MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ve iSTANBUL MİLLETVEKİLi CELAL ADAN’IN TBMM’DE DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISI
Değerli Basın Mensupları;
Üç gün önce İstanbul’da başlatılan ‘rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna’ ilişkin görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Operasyonun başladığı günden bu güne kadar, hem Sayın Genel Başkanımız hem de MHP Grubu olarak konuyu yakından takip etmekteyiz.
Bizler de bu operasyonu gazetelerden, televizyonlardan okuduğumuz ve izlediğimiz kadarıyla biliyoruz.
Ancak şu zamana kadar olup bitenler; meselenin daha da büyüyeceğinin, dallanıp budaklanacağının ipuçlarını vermeye başlamıştır.
Neresinden baksanız mide bulandırıcı, neresinden baksanız kahredici bir manzaradır. Ancak meselenin seyri öyle göstermektedir ki; ortaya dökülen rezaletler buzdağının görünen kısmıdır.
Asıl yolsuzluk, asıl rüşvet daha derinlerdedir.
Değerli Basın Mensupları;
Şunu en baştan altını çizerek belirtmek istiyorum: Rüşvete, hırsızlığa, yolsuzluğa itiraz etmek siyasi değil, vicdani bir meseledir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak sadece muhalefet partisi olmanın bize yüklediği sorumlulukla değil, çok daha önemlisi vicdanımız gereği olarak bu meselenin takipçisi olacağız.
Aynı tavrı, bizler de milletimiz de Sayın Başbakan’dan beklerdik. Fakat görüyoruz ki, Sayın Başbakan ve AKP grubu bu rezaletin vicdani boyutu ile ilgilenmiyorlar. Bütün çabaları kendilerini kurtarmanın yollarını aramaktan, rezaletin üstünü kapatmaktan ve meseleyi sıradanlaştırmaktan ibarettir.
Sayın Bakanlar Kurulu sözcüsü ‘elit insanlar’ vurgusu yaparak, hırsızları kategoriye ayırmıştır. Bu nasıl bir bakış açısıdır? Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Bu nasıl bir paniktir? Hırsızın, rüşvetçinin eliti veya sıradanı olmaz. Hırsız hırsızdır. Olmaz olsun böyle elitlik… Bu takdimden biz bilinçaltına gizlenmiş bir ‘Benim hırsızım iyidir’ sonucunu çıkarıyoruz. Hayır Sayın Bakanlar kurulu sözcüsü; hiçbir uğraşınız ve çektiğiniz hiçbir ajitasyon ortadaki rezaleti hafifletmez.
Değerli Basın Mensupları;
Yıllardır sesimizin çıktığı kadar bağırıyoruz. Bu hükümetin yolsuzluğa ve rüşvete bulaştığını her fırsatta söylüyoruz. Devlet kurumlarının yozlaştığını, rüşvetin ve yolsuzluğun sıradanlaştığını anlatmaya çalışıyoruz.
Birkaç gündür olup bitenler bizim haklılığımızı göstermesi bakımından son derece manidardır.
Dünyanın hangi ülkesinde bir kanun 11 yıl içinde 164 defa değiştirilebilir? AKP eliyle Kamu İhale Yasası’na tam 164 defa müdahale edilmiştir. Bu müdahaleler, harcanan her kuruşu, yapılan her ihaleyi tartışmalı hale getirmiştir.
Kamu İhale Yasası, bu haliyle rüşvetin ve yolsuzluğun önünü açmaktadır.
Mesela kentsel dönüşüm ihaleleri, Kamu İhale Yasası’nın dışında tutulmuştur.
Bu yasaya yönelik her müdahaleye itiraz ettik. Fakat AKP grubunun çoğunluğu, aslında neye evet dediklerini bilmeden ellerini kaldırdılar. İşte bu yüzden bu ağır vebal AKP grubunun da boynundadır.
Açıkça ifade ediyorum: Dün Meclisteki torbalardan, paketlerden adalet çıkmadığı için bugün kutulardan para çıkıyor.
Değerli Basın Mensupları;
Gezi olayları sırasında Sayın Başbakan “Türkiye’nin yüzde ellisini evlerinde zor tutuyoruz” diyordu. Beyler, emin olunuz, şu anda Türkiye’nin yüzde yüzü sizin yolsuzluklarınızı gördükçe kendini zor tutuyor.
Türkiye’nin yüzde yüzü sizden hesap sormak için seçim tarihini iple çekiyor.
Milyon dolarlık villalarınızda garip gureba edebiyatı yapıp bürokratlarınız, yandaşlarınız, belediyeleriniz malı hamuduyla götürdüler.
‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ şarkısını meydanlarda artık söyleyecek yüzünüz kalmamıştır. Çünkü siz beraber yürümediniz, beraber yürüttünüz bu yollarda.
Türkiye’nin bütün değerleriyle oynadınız. Yolsuzluk dediniz, en büyük yolsuzluklara imza attınız. Hortum dediniz, en büyük hortumcu siz oldunuz. Yedirmeyiz dediniz, haklı çıktınız, kimseye yedirmediniz kendiniz yediniz!
