Gördes ilçe kongresinde konuşan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “ABD Başkan Adayı Joe Biden’in Türkiye’deki muhalefeti destekleyeceğiz demesi temelsiz ve karşılıksız bir açıklama değildir. Bu desteğe hevesli, hazır ve nazır bir güruh vardır” dedi.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay,
“ABD Başkan Adayı Joe Biden’in Türkiye’deki muhalefeti destekleyeceğiz demesi temelsiz ve karşılıksız bir açıklama değildir. Bu desteğe hevesli, hazır ve nazır bir güruh vardır.
Bunlar; Fetö ve Kandil ağzıyla konuşan, İdlib’te ne işimiz var diyen, Libya’daki askerimize lejyoner yaftası yapıştıran, Libya’da Hafter ve Macron’u, Suriye’de Esad’ı ve Putin’i, Mısır’da Sisi’yi destekleyen, Türkiye’nin milli çıkarlarına muhalif olan ve Türk Milletine yabancılaşan CHP ve yandaşlarıdır.
Biden’ in destek açıklamasına karşı tek bir açıklama yapmayan CHP ve yandaşlarına şu soruyu sormak gerekir:
ABD, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyindeki PKK/PYD unsurlarına on binlerce tır silah ve mühimmat desteği gönderdiklerini açıkça söylemiştir. ABD, eğit-donat projeleriyle terör örgütlerini eğitiyor, donatıyor, finanse ediyor. Eğer Biden’ın muhalefet partilerine destek açıklaması da bu mahiyetteyse o zaman sorulması gereken soru şudur: ABD, muhalefet partilerini eğit-donat- finanse et programlarıyla sevk ve idare mi ediyor?” dedi.
“Türkiye; 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine büyük bir başarıyla yürümektedir”
Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine büyük bir başarıyla yürüdüğünü söyleyen MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay,
“14 Mart 2021’de “İstiklalde Birlik İstikbalde Dirlik, Kazanan Türkiye Olacak” parolasıyla gerçekleştireceğimiz büyük kurultayımızın adımlarını atmaya devam ediyoruz. Yurt çapında birçok ilçemizde kongrelerimiz devam ediyor. Bütün kongrelerimizin vatanımıza, milletimize partimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Bu kongreler, partimizin aziz milletimizin esenliği için verdiği mücadelede milletimizle kenetlenmesini daha güçlü hale getireceği önemli bir dönüm noktası olacaktır. Ülkemizin istiklali ve istikbali bakımından önemli ve kritik günlerden geçiyoruz. 23 Nisan 2020’de Gazi meclisimizin 100. Yılını idrak ettik. 29 Ekim 2020’de cumhuriyetimizin 100. yılını idrak edeceğiz.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli yıllar önce “2023 Lider Ülke Türkiye” perspektifini ve hedefini ortaya koymuştur. Yüce Türk Milleti, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine şanla, şerefle ve büyük bir başarıyla yürüyecektir. Türk Milleti binlerce yıldır şanla, şerefle, adaletle, hakkaniyetle, barış ve sevgiyle dünyaya hükmetmiş devletler kurmuştur. Fakat son yüzyılda, birlik ve beraberliğinin zaafa uğraması sonucu toprak ve can kaybetti savaşlar yaşamış, istiklali yok olmanın eşiğine gelmiştir. Acı, tatlı günler yaşadığımız, zorluklara millet olarak göğüs gerdiğimiz bu yüzyılın muhasebesinden çıkaracağımız önemli dersler vardır.
Bu yüzyılda, çeşitli darbe girişimleriyle, vesayet müdahaleleriyle yabancı güçlerin iç işlerimize karışmaya tevessül ettiği kaybolan yıllarımız da olmuştur. 21 inci yüzyılı yaşadığımız bugünlerde, kaybolan yıllarımızı, siyasi ve demokratik düzenimizden götürdüklerini de telafi etmenin gayreti içindeyiz.
İşte Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu amaç için vardır. Aynı zamanda ülkemizin istiklali ve istikbali için büyük işler yapmanın gayreti içerisindeyiz.
Cumhur İttifakı; 15 Temmuz 2016 hain fetö darbe girişiminden sonra milli bir refleksle “önce ülkem ve milletim” diyenlerin öncülüğünde, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde milletin maşeri vicdanından çıkan milli bir refleks ve hamledir.” dedi.
