▶️Siyaset bir savaş alanı değildir ama bir mücadele meydanıdır. Eğer siyasi muarızlarınız, düşmanlarınız size karşı ısrarla alçakça bir üslup kullanıyor ve sürekli belden aşağı vurarak saldırıyorsa bunun karşılığı pamuktan bir yumak gibi yuvarlanmak olamaz.
▶️Size yumruk ve kurşun atanları çiçekle susturamazsınız.
▶️Muhalif, hasım veya düşmanlarınız bütün ikazlarınıza rağmen aynı çirkef dilden vazgeçmiyorlarsa, onlara anladıkları lisandan konuşmak hakkınızdır. MHP, meczup dervişler tekkesi değildir. Korkaklar korosu hiç değildir.
▶️Kendinizi sureti haktan göstermeye çabalıyorsunuz ama sözlü Marksist şiddetin medya ayağında âdeta elinizde değnekle dolaşıyorsunuz. Üstelik bu değneği en çok da MHP camiası için sallamaya cüret ediyorsunuz. Siz kim oluyorsunuz da MHP’ye siyaset ayarı vermeye yelteniyorsunuz?
▶️Bilesiniz ki MHP, haklı oldukları için değil, varlığımızdan ve gücümüzden rahatsız oldukları için husumet oklarını üzerimize yollayanlara gereken karşılığı vermeye her an hazır ve nazırdır. Siz buna şiddet diyorsunuz, bizse sözden ve ikazdan anlamayan akılsızlara anladığı dilden konuşmak…
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın, “Orhan Bursalı’ya yönelik açık mektubu”
Siyasette şiddet dilini ele aldığınız bugünkü yazınızda; şiddetle, peşin hükümle, kin ve nefretle üzerimize saldırıyorsunuz.
Öncelikle ifade edelim ki şiddetin şiddeti doğurduğu varsayımı; her alanda olduğu gibi, siyasette de kabul görmektedir.
Ancak bu, şiddetin hiçbir zaman politikada başvurulmaması gereken bir yol ve yöntem olduğu anlamına gelmez.
İnsanoğlu; şiddetin en büyüğüne savaşta başvurur ama vatanı, bayrağı, bekayı ve egemenlik haklarını savunmak veya korumak için savaşırken şiddetli vasıtaları kullanmak meşrudur.
Siyaset bir savaş alanı değildir ama bir mücadele meydanıdır.
Eğer siyasi muarızlarınız, düşmanlarınız size karşı ısrarla alçakça bir üslup kullanıyor ve sürekli belden aşağı vurarak saldırıyorsa bunun karşılığı pamuktan bir yumak gibi yuvarlanmak olamaz.
Size yumruk ve kurşun atanları çiçekle susturamazsınız.
Muhalif, hasım veya düşmanlarınız bütün ikazlarınıza rağmen aynı çirkef dilden vazgeçmiyorlarsa, onlara anladıkları lisandan konuşmak hakkınızdır.
MHP, meczup dervişler tekkesi değildir. Korkaklar korosu hiç değildir.
MHP; siyasi kimliğine, ideolojisine, politik duruşuna yönelik saldırılar karşısında daima dik ve onurlu durmakla birlikte siyasi terbiye ve demokratik teamüller gereğince öncelikle uyarıcı ve dikkatli bir tutum takınmaktadır.
MHP, siyasette barış ve denge ikliminin egemen olmasından yanadır.
MHP, karşılıklı saygıyı temel alan insani ve kurumsal ilişkilerin sürdürülmesinden; politikada seviyeyi, nezaket ve nezaheti esas alan bir lisanın egemen olmasından yanadır.
Ancak bu iş, tek taraflı olmaz.
Ne zaman ki bizim iyi niyetimiz ve asaletimizden aciz ve pısırıklık çıkarılarak saldırılar arttırılmaktadır işte o vakit MHP, mukabil yöntemlere başvurmaktadır.
Muarızlarımız kanal kanal dolaşıp Türk siyasi hayatının mihenk taşlarından olan koskoca MHP camiasına ve onun liderine ağza alınmayacak ifadelerle saldıracaklar biz de susup hoş göreceğiz, öyle mi?
Siz ve sizin gibiler yuvalandığınız çirkin mevkutelerde MHP’yi yerde yere vurmaya kalkacaksınız; biz de şükranlarımızı sunacağız, öyle mi?
Peki, siz niye Marksist partilerin ve mahfillerin kullandığı şiddet dilinden ve yöntemlerinden yakınmıyor da hep MHP’den şikâyet ediyorsunuz?
Çünkü MHP’nin üslubu değil, millete mal olmuş siyasi varlığı ve kamu vicdanına sinmiş özgül ağırlığı bir yerinize batıyor.
MHP’nin iç ve dış tehditler karşısında muazzam bir kale, aşılmaz bir dağ gibi durması, sizin uykularınızı kaçırıyor.
Bilhassa PKK’nın siyasi kanadındaki sözde milletvekillerinin; kendilerine destek vermeyen Kürt kökenli vatandaşlarımızı ve hükümet üyelerini açıkça ölümle tehdit ettiğini, kendi seçmenlerine tecavüz ettiğini, hem devlete hem devlet yöneticilerine en galiz küfürlerle sövüp saydığını hiç gündeme getirmeyip bizi dilinize dolamanız, dilinizin ardında sakladığınız sol baklanın pis kokusunu yayıyor.
