MHP Adana Milletvekili Yılmaz, Vali Coş’un şikayet edildiği isimsiz imza mektubu gerekçe gösterilerek gecenin 3’ünde üç çocuklu ailenin evine yapılan baskın skandalını Meclis gündemine taşıdı.
–Hukukun üstünlüğü mü esastır, üstünlerin hukuku mu esastır? Şimdi bunları söyleyeceksiniz, uygulamaya gelince üstünlerin hukukundan bahsedeceksiniz. Bu nasıl ileri demokrasidir? Herkesin vicdanına sesleniyorum.
Mektup baskını skandalı Meclis’te
Hukuksuz baskın skandalına tepki
ADANA – Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, bir takım yolsuzluk ve usulsüzlüklerle suçlandığı belirtilen Vali Hüseyin Avni Coş’un şikayet edildiği isimsiz mektupla alakalı hukuksuz olarak Bülent Talaş isimli vatandaşın gece yarısı evine baskın skandalını Meclis gündemine taşıdı.
UYGULAMA NASIL İŞLİYOR
Yılmaz, Mecliste yaptığı konuşmada, bazen gerçek ve bazen de yöneticileri sıkıntıya sokmak için iftira içerikli olarak “başım derde girmesin” endişesiyle isimsiz ihbar yöntemine başvurulduğunu, kendisinin de 2003 yılında bu tür ihbarlarla yıpratılmak istendiğinde müfettiş heyetinin inceleme yaptığını ama bir suç unsuruna rastlanmadığını vurguladı. Sonra İçişleri Bakanı’na dönen Yılmaz, “Sayın Bakan, sizin Bakanlığınıza isimsiz, imzasız yüzlerce şikâyet dilekçesi geliyor mu, gelmiyor mu? Uygun görülenleri müfettişe verip inceliyorlar, uygun görülmeyenleri vermiyorlar.” diyerek resmi bürokrasinin nasıl işlediğine dikkat çekti.
ADANA’DA UYGULAMA DEĞİŞİYOR
Yılmaz, Adana’da ise tam aksi bir uygulama ile Valinin şikayet edildiği mektupların kim tarafından gönderildiğinin peşine düşüldüğünü, dahası şikayet mektubunu gönderdiği öne sürülen Bülent Talaş isimli vatandaşın evine baskın yapıldığını anlattı. Adı geçen vatandaşın evine baskın yapılmasına ise polise gelen başka bir isimsiz ihbarın gerekçe gösterildiğini hatırlatan Yılmaz, çok çarpıcı bir ayrıntıya dikkat çekerek şöyle devam etti:
NEDEN ‘155’ DEĞİL DE ‘KOM’ ARANDI?
“Hiç kimse KOM’un telefonunu falan bilmez, herkes, ‘polis’ dendiği zaman 155’i bilir ama buna rağmen 425’le başlayan bir telefondan bahsedilerek ‘Suç unsuru mektupların imha edileceği üzerine nöbetçi savcılıktan izin alınıyor…’ Hem de parafla, hiçbir gerekçe yok, sadece bir telefon. Bakın, hukukçu milletvekillerinin dikkatine sunuyorum, gece yarısı, üç tane çocuğu var bunun, üç tane. Saat üçü on geçe, yirmiye yakın polisle bu vatandaşın evine baskın yapılıyor. Hepimizin çoluğu var, çocuğu var. Ya ortada bomba yok, ortada eroin yok, ortada bilmem ne yok, yazılan bir mektup.”
YILMAZ, VALİLERE SESLENDİ
Sade güçsüz vatandaşların da, yanlışları şikayet edebildiğini belirten Yılmaz, valilik yapan milletvekillerine seslenerek özetle şöyle devam etti:
“Valilik yapanlar var burada, soruyorum: Size düşen, bunları irdelemek ve sonuçlandırmak. Ya o çocukların, üç tane çocuk gece yarısı… Ve ne oluyor? Hiçbir şey yok, hiçbir gerekçesi yok. Birisi telefon açmış gece on ikide; alelacele üçte arama kararı alınıyor ve yirmi tane polisle üçü on geçe vatandaşın evine baskın yapılıyor. Ne buldunuz? Arama kaydının tutanakları işte burada, hiçbir şey yok. Ve çocukların odasına giriyorlar, üç tane çocuğun odasına; bilgisayardaki harddiske el koyuyorlar, orada da bir şey yok.
HANİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ESASTI?
MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, devamla şunları söyledi:
“Değerli milletvekilleri; hukukun üstünlüğü mü esastır, üstünlerin hukuku mu esastır? Şimdi bunları söyleyeceksiniz, uygulamaya gelince üstünlerin hukukundan bahsedeceksiniz. Her gece yarısı ‘Şunun evinde mektup var, şu var’ diye eviniz basılsa, üç-beş tane çocuğunuzun yanında, o çocuklarınızın gelecek psikolojisinin sorumlusu kim olacak? Bu adalet anlayışıyla nereye kadar varabiliriz değerli milletvekilleri? Teröristin evinin aranmadığı ortamda, PKK’lı teröristlerin evinin aranmadığı ortamda, bir vatandaşın evinin gece yarısı, üç tane çocuğunun olduğu yerde, ufak ufak çocukların olduğu yerde… Bu doğru mudur? Bu nasıl ileri demokrasidir? Herkesin vicdanına sesleniyorum.”
Bir yanıt bırakın