“Siyaset kör dövüşü değildir”
Siyasetin kör dövüşü olmadığını söyleyen MHP’li Akçay, “Başta siyaset kurumları olmak üzere devleti yönetenler ve yönetme iddiasında olanlar ve siyaset yapanlar, şu soruyu attıkları her adımda sorma mecburiyetindedir.
Niçin siyaset yapılır? Siyasal partilerin görev ve fonksiyonları nedir?
Biz MHP olarak siyaseti, aziz milletimize ve ülkemize hizmet yolu olarak görüyoruz. Çok partili demokratik siyasi hayatımızı, demokratik bir rekabet ve uzlaşma sahası olarak görüyoruz. Siyaset kör dövüşü, uzlaşmazlık, kavga faaliyeti değildir. Gündelik meselelerin içine gömülüp ülkenin ve milletin ali meselelerini ve menfaatlerini görmezden gelemeyiz. Birinci Cihan Harbi’deki onulmaz kayıplarımızın temel sebeplerinden birisi de siyasi kör kavgalar içinde milletin ali meselelerinin ve menfaatlerinin görmezden gelinmesiydi. İşte bu muhasebeler ışığında MHP, Türkiye’nin ufkunu belirleyen, rotasını tayin eden kilit bir parti olarak 9 Şubat 1969 da kurulmuştur.” dedi.
“MHP; ilkeli, sorumluluk üstlenen, inisiyatif alan ve krizlere çözüm üreten bir Partidir”
MHP’nin krizlere çözüm üreten bir parti olduğunu söyleyen Manisa Milletvekili ve MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “MHP; dünyayı ve bölgeyi dün-bugün-yarın perspektifiyle okuyan, Milliyetçiliği merkeze alarak politika üreten bir partidir.
MHP, 51 yıllık geçmişinde; ilkeli, sorumluluk üstlenen, inisiyatif alan bir parti olmuş ve krizleri anında tespit eden ve çözüm üreten siyasi ve demokratik bir rol üstlenmiştir. Politikalarındaki bütünlük, süreklilik ve tutarlılık MHP’nin temel karakteristiği olmuştur. 1978’de dönemin iki büyük Partisi Adalet Partisi ve CHP’nin uzlaşmaz siyaseti yüzünden TBMM başkanını seçememiş ve anayasa gereğince Hükümet kurulamamıştır. Başkan seçilip, Hükümet kurulamaması ülkeyi bir krizin eşiğine getirmiştir. Başbuğ Türkeş liderliğindeki MHP, bu krizi zamanında tespit etmiş ve inisiyatif alarak meclis başkanının seçilmesini ve hükümetin kurulmasını sağlamıştır. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin gerekçelerinden birisi de cumhurbaşkanının seçilememesidir. MHP bu dönemde 17 milletvekiliyle mecliste temsil edilmektedir. Dönemin iki büyük partisi AP ve CHP uzlaşma zemininde bir araya gelememiş ve bu krizi çözüme kavuşturamamış, Cumhurbaşkanı seçilememiştir.
12 Eylül 1980 askeri darbesi olduğunda hükümette kim vardı?
Başbakan rahmetli Süleyman Demirel ve Adalet Partisi’nin azınlık hükümeti vardı. MHP azınlık hükümetini hiçbir şahsi ve siyasi menfaat gözetmeden dışarıdan desteklemiş ülkenin sürüklendiği iç kargaşayı ve krizleri engellemeye çalışmıştır. Benzer bir durum 2007 Cumhurbaşkanı Seçiminde yaşanmıştır. MHP hatırlanacağı üzere o zaman meclis dışındadır. CHP her zaman olduğu gibi maskeli siyaset, şizofren muhalefet anlayışıyla 367 krizini ortaya çıkarmıştır. Vesayet odaklarının da bu yöndeki baskıları doğrultusunda Cumhurbaşkanı seçilememiştir. Anayasaya aykırı bir durum olan 367 şartı, Türkiye’yi 22 Temmuz 2007’de erken seçime gitmeye mecbur bırakmıştır.
2007’de neden Cumhurbaşkanı seçilemedi?
