi içen Kılıçdaroğlu değil midir?
Mafyanın siyasi ayağını ortaya çıkaracağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Cumhur ittifakının üçüncü ortağının mafya olduğunu ve mafyanın Cumhur ittifakı tarafından finanse edildiğini” söyleyecek kadar akli dengesini yitirmiştir.
Cumhur İttifakı, fetö hain darbe girişimi sonrasında, Türkiye’nin maruz kaldığı saldırılara karşı yerli ve milli bir duruşun doğal sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Cumhur İttifakı; siyasi hesaplar, çıkarlar ve seçimler için değil, ülkemizin bekası ve istiklali için kurulmuştur.
Cumhur ittifakı açık ve şeffaf bir ittifaktır, kimlerden oluştuğu bellidir. Zillet ittifakı kapalı kapılar arkasında kurulmuştur, kimlerden oluştuğunu milletten korktukları için ittifak ortaklarını açıkça söyleyemiyorlar.Cumhur İttifakının kimsenin finansmanına ihtiyacı yoktur
Kılıçdaroğlu’na soruyorum: CHP’yi kim finanse ediyor? Seni CHP’nin başına getiren pensilvanya’daki abin mi? İktidar dilendiğiniz Beyaz Saray’daki abin mi? Yoksa seçimlerde CHP’ye oy verilmesi için peşpeşe açıklamalar yapan Kandil’deki dostların mı?
En büyük çete ve mafya Kılıçdaroğlu’nun “arkadaşlar” dediği pkk terör örgütü en büyük çete ve mafya Kılıçdaroğlu’nun terör örgütü olarak görmediği YPG’dir. En büyük çete ve mafya Kılıçdaroğlu’nun sahip çıktığı fetö terör örgütüdür.
Kılıçdaroğlu “Türkiye’yi uyuşturucunun ve insan kaçakçılığının merkezi haline getirdiler.” diyor. En büyük insan ve uyuşturucu kaçakçısı asker, çoluk, çocuk, kadın, bebek demeden insanları katleden pkk ve ypg terör örgütüdür.
En büyük insan kaçakçısı pkk terör örgütüne elaman sağlamak için çocukları dağa kaçıran HDP’dir. Kılıçdaroğlu insan ve uyuşturucu kaçakçısı arıyorsa işbirliği yaptığı HDP’ye, terör örgütü diyemediği pkk ve ypg’ye bakmalıdır.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce “CHP’ye çöreklenmiş, para pul işlerine karışan bir çete var” demiştir. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu çete ve mafya görmek istiyorsa CHP genel merkezine bakmalıdır.
Cumhur ittifakını özel af çıkartmakla suçlamaya çalışan Kılıçdaroğlu’na hatırlatmak gerekir: 14 Nisan 2020 tarihli ve 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun özel bir af kanunu değildir. Bu kanundan binlerce mahkum yararlanmıştır.
Ancak bu kanunun görüşmeleri sırasında CHP,İP ve HDP;başta terörist Demirtaş olmak üzere cezaevlerindeki pkk’lı ve fetöcü teröristleri “düşünce suçlusu”diye masumlaştırmaya çalışmış,pkk’lı ve fetö’cü teröristlere af çıkartılması için kampanyalar düzenlemiş, önergeler vermiştir
CHP’yi Fetö, Beyaz Saray, HDP ve Kandil’e teslim eden Kılıçdaroğlu, terör örgütleri ve organize suç örgütleriyle mücadelede destan yazan Cumhur İttifakını mafyaya teslim olmakla suçlamaya kalkışmaktadır. Kılıçdaroğlu terör örgütleri ve mafya ile mücadeleden neden rahatsızdır?
Mafyayı en iyi Kılıçdaroğlu bilir. Kılıçdaroğlu; kara para aklayan, uyuşturucu kaçakçılığı ve organ ticareti yapanlardan vergi alınmasını isteyerek mafyayı meşrulaştırmaya çalışmıştır. Kılıçdaroğlu bu açıklamasıyla bu günleri görerek birilerine mesaj mı vermiştir?
Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapan, mafyadan vergi alınmasını isteyerek mafyayı meşrulaştırmaya çalışan Kılıçdaroğlu bir de yüzü kızarmadan yeraltı çetelerine destek oluyor diyerek Cumhur ittifakına iftira atmakta, aslında kendi desteğini örtmeye çalışmaktadır.
Pkk, ypg ve fetö terör örgütünü sahiplenen, HDP ile işbirliği yapan, Terör örgütlerinin finansmanını önlemeye yönelik kanuni düzenlemeye karşı çıkan Kılıçdaroğlu şimdi de bir mafya elebaşının söylemleriyle terör örgütleri ve mafyayla mücadele eden Cumhur İttifakına saldırıyor.
Zillet ittifakı mafyanın sözlerini referans alarak siyaset yapıyor.
Düştükleri rezalete bak!
