Zilletin başını çeken CHP’nin erken seçim dayatmasının altında, ortaklığın dağılması ve tamamen yalnız kalma telaşının yattığı belirtiliyor. Kapatılma aşamasındaki HDP’nin bir daha siyaset sahnesine dönememesi ile birlikte büyük zillet ortağını kaybetme endişesi yaşayan CHP, diğer ortak İP’in de yeni ittifak arayışının bir sonuca bağlanmasından korkuyor. Zilletin yeni ortakları Davutoğlu ve Babacan da, erken seçimi hiçbir karşılık bulamayan partileri için bir ümit kapısı olarak görüyor.
Kadir YILDIZ / TÜRKGÜN
Zillet ittifakının erken seçim baskısı yaparak iktidarı sıkıştırma gayretinin altından, kirli ve karanlık planlar çıktı. Zilletin ortakları, Cumhur İttifakı genel seçimlerin 2023 yılında yapılacağını defalarca ilan etmesine rağmen 2021 yılında erken seçim beklediklerini söyleyerek hem dağılma aşamasındaki ittifaklarını ayakta tutmaya çalışıyor, hem de ülkeyi bir belirsizliğe sürükleyerek kriz ve kaos oluşturmaya uğraşıyorlar. Zilletin başını çeken CHP’nin erken seçim dayatmasının altında, ortaklığın dağılması ve tamamen yalnız kalma telaşının yattığı belirtiliyor. Kapatılma aşamasındaki HDP’nin bir daha siyaset sahnesine dönememesi ile birlikte büyük zillet ortağını kaybetme endişesi yaşayan CHP, diğer ortak İP’in de yeni ittifak arayışının bir sonuca bağlanmasından korkuyor.
DAĞILMALARI AN MESELESİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “erken seçimi gerektirecek bir ortam yok” açıklamasından kısa bir süre sonra “erken seçim istiyoruz” sözlerini sık sık tekrarlaması kafalarda soru işareti bıraktı. Kılıçdaroğlu’nun erken seçim için hiçbir gerekçenin olmadığını söylemesinden bir süre sonra seçim dayatmasında bulunması, CHP seçmenleri tarafından da alay konusu oldu. CHP’liler, Abdullah Gül’ün ortak adaylığının oldubittiye getirilmesi için erken seçim dayatmalarının yapıldığını ifade etmişlerdi.
İP Genel Başkanı Meral Akşener’in sık sık tekrar ettiği erken seçim çıkışlarını tarih vererek dile getirmeye başlaması, ittifakın dağılmasının an meselesi olduğu şeklinde yorumlanıyor. Bunun önüne geçilmesi için erken seçim baskısının yapıldığı belirtiliyor. Erken seçim söylemlerinin bu kadar sık ifade edilmesiyle birlikte ciddiyetin kaybedildiğini düşünen seçmenler, 2023 yılından önce bir seçim beklemediklerini ifade ediyorlar.
TÜRKKAN ALAY KONUSU OLDU
Daha önce de İP Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan 2020’nin sonunda erken seçim olacağını iddia etmiş ve bu öngörünün tutmaması üzerine yaptığı yeni bir açıklama ile 2021 yılında seçim beklediğini söylemişti. Bu sözler sonrası Türkkan sosyal medyada alay konusu oldu. CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak yaptığı basın açıklamasında gazetecilerden gelen Meral Akşener’in erken seçim sözlerinin nasıl değerlendirildiğinin sorulması üzerine “Biz de aynı görüşteyiz” diyerek 2021 yılının Haziran ayında seçim beklediklerini teyit etti. CHP ve İP erken seçim konusunda görüş birliği yaparken Davutoğlu ve Babacan da erken seçim baskılarını arttırmaya başladı. Davutoğlu, “Erken seçim baskısı yapmak bizim görevimiz” demişti.
Zillet ittifakını oluşturan partilerin erken seçim baskılarında ortak hareket etmelerinin perde arkasındaki en önemli sebebin ABD’yle bağlantılı olduğu belirtiliyor.
KİME GÖZ KIRPIYORLAR?