Nedeni çok açıktır: MHP mecliste değildir. 23 Temmuz 2007’de MHP 71 milletvekiliyle meclise girmiş ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin “Biz meclise gireceğiz ve cumhurbaşkanı seçilecek” demiş ve Cumhurbaşkanı MHP sayesinde seçilmiştir. Böylece bir kriz daha başarıyla bertaraf edilmiştir. Meseleler geniş perspektiften okunduğunda Cumhur İttifakının ne anlama geldiği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Türkiye’nin ufkunu açan, istiklalini ve istikbalini belirleyen, 150 yıllık yönetim tecrübemizden kaynaklanan kendimize özgü bir yönetim sistemi olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bugün bazı kişiler “Bu sistemin dünyada örneği yok, anayasa kitaplarında yazmıyor” gibi saçma argümanlarla başka ülkelerin modellerine imrenen skolastik, güdük zihniyetlerini ayyuka çıkarmaktadır.
Bu sitemin tabi ki dünyada örneği yoktur. Bu sistem milletin azmi ve iradesiyle ortaya çıkmış Türk’e özgü, Türk’e göre, Türkçe bir yönetim modelidir. İnanıyoruz ki önümüzdeki kısa ve orta vadede başta Batı Avrupa Ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok ülkesi bu sistemi örnek alacaktır.” dedi.
“Türkiye, Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Antlaşması ile Akdeniz’de oynanan oyunları bertaraf etmiştir”
Türkiye’nin Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Antlaşması ile Akdeniz’de oynanan oyunları bertaraf ettiğini söyleyen MHP’li Akçay, “Dünyada ve bölgede Türkiye’nin bekasını, istiklalini, istikbalini doğrudan ilgilendiren olaylar cereyan etmektedir. Türkiye artık haklılığını gücüyle ortaya koyan bir ülke olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Ne kadar gurur duysak azdır.
Bu ahvalde Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin rolü stratejik öneme sahiptir. Kafkasya’da Ermenistan, Akdeniz’de Yunanistan, Batı’nın şımarık çocuğu rolünü bir kez daha üstlenerek ayağımıza dolanmaya tevessül etmektedirler.
21. Yüzyıl denizler ve okyanuslar çağıdır. Denizlerdeki ve okyanuslardaki doğal kaynaklar bu alanları güç mücadelesi sahasına çevirmiştir. Türkiye, milli teknolojisi ve milli savunma gücüyle uluslararası hukuka dayanan haklı bir mücadele örneği sergilemektedir. Hiçbir devletin hakkında gözümüz yok, ama hiç kimseye de hakkımızı çiğnetmeyiz. Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, ABD ve Rusya gibi ülkelerin hamiliğinde Türkiye’yi dar bir kara parçasına mahkum etme gayretindedir.
Türkiye, Libya ile 29 Kasım 2019’da imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Antlaşması ile birlikte Akdeniz de oynanan oyunları bertaraf etmiştir. Akdeniz’de 460 bin kilometre kare alanı mavi vatan ilan etmiştir. Mavi vatanda Türk bayrağının dalgalandığı sondaj ve Araştırma gemilerimiz görevlerini layıkıyla ifa etmektedir.
Parola: Mavi vatan, İşaret: Karadeniz’dir.” dedi.
“ABD, muhalefet partilerini eğit-donat- finanse et programlarıyla sevk ve idare mi ediyor?”
ABD’nin Türkiye’deki muhalefet partilerine desteğini sorgulayan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “29 Mayıs 2020’de, İstanbul’un Fethinin yıldönümünde Karadeniz’de doğalgaz arama faaliyetlerine başlayan Fatih Sondaj Gemisinin 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi tespit ettiği Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 22 Temmuz 2020’de ilan edilmiştir. Vatanımıza milletimize hayırlı olsun.
Karadeniz’de ve Akdeniz’de görevini ifa eden gemilerimizin doğalgaz arama faaliyetlerinin başarıya ulaşmaları en büyük temennimizdir. Türkiye yakın bir yakın zamanda enerjide siyasal ve ekonomik zincirlerini kıracaktır.