Türkiye’nin hangi sorununu hallettiniz? Hangi kronik yarayı iyi ettiniz? Türkiye’yi Ortadoğu batağının ortasında yapayalnız bir ülke haline getirdiniz. Koskoca bir milleti etnik kümelere böldünüz. Bölücülerin önünü açtınız. Teröristleri baş tacı ettiniz. Kendi hukukunuzu icat ettiniz.
Bugün net biçimde anlıyoruz ki; AKP hükümeti hukuktan, yargıdan, adaletten korkmakta haklıymış. Adaletten korktuğunuz için kendi hukukunuzu icat etmeye çabaladınız.
Ama bir şeyi unuttunuz… Adaletten ve hukuktan asla kaçamazsınız. Ne yaparsanız yapın, adaletin kılıcı bir gün muhakkak gelip sizi de bulacak. İşte o yüzden şimdi panik içindesiniz.
Değerli Basın Basınları;
AKP Hükümeti, yürütülen operasyonu “cemaat – hükümet” çekişmesine bağlayarak işin içinden sıyrılamaz. Böyle bir algı yaratmak AKP’yi kurtarmaz. Meseleyi bu tarafa çekmek sizi affettirmez, sizin suçunuzu hafifletmez.
Aynı mahkeme ve aynı emniyet teşkilatı Ergenekon tutuklamaları yaparken bayram ediyordunuz. Yere göğe sığdıramıyordunuz. Şimdi ne oldu da birden aynı mahkemeyi sermayenin, basının kuklası olarak takdim etmeye başladınız? Siz neyin kafasını yaşıyorsunuz?
Minareyi çalarken kılıfını hazırlamaya alışmıştınız. Ama artık bu minare bu kılıfa sığmıyor. Bu mızrak bu çuvala uymuyor.
Dünyanın neresinde görülmüştür ‘hırsızı yakalayan polisin sürgün edildiği?’… Çok şükür bunu da gördük. İşini yapan devletin memurlarını görevden almak hangi ahlaka, hangi vicdana, hangi insanlığa sığar?
Neymiş efendim kendilerine haber verilmeliymiş?… Ne olacaktı haber verilseydi? Kutuları başka yere mi taşıyacaktınız? Veya hırsızları yurt dışına mı kaçıracaktınız?
Polis siyasetin dışındadır. Polis AKP’nin, işadamlarının, sözüm ona elitlerin değil, milletin polisidir. Milleti için can vermeyi bilen polis, elbette milletin parasının, vergisinin, namusunun da takipçisi olacaktır.
Yolsuzluğu ortaya çıkaran namuslu vatan evlatlarını görevden almak, her şeyden önce bu millete ve koskoca emniyet teşkilatına, adalet teşkilatına hakarettir.
Bundan iki hafta önce Emniyet Genel Müdürlüğü Taltif komisyonunun aldığı bir kararı size hatırlatırım: Komisyon kararına göre hırsızı suçüstü yakalayan polislere 2 maaş tutarında taltif ödülü verilecekti. Şimdi polisler taltif edileceğine görevden alınıyorlar.
Sıra söze gelince ‘dünya lideri’ pozlarıyla gezmeye benzemez bu iş. 11 yıldır iktidardasın. Türkiye’yi yolsuzlukta lider yapmaktan başka ne yaptın? Kendi polisine hâkim olamamışsın, kendi emniyet müdürüne hâkim olmamışsın, kalkmışsın dünya lideri olmaya soyunmuşsun.
Dünya lideri olmak için önce kendi milletinin hakkını, namusunu, alın terini, vergisini koruyacaksın. Hangi dünya lideri yolsuzluğun üstünü örtmek için çaba gösterir?
Değerli Basın Mensupları;
Bu süreç göstermiştir ki; AKP iktidarı boğazına kadar yolsuzluğa batmıştır.
Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu yolsuzluk ve rüşvet batağı; kelimenin tam anlamıyla ‘kriminal’ bir durumdur. En ince ayrıntısına kadar, bütün bağlantılarıyla, bütün unsurlarıyla ve bütün detaylarıyla bu batak ortaya çıkarılmalıdır.
Bu bir çekirge istilasıdır. Milletin vergisine, parasına, alın terine göz diken bu çekirge istilasından Türkiye kurtulmalıdır.
AKP iktidarının hamiliğinde büyüyen ve palazlanan bu pis bataklık mutlaka kurutulmalıdır. Biz bu süreçte milletimizin vicdanına, sarsılmaz adaletine ve elbette hukuka güvenmeye devam edeceğiz.
Her kuruşun hesabını sormak, yetimin boğazından çalınan her lokmanın takipçisi olmak bizim boynumuzun borcudur, varlık nedenimizdir. Milletimiz müsterih olsun. Her şerde bir hayır vardır. Türkiye bu belayı da atlatacaktır.
Bir yanıt bırakın