ABD seçimlerinde Başkanlık yarışını kazanan Joe Biden’ın seçimlerde Türkiye’deki muhalefeti destekleme arzusunun, zillet ittifakının erken seçim baskılarını artırmasına neden olduğu ifade ediliyor.
Biden’ın Türkiye üzerindeki baskıları arttırması hâlinde Türk ekonomisinin bir krizle karşı karşıya kalacağı ve bunun da erken seçim için iyi bir gerekçe oluşturacağının zillet ittifakının planları arasında yer aldığı belirtiliyor. ABD’nin ve AB’nin Türkiye üzerindeki ekonomik-siyasi-hukuki baskılarını arttırması için “Sözde Cumhurbaşkanı” söyleminin CHP Genel Başkanı tarafından bilinçli olarak kullanıldığı, ittifakın diğer paydaşları tarafından da kasıtlı olarak desteklendiği belirtiliyor. Buradaki amacın ise Türkiye’ye dış müdahale ve baskıların arttırılması yoluyla içeride bir seçim ortamının yaratılması olduğu belirtiliyor.
ORTAK ADAYLARI HAZIR
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı için sağ kesimden bir ismi aday göstermesine gelen tepkiler sonrası Abdullah Gül isminden vazgeçtiği ifade ediliyor.
Aday belirleme süreci için partinin önde gelen isimleri ile yapılan görüşmeler sonrası yeni bir ismin belirlendiği ifade ediliyor. Belirlenen bu ismin birçok bileşeni bir araya getirebilecek ve aynı zamanda adaylığı söz konusu diğer isimleri gündemden düşürebilecek birisinin olduğu belirtiliyor.
Yani Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın olası adaylık isteğini engelleyecek, Cumhurbaşkanı adayı olması hâlinde Muharrem İnce ile mücadele edebilecek, hem İP’in hem de HDP’nin rıza göstereceği birisi olacak. CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin yaptığı bir açıklamada da Cumhurbaşkanı adaylarının hazır olduğunu belirtmiş ve CHP’nin öz evladı diye nitelemişti. Bu ismin CHP içinde uzun süredir gündemde olduğu ve siyasi siciline rağmen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından korunan, CHP’liler için tartışılması mümkün olmayan konular üzerinde bile rahatlıkla görüş belirtmesine rağmen disipline dahi sevk edilemeyen bir isim olduğu belirtiliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde bu kadar etkili olan bu isim aynı zamanda hem İP hem de HDP üzerinde etkili ve takdir edilen birisi. Bu isim eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yakın dostu, İP Genel Başkanı Meral Akşener’in “çok değerli il başkanı” olarak takdim ettiği CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’ndan başkası değil. CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı için Canan Kaftancıoğlu’nun ismi üzerinde karar kıldığı, bu sayede de aday olmak isteyen belediye başkanlarının da önüne geçmeyi düşündüğü ifade ediliyor.
CUMHURUN HEDEFİ: 2023 LİDER ÜLKE TÜRKİYE
Cumhur İttifakı erken seçim söylemlerinin aksine 2021 yılının reform yılı olduğunu ve seçimlerin 2023 yılında yapılacağını ifade ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli, 2023 yılında yapılacak seçimlerde zaferin Cumhur İttifakı’nın olacağı vurgusu üzerinde duruyorlar. Cumhur İttifakı’nı daha geniş tabanlı bir ittifak hâline getirme ve terörle mücadele desteğinin daha güçlü ifade edilmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan diğer siyasi partilerin temsilcileriyle bir dizi görüşmeler yapıyor.
Uluslararası kamuoyunun Türkiye ile hesaplaşma çabalarına daha geniş tabanlı bir Cumhur İttifakı desteğiyle karşı koymak, bunu yaparken de AB süreci üzerinden Batı ile ilişkilerde normalleşme sağlanması amaçlanıyor.
Türkiye hem reformlarla hem de dış politikadaki ilişkilerini normalleştirmeye çalışırken aynı zamanda milli hak ve menfaatlerinden de taviz vermiyor. Bunlar yapılırken ise amaçlanan tek bir hedef var: 2023 Lider Ülke Türkiye. Yani Cumhur İttifakı’nın gündeminde erken seçimin e’si bile yer almıyor.
Bir yanıt bırakın