Resmen Zillet-Mafya İttifakı!
Türkiye düşmanlarının taşeronluğunu yaparak milli çıkarlarımıza karşı çıkan, partisini HDP ve fetö’ye teslim eden, terör örgütlerine karşı verilen mücadeleyi baltalamaya çalışan ve Beyaz Saray’dan iktidar dilenen Kılıçdaroğlu’ndan başka ne beklenebilir ki?
Türk Ordusuna “satılmış” diyenlere sahip çıkan ve terörle mücadeleyi baltalayan Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakını “namussuzluk ve şerefsizlikle ” ile suçlamaktadır.
Kılıçdaroğlu, Mecliste CHP’nin verdiği Araştırma Önergesine “Hayır” oyu veren Cumhur İttifakı milletvekillerini “ahlaklı, namuslu ve dürüst olmamakla” itham etmektedir. Yani Kılıçdaroğlu’nun istediğini yapmayanlar dürüst değildir, ahlaksız ve namussuzdur!
Kılıçdaroğlu’nun “namus, şeref, ahlak ve dürüstlük” kelimelerinin anlamını bilmediği anlaşılmaktadır. “Ahlâk, namus, şeref ve dürüstlük” kelimelerinin anlamını bilen bir kişi CHP’deki tecavüz ve taciz skandallarına karşı suskun kalmaz.
Asıl namussuzluk, şerefsizlik ve ahlaksızlık;Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapmak, terör örgütlerine sahip çıkmak, Türk Ordusuna “katil, satılmış” demektir. “Suriye’ye savaş açsak banko Esad’ı tutarım. Türkiye ile İran karşı karşıya gelirse İran’ın safında olurum” demektir.
Asıl namussuzluk, şerefsizlik ve ahlaksızlık; pkk terör örgütünün televizyonuna çıkıp “Anayasa’nın ilk üç maddesi değiştirilmelidir ve Anayasa’dan Türk kelimesi çıkarılmalıdır.” demektir. Türkiye’nin üniter yapısını bölmeye yönelik Anayasa toplantıları yapmaktır.
Asıl şerefsizlik pkk terör örgütünün yayın organı IMC TV’yi neden kapattınız diye Cumhur ittifakına saldırmaktır. Asıl şerefsizlik “PYD terör örgütü değildir, sınırımızda başkası olacağına komşumuz Pyd olsun.” diyenler ve bunlara sahip çıkanlardır.
Asıl şerefsizlik; İmralı Canisi ve Kandil’in talepleri doğrultusunda kanun ve Meclis İçtüzük değişiklik teklifi vermektir. Asıl şerefsizlik; Beyaz Saraydan iktidar dilenmek, “Bizi iktidara getirirseniz sizin istediklerinizi yaparız.” demektedir.
Asıl ahlaksızlık; Hdp eş başkanı Mithat Sancar’ın CHP genel merkezindeki “Pkk ve Öcalan konusunda CHP ile Hdp arasında görüş ayrılığı yoktur.” sözleri karşısında süt dökmüş kedi gibi susmaktır.
Asıl ahlaksızlık “Türkiye’de can ve mal güvenliği yok.” diyerek kendi ülkesini yurtdışına şikâyet etmektir. Asıl ahlaksızlık; Türkiye’yi Suriye’de “korsan devlet” olarak nitelendirmek, Libya’daki Türk askerine ‘lejyoner’ demektir
Kılıçdaroğlu, 30 Eylül 2016’da Türkiye’deki yabancı basın temsilcileriyle yaptığı toplantıda “Türkiye’yi IŞİD ile mücadele eden El Nusra’ya destek vermek ve silah göndermekle” suçlayarak “Türkiye’nin terör örgütlerine silah verdiği”ne yönelik algı operasyonunu başlatmıştı.
Emperyal güçler ve taşeronları “Türkiye’nin terör örgütlerine silah desteği verdiği” yönünde algı yaratmaya ve fetö terör örgütünü aklamaya çalışmaktadır.
Emperyal güçler ve taşeronlarının bu iftiraları yalan da olsa, zamanla bu yalanları söyleyen müfteriler unutulacak, söylenen yalanların hafızalarda kalması sağlanacaktır.
Hedef, Türkiye aleyhine algı yaratmaktır.
Silahlar “Türkmenlere değil, El Nusra”ya gönderildi” diyerek;
1- Türkiye’yi uluslararası arenada terör örgütüne yardım eden ülke konumuna düşürmeye,
2- Türk milletiyle hükümetin arasını açmaya,
3- MİT tırları davası üzerinden fetöcü hainleri aklamaya çalışıyorlar.
Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapan ve içimizde beşinci kol faaliyeti yürüten bazı siyasiler ve işbirlikçiler emperyal güçlerin Türkiye’ye yönelik sinsi operasyonların taşeronluğunu yapmaktadır.
Bir yanıt bırakın