Yıldız, “Avukatlık Kanunu’ndaki değişikliğin iptal sebebi olarak ileri sürmüş oldukları, süre bakımından, usul açısından içtüzüğe aykırılık ve eksiklik söz konusu değildir.” ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Sayın Feti YILDIZ’ın, CHP’nin Avukatlık Kanunu’ndaki Değişikliğin İptali İçin Anayasa Mahkemesi’ne Müracaatı hakkındaki basın açıklaması
Avukatlık Kanununda yapılan değişiklik, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş ve 15 Temmuz 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu kanunla, Barolar gerçek görevlerine dönecek, Baro hizmetleri Avukatlık Kanunu’ndaki düzenlemeler çerçevesinde daha etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülecektir.
CHP, yürürlüğe giren ve 28 maddeden ibaret Avukatlık Kanunu’ndaki değişikliğin, 21 maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Şüphesiz Anayasa’nın 150. maddesinden aldığı yetkiyle iptal davası açabilir. Ancak CHP, düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olup olmadığına bakmaksızın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen kanunların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmayı siyasi bir alışkanlık haline getirmiştir. Bugün, Anayasa Mahkemesi, CHP’nin daha önce yürürlüğe giren infaz yasasının şekil yönünden iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle yaptığı başvuruyu reddetmiştir.
Bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesi soyut ve somut norm denetimi yapar. Kanun teklifinin Adalet Komisyonu’na getirilmesi sürecinde, İçtüzüğün 26. maddesinin emrettiği, teklifin üyelere 48 saat önceden tebliğ edilmesi kuralına uyulmuş olup, elektronik ilan panosunda da yayınlanmıştır. Öte yandan, Kanunlar Kararlar Zimmet Defterindeki tarih, saat ve imzalar ile CHP’nin bu konudaki itirazları, tutanak ve tebliğ şerhleriyle uyumlu değildir. İptal sebebi olarak ileri sürmüş oldukları, süre bakımından, usul açısından içtüzüğe aykırılık ve eksiklik söz konusu değildir.
Adalet Komisyonu toplantısı, Meclisimizde mevcut olan en büyük komisyon salonunda yapılmıştır. İlk gün, CHP Genel Başkanı’nın, milletvekillerine vermiş olduğu talimat doğrultusunda oluşan izdiham, içinde bulunduğumuz pandemi ortamında ciddi riskler oluşturmuş, Komisyonda yapılan görüşmeler, hukuk ve usulle ilgisi alakası olmayan şova dönüşmüştür.
Görüşmeler sırasında 296 milletvekili konuşma yapmış, bazıları görüşmeleri uzatmak için eline geçirdiği her türlü metni saatlerce okumuştur. Öyle ki, söyleyecek söz kalmayınca ansiklopedi getirtip okumuşlardır. Bu manzara, Genel Kurul salonunda da benzer şekilde devam etmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararında görüldüğü gibi, hukuk devleti ilkesi, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Bazı Barolar mevcut yapısıyla bir siyasi partinin kontrol ve güdümündeki kuruluşlara dönüşmüştür. Kanunda yapılan değişiklikte, demokratik hukuk devleti ilkesine herhangi bir aykırılık söz konusu değildir. Düzenlemeyle avukatların adil olarak temsili sağlanmış, adaletsizlik ve keyfilik ortadan kaldırılmıştır. Yürürlüğe giren yasanın demokratik hukuk devletine aykırılığı iddiası temelsizdir.
Avukatlık Kanunu’nda yapılan değişiklik, bağımsız ve tarafsız yargı yetkisine (Anayasa 9. mad.), Anayasa’nın eşitlik ilkesine (Anayasa 10. mad.), Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine (Anayasa 11. mad.) aykırı herhangi bir unsur taşımamaktadır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekküllerinin hukuki dayanağı olan Anayasa’nın 135. maddesi, bu yapıları amaç dışı faaliyetten açıkça men etmiş, idari ve mali denetimin dışında bırakmamış ve Anayasa’nın 123. maddesinde düzenlenen kamu tüzelkişiliğine ait tekel yetkisini vermemiştir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekküllerinin kurumsal yapısıyla ilgili değişikliklerin kanunla yapılamayacağı, ancak ilgili Anayasa maddesinin değiştirilmesi suretiyle yapılacağı iddiası, hata değilse bir siyasi partiye yakışmayacak ciddi bir bilgisizliktir.
Kanunun uygulama süresi bakımından Seçim Kanunu’na atıf yapılması, değişikliğin bir yıl sonra uygulamaya geçebileceği iddiası, Barolarla siyasi partileri birbirine karıştırmaktır.
Barolar Birliği seçimleri için gönderilecek delege sayısında iddia edildiği gibi herhangi bir ölçüsüzlük söz konusu değildir. Barolar Birliği, avukatları değil, Birliği temsil eder. Baro seçimlerinde çoğunluk sistemi uygulanmaktadır. Burada herhangi bir ihtilaf yoktur. Yapılan değişiklikle temsilde adalet sağlanmıştır. Kanunun, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına (Anayasa 13. mad.), seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarına (Anayasa 67. mad.) aykırı olduğu iddiaları temelsizdir.
CHP sözcüleri, bu düzenleme ile iki bin avukatın bir araya gelerek, etnik, mezhepsel, ideolojik Baro kuracakları iddialarını dile getirirken, öncelikle işbirliği ve ortaklık yaptığı partiler ve örgütlere bakmalıdır. İzledikleri kin ve nefret siyaseti, kendilerine de, Ülkemize de, Milletimize de zarar vermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik bir hukuk devletidir. Meslek örgütlenmesi adı altında yasadışı hiçbir kuruluş ve faaliyete seyirci kalmaz. Avukatlık Kanunu’ndaki değişiklik teklifinin Meclis Başkanlığı’na sunulmasından itibaren CHP, adeta kanun hâkimiyeti sağlanmış kurtarılmış bölgelerdeki örgüt üyelerinin şaşkınlık ve paniğini yaşamaktadır. CHP Grup Başkanvekilinin Anayasa Mahkemesi’ne vermiş olduğu dilekçeden sonra yaptığı basın açıklamasında; “Bu kanun yüzde yüz iptal edilecektir” sözleri hukuki beklentiyi aşmaktadır. Bu ve benzer beyanlar, Yüksek Mahkeme’yi etkileyemeyecektir. Değişiklik, Anayasa’ya aykırı hiçbir unsuru bünyesinde taşımamaktadır.
Bir yanıt bırakın