Bu gelişmelere tasada ve kıvançta birlik içinde Türk Milleti olarak hep beraber “amasız, fakatsız” sevinmeliyiz. Fakat ne hazindir ki, daha 24 saat geçmeden bazı şom ağızlılar ülkemiz adına çok önemli bir gelişme olan bu müjdeden rahatsızlıklarını dile getirmişler, karanlık zihinlerini bir kez daha ayyuka çıkarmışlardır. Bu karanlık zihniyetlerin ülkemiz adına böylesine önemli bir gelişme karşısında olumsuz, hatta kötüleyici, alaycı ve küçümseyici tutumları akılla ve vicdanla izah edilemez. Hele ki bunu ifade eden bir siyasetçiyse.
Düşmanların bile açıkça ifade edemediği bu hazımsızlık ve kara propaganda o siyasetçinin ülkesine ne kadar yabancılaştığını göstermektedir.
Bu yabancılaşma ABD Başkan adayı joe Biden’in açıklamalarıyla birlikte değerlendirildiğinde hazin bir tablo ortaya çıkmaktadır:
Joe Biden’in Türkiye’deki muhalefeti destekleyeceğiz demesi temelsiz ve karşılıksız bir açıklama değildir. Bu desteğe hevesli, hazır ve nazır bir güruh vardır. Bunlar; Fetö ve Kandil ağzıyla konuşan, İdlib’te ne işimiz var diyen, Libya’daki askerimize lejyoner yaftası yapıştıran, Libya’da Hafter ve Macron’u, Suriye’de Esad’ı ve Putin’i, Mısır’da Sisi’yi destekleyen, Türkiye’nin milli çıkarlarına muhalif olan ve Türk Milletine yabancılaşan CHP ve yandaşlarıdır. CHP ve yandaşları, ne Biden’ın muhalefeti destekleyeceğiz açıklamasını ne de aylar önce Rand Şirketi’nin raporundaki destek açıklamasını doğrudan reddeden bir açıklama yapmamıştır.
Yapılan tek şey, bu söylemler üzerinden Cumhur İttifakına ve Cumhurbaşkanına, iktidara fütursuz ve asılsız saldırılara maruz bırakmaktır. CHP ve yandaşı partiler FETÖ’yü de doğrudan kınayan tek bir açıklama yapmadan yine hedef saptırma ve kara propaganda yapma stratejisini uygulanmıştır. Biden’ in destek açıklamasına karşı tek bir açıklama yapmayan CHP ve yandaşlarına şu soruyu sormak gerekir.
ABD, silah ve mühimmat yüklü on binlerce tırı Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyindeki PKK/PYD unsurlarına “destek” olarak gönderdiklerini açıkça söylemiştir. ABD, eğit-donat projeleriyle terör örgütlerini eğitiyor, donatıyor, finanse ediyor. Eğer Biden’ın muhalefet partilerine destek açıklaması da bu mahiyetteyse o zaman sorulması gereken soru şu: ABD, muhalefet partilerini eğit-donat- finanse et programlarıyla sevk ve idare mi ediyor?” diye sordu.
“Türkiye, yeni yüzyılın yükselen gücü ve ana aktörü olacaktır”
Ülkemize yönelik tehdit ve tehlikeler ne olursa olsun, hangi cepheden gelirse gelsin Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ön alıcı kabiliyeti ile bertaraf edilecektir. Türkiye süper güç olacaktır ve buna hiç kimse engel olamayacaktır.
Türkiye, Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin vizyonu ve kararlılığı ile pandemi sürecinde rüştünü bir kez daha ispat etmiştir. Süper güç denilen ülkelerin, organizasyon yeteneklerinin olamadığı ve kurumsal kapasitelerinin zaaf içinde oldukları ortaya çıkmıştır. Darwinist, Emperyal, sömürgeci zihniyetiyle Batı hastalarını kapı önlerine koyarken Türkiye, organizasyon becerisiyle ve kurumsal kapasitesiyle genç yaşlı demeden her insanına gereken ihtimamı göstermiş ve yetmişten fazla ülkeye insani yardım göndererek cihanşümul bir devlet olduğunu ispat etmiştir. Türkiye, yeni yüzyılın yükselen gücü ve ana aktörü olacaktır. Adalet, hakkaniyet ve barış Türkiye’nin yolunu ve ufkunu aydınlatacak temel dinamikler olacaktır.
Bir yanıt bırakın