Sevsinler sizin şiddet dili karşıtlığınızı!
Biz HDP ve CHP’nin siyasette başvurduğu şiddet dilinden ve metotlarından örnekler vermeye kalksak, buraya sığmaz.
Eğer insaf, izan ve idrak sahibi olduğunuz iddiasındaysanız;
Siz önce bir dönüp arkasında durduklarınıza ve yanınızdakilere bir bakın.
Belagatin yumuşak ve zayıf paravanının arkasına saklanmadan terör, kıyım ve kaos üreten Marksist ve terör sevici siyasetin temsilcisi konumundaki HDP ve CHP gibi muzır yapıları lütfen objektif ve tarafsız bir gözle inceleyin.
Dağda, kentlerde ve kırsalda şiddet üreten; Türkiye’yi kaos ve kargaşaya sürüklemek için fırsat kollayan eli silahlı terör örgütlerini hangi partilerin müdafaa edip kolladığını, vicdanınızın sesini dinleyerek millete anlatın.
Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne, milletin bekasına yönelik bütün şiddet eylemlerinin, sokak hareketlerinin, terör faaliyetlerinin hem önünde hem de arkasında bulunan terör örgütlerini ve bunlarla iltisaklı partileri sıralayın.
Hangi küresel aktörlerin Türkiye’de hangi siyasi partilere destek verdiğini ve Batılı ülkelerdeki politikacılar arasında neden MHP düşmanlığının yaygın olduğunu dürüstçe izah edin.
MHP’yi ve meşru hükümeti hedefe koyan küresel siyasetin Türkiye’ye karşı giderek daha fazla şiddet içeren bir dille hücum etmesinin, her geçen gün daha müdahaleci ve küstah bir üslup takınmasının sebeplerini analiz edin.
Kimlerin antiemperyalist kulvarda olduğunu, kimlerin küresel emperyalizme taşeronluk ettiğini doğruluktan sapmadan, yalana başvurmadan belirtin.
MHP muarızlarının televizyon televizyon dolaşıp gazetelere beyanat vererek, sosyal medyadaki trollerini üzerimize salarak, sabahtan akşama camiamıza ve teşkilat mensuplarımıza sövüp saymasının siyasette ne anlama geldiğini izah edin.
Bu çarpıcı hakikatlere rağmen MHP’nin üslubuyla uğraşmaya devam ederseniz; amacınızın üzüm yemek olmadığını, kin ve nefreti teşvik ve tahrik eden kaleminizin kara mürekkebini akıtmak için yanıp tutuştuğunuzu ele vermiş olacaksınız.
Kendinizi sureti haktan göstermeye çabalıyorsunuz ama sözlü Marksist şiddetin medya ayağında âdeta elinizde değnekle dolaşıyorsunuz.
Üstelik bu değneği en çok da MHP camiası için sallamaya cüret ediyorsunuz.
Siz kim oluyorsunuz da MHP’ye siyaset ayarı vermeye yelteniyorsunuz?
Siz, öteden beri azılı bir MHP muarızı olan Cumhuriyet gazetesinin milliyetçi-Ülkücü Hareketi hedef gösteren düşmanca yayın anlayışının tutkulu bir taraftarı ve kadrolu elemanı olduğunuzu her vesileyle ispatlıyorsunuz.
MHP ve milliyetçi Ülkücü harekete duyduğunuz nefret ve kin, satırlarınızdan bir lağım suyu gibi akıyor.
Üslubunuzdan; MHP’ye karşı içinizde besleyip büyüttüğünüz, her an patlamaya hazır öç alma ve şiddet duygusunun fokurtuları geliyor.
Sizin gibi Cumhuriyet gazetesinde kalemini silah olarak kullanan tetikçi yazarların tahrik ve saldırıları yüzünden şımaran sol şiddetin, nice masum canlara mal olduğu günleri biz hiç unutmadık.
12 Eylül 1980 Askerî Darbesi öncesinde kışkırtılmış sol terörün hedefindeki Ülkücü Hareketin verdiği şehitlerin sayısı, binlerce…
Şimdi de aklınızca bizi kamuoyuna hedef göstererek şiddetin daniskasını davet diyorsunuz, hem de sözde barış ve sükûn taraftarı görünerek…
Kaleme aldığımız bu mektup, sizin gibi MHP düşmanlığını satırlarına yansıtmaktan nefsini alıkoyamayan sorumsuzların şiddeti nasıl körüklediğini oraya koyuyor.
Şiddet, şiddeti doğruyor.
Bilesiniz ki MHP, haklı oldukları için değil, varlığımızdan ve gücümüzden rahatsız oldukları için husumet oklarını üzerimize yollayanlara gereken karşılığı vermeye her an hazır ve nazırdır.
Siz buna şiddet diyorsunuz, bizse sözden ve ikazdan anlamayan akılsızlara anladığı dilden konuşmak…
Bir yanıt bırakın