▶️Sayın Genel Başkanımız açıklamasında Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “Çocukların Cinsel İstismarı”, “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” ve “Cebir ve Şiddet Kullanarak Anayasa’nın Öngördüğü Düzeni Ortadan Kaldırmaya Çalışmak” suçlarına idam cezası getirilmesini bir zorunluluk olarak gördüğünü belirtmiştir.
▶️Yaptığının yanına kâr kalacağını düşünen vahşilerin ve Anayasal düzeni cebir ve şiddetle yıkma hayali kuran düzenbazların Milliyetçi Hareket’in bu teklifi karşısında paniğe kapılması anlaşılabilir bir durumdur.
▶️Anlaşılmaz olan ise CHP’nin başını çektiği ittifakın, Türk milletinin haklı beklentilerini dile getiren Sayın Genel Başkanımızın idamla ilgili talebine karşı yaklaşımlarıdır.
▶️Şehirlere bombalar yağarken sıvışacak yer arayanların bugün mikrofonlar karşısındaki sahte pehlivanlıkları güreş meydanına çıkıncaya kadardır. Türk milleti ile güreşe tutuşmaya kalkanlar yenilmeye mahkûmdur. Yenilen pehlivanın güreş hevesi beyhudedir, sonuç değişmeyecektir.
…
…
…
MHP Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın, İdam tartışmalarına yönelik yapmış olduğu yazılı basın açıklaması
Dinlemek ve anlamak istemeyenlere…
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, 2 Eylül 2020 tarihinde Türk milletinin karşı konulamaz bir beklentisi hâline gelen idama dair bazı açıklamalarda bulunmuştur.
Açıklama, maksadını gayet sarih bir şekilde ortaya koyduğu hâlde belli siyasi çevreler ve bunların maaşlı kalemleri Sayın Genel Başkanımızı hedef alan bir karalama kampanyası başlatmışlardır.
Türkiye’de kadına ve çocuklara yönelik artan cinsel istismar ve vahşice işlenen cinayetler durmak yerine her geçen gün tahammül edilemeyecek sınırlara ulaşmaktadır. “Bu kadarı da olamaz.” dediğimiz vahşilikler, maalesef sıradanlaşmaya başlamıştır.
Oysa her gün yeni bir çığlık; yüreğimizi yakmakta, uykularımızı kaçırmakta, vicdanı olanların vicdanını sızlatmaktadır.
Diğer yandan Türkiye’nin kalkınma hamlelerini sekteye uğratmak isteyenlerin, Türkiye’yi demokrasi dışı yöntemlere başvurmak suretiyle dize getireceğini zanneden çevrelerin, FETÖ benzeri yapılanmaları paravan olarak kullanıp Anayasal düzeni ortadan kaldırma hazırlıklarını görmezden gelmek ülkeye en büyük ihanettir.
Sayın Genel Başkanımız açıklamasında Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “Çocukların Cinsel İstismarı”, “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” ve “Cebir ve Şiddet Kullanarak Anayasa’nın Öngördüğü Düzeni Ortadan Kaldırmaya Çalışmak” suçlarına idam cezası getirilmesini bir zorunluluk olarak gördüğünü belirtmiştir.
Muhakkak ki yargı, cezanın uygulanmasında ölçülülük ilkesine bağlı kalmak suretiyle işlenen suç ve verilen ceza dengesini tartacak bir teraziye sahip olacaktır.
Yaptığının yanına kâr kalacağını düşünen vahşilerin ve Anayasal düzeni cebir ve şiddetle yıkma hayali kuran düzenbazların Milliyetçi Hareket’in bu teklifi karşısında paniğe kapılması anlaşılabilir bir durumdur.
Anlaşılmaz olan ise CHP’nin başını çektiği ittifakın, Türk milletinin haklı beklentilerini dile getiren Sayın Genel Başkanımızın idamla ilgili talebine karşı yaklaşımlarıdır.
Karşı çıkışlarının sebeplerini kamuoyu ile paylaşmak, varsa kangren hâlini almış bu soruna çözüm tekliflerini ortaya koymak; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni katil olarak göstermeye kalkan CHP’li yöneticilerin ve CHP’nin ipiyle kuyuya inen ittifak ortaklarının görevidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “tam bağımsızlık” mücadelesinden mandacılığa evrilen Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin ve gayriresmî şubelerinin; toplumun huzuru, dirliği ve güvenliği söz konusu iken Avrupa Birliği’ni işaret etmesi kendileri açısından hem utanç verici hem de gayri samimidir.
Partisini ve partililerini terör örgütünün siyasi uzantılarına topyekûn paravan yapanların idam yasasına önce şahsen destek vereceğini söyleyip ardından “brexit-trexit” sözleriyle konuyu Avrupa Birliğine bağlaması iradelerinin ipotek altında olduğunun en net kanıtıdır.
Tüm siyasetini toplumsal beklentileri suiistimal üzerine kuranlar, idamın da bu maksatla gündeme getirildiği iddiasıyla konuya kendi çözümsüz ve sonuç odaksız politikaları açısından yaklaşmaktadır.
Şehirlere bombalar yağarken sıvışacak yer arayanların bugün mikrofonlar karşısındaki sahte pehlivanlıkları güreş meydanına çıkıncaya kadardır. Türk milleti ile güreşe tutuşmaya kalkanlar yenilmeye mahkûmdur.
Toplumun kanayan yaralarına ilaç vermek yerine, yarayı açanların menfaatlerini önceleyenlerin FETÖ’ye gizli af ve erken seçim yatırımı iddiaları tıpkı siyasetleri gibi ucubeliktir.
Bir çözüm önerisi olmayanların içi boş söylemleri, Türkiye’nin ayağına zincir vurma maksadını taşımaktadır. Büyük Türk milleti bu zincirleri kıralı, zincirlerin sahiplerine tarihî ders vereli çok zaman geçmemiştir. Yenilen pehlivanın güreş hevesi beyhudedir, sonuç değişmeyecektir.
Bir yanıt bırakın