▶️Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı’nın dünden bugüne söylediklerinde haklı çıktığını vicdanıyla konuşan taraflı tarafsız herkes kabul etmektedir. Günün şartlarında Türkiye’nin izlemesi gereken yol ne ise Devlet Bahçeli de o yolu teklif etmiş ve izlemiştir. Ülkücü-Milliyetçi Hareket, Genel Başkanı’nın arkasında şeksiz şüphesiz, dimdik durmuştur. Ülkücüler, Çölaşan’ın iddia ettiğinin aksine yanlışın içinde bulunmamanın, haklı çıkmanın gururunu yaşamıştır.
▶️Sayın Genel Başkanımız bugün de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma ülküsüne doğru önemli adımlar atmaktadır. Bu kutlu ülküye giderken ayağımıza dolanmaya çalışanların, yolumuza tuzaklar kuranların sözcülerinin “çark ettiniz, destekçisi kesildiniz, avukatı oldunuz, küçük ortak” ithamları; Sayın Genel Başkanımıza ve kutlu davamıza karşı söyleyecek olumsuz bir şey bulamayanların çaresizlik çırpınışlarıdır.
▶️Daha ilk cümlesinden “hadsiz” olduğunu kabul eden Emin Çölaşan’a söylenecek tek şey şudur: “Madem hadsizlik yaptığını biliyorsun o zaman haddini bil!”
…
…
…
MHP Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın, Sözcü yazarı Emin Çölaşan’ın Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ’yi hedef alan üslupsuz açık mektubuna dair yapmış olduğu yazılı basın açıklaması
Sözcü, Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet gazetesinden vazgeçip kendileri için kullanmaya başladığı “Türk basınının yeni amiral gemisi” övgüsüne layık olabilmek adına gerçek gazeteci ve köşe yazarlarıyla çalışmak yerine Kılıçdaroğlu’nun tetikçilerini tercih etmektedir. Bu ucube durum da Sözcü’nün yayın politikasında kendisini açıkça göstermektedir.
Karşıtlık, düşmanlık, yalan ve nefretten beslenen Sözcü’nün büyük Türk milletinin birliğine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarlarına yönelik yapıcı bir haberini yahut buradaki köşe yazarlarının bu çerçevedeki bir yazısını okuma ihtimaliniz maalesef bulunmamaktadır. Gazeteciliğin evrensel ilkeleri hatırlandığında Sözcü’ye gazete demek; Osmanlı’dan bugüne gazetecilik geleneğimize hakaret, Türk gazeteciliğinin başlangıcından bugüne gelmesi için ömrünü veren üstadlara saygısızlıktır.
Türkiye’nin ve aziz Türk milletinin karşısında konumlanıp PKK ve FETÖ yancılığından Esad’ın sözcüsü olmaya varan ihanetlere dair velinimetleri Kılıçdaroğlu’na sorulacak bunca soru varken Sayın Genel Başkanımıza “açık mektup”lar yazarak onun büyük Türk milletinin geleceği için attığı takdire şayan adımları üslupsuzca sorgulamak gazeteciliğin değil, velinimetlerine yaranmanın gereğidir.
Gerçeklerle bir alakası olmadığını kendisinin de bildiği iddialarının, akıl tutulması olan ithamlarının ve kamuoyunda konuşulduğunu ima ettiği iftiralarının kaynağı ya kendisi ya da kendisi gibi yazı yazarken ahlakını değil menfaatlerini ön planda tutanlardır.
Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı’nın dünden bugüne söylediklerinde haklı çıktığını vicdanıyla konuşan taraflı tarafsız herkes kabul etmektedir. Günün şartlarında Türkiye’nin izlemesi gereken yol ne ise Devlet Bahçeli de o yolu teklif etmiş ve izlemiştir. Ülkücü-Milliyetçi Hareket, Genel Başkanı’nın arkasında şeksiz şüphesiz, dimdik durmuştur. Ülkücüler, Çölaşan’ın iddia ettiğinin aksine yanlışın içinde bulunmamanın, haklı çıkmanın gururunu yaşamıştır.
Sayın Genel Başkanımız bugün de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma ülküsüne doğru önemli adımlar atmaktadır. Bu kutlu ülküye giderken ayağımıza dolanmaya çalışanların, yolumuza tuzaklar kuranların sözcülerinin “çark ettiniz, destekçisi kesildiniz, avukatı oldunuz, küçük ortak” ithamları; Sayın Genel Başkanımıza ve kutlu davamıza karşı söyleyecek olumsuz bir şey bulamayanların çaresizlik çırpınışlarıdır.
Daha ilk cümlesinden “hadsiz” olduğunu kabul eden Emin Çölaşan’a söylenecek tek şey şudur: “Madem hadsizlik yaptığını biliyorsun o zaman haddini bil!”
Bir yanıt bırakın