▶️Bir siyasi partinin millet nezdindeki karşılığı; parlamentoda sahip olduğu aritmetikle değil, maşeri vicdandaki yeri ve savunduğu fikirlerin devlet hayatındaki karşılığı ile ölçülür. Bunun kısa tanımı, siyaset tarihinde özgül ağırlıktır.
▶️Eğer gerçek bunun aksi olsaydı; TBMM’de 139 gibi önemli sayıda milletvekiline sahip “sözde büyük” bir parti olan CHP’nin, Türk siyasetinde etkin olması icap ederdi.
▶️CHP’nin başının sızlanmaları, yakınmaları göstermektedir ki partilerin siyasetteki konumunu kemiyet değil, keyfiyet tayin etmektedir. Keyfiyete göre asıl küçük parti CHP’dir.
▶️CHP öylesine küçük partidir ki iktidara ulaşabilmek uğruna HDP ve İP gibi huysuz ve çapsız yancılara tavizler vererek kendi safında tutmaya çabalamaktadır.
▶️Herkes çok iyi bilmektedir ki ne MHP koalisyon ortağıdır, ne de Cumhur İttifakı koalisyon ortaklığıdır.
İktidarda bulunan Ak Parti ve hükümet, icraatlarında bağımsız karar vermektedir. MHP’nin bu konuda herhangi bir dayatması, zorlaması veya telkini olmamıştır, olmayacaktır.
▶️MHP’nin politika anlayışında tehdit, şantaj ve dayatma yoktur. Etnik temelli siyaset hiç yoktur. CHP’nin geleceğini karartan, Cumhur İttifakının kararlılığı ve kalıcılığıdır.
▶️Türkiye’yi bölgesel ve küresel hedeflerine ulaştırma yolundaki Cumhur İttifakı; bu limanda uzun süre demir atmayacak, 21. yüzyılı içine alan rotasında ilerleyerek milletimizin ebedi refah ve saadetine giden kutlu yolculuğunu sürdürecektir.
🇹🇷İstiklal için birlik, İstiklal için dirlik
🇹🇷Kazanan Türkiye Olacak
…
…
…
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partimiz hakkındaki maksatlı değerlendirmelerine dair” yaptığı yazılı basın açıklaması
CHP’nin başı Kemal Kılıçdaroğlu’nun; partisinin destekçi korosundan bir gazeteciye verdiği mülakatta, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli ve MHP hakkında yaptığı hilaf-ı hakikat açıklamalar, Türk siyasetinin arz ettiği manzara üzerine küçük bir analizi zaruri kılmıştır.
Bir siyasi partinin millet nezdindeki karşılığı; parlamentoda sahip olduğu aritmetikle değil, maşeri vicdandaki yeri ve savunduğu fikirlerin devlet hayatındaki karşılığı ile ölçülür.
Bunun kısa tanımı, siyaset tarihinde özgül ağırlıktır.
Eğer gerçek bunun aksi olsaydı; TBMM’de 139 gibi önemli sayıda milletvekiline sahip “sözde büyük” bir parti olan CHP’nin, Türk siyasetinde etkin olması icap ederdi.
CHP’nin başının sızlanmaları, yakınmaları göstermektedir ki partilerin siyasetteki konumunu kemiyet değil, keyfiyet tayin etmektedir.
Keyfiyete göre asıl küçük parti CHP’dir.
CHP öylesine küçük partidir ki iktidara ulaşabilmek uğruna HDP ve İP gibi huysuz ve çapsız yancılara tavizler vererek kendi safında tutmaya çabalamaktadır.
“Gelecek” vadetmekten fersah fersah uzak veya dertlere “deva” olması mümkün görünmeyen mikroskobik partilere bile muhtaç düşen CHP, bunlara siyasi rüşvetler vererek safına çekmeye çalışmaktadır.
Cüssesi büyük gibi görünen ama siyasi varlığı “cılız” olmaktan öteye geçemeyen CHP’nin, bu yüzden de başı bir türü dertten kurtulmamaktadır.
Atatürk’ten sonra istikametini, ülküsünü, müessiriyetini ve en önemlisi de adını veren “halk” nezdindeki itibarını yitirmiş CHP için; bu ne acı bir tecellidir.
MHP ise kuruluşundan itibaren millet tarafından benimsenip kucaklanan bir parti olmuştur.
MHP; askerî darbelere, FETÖ operasyonlarına, demokrasi inkıtalarına, fitne ve fesat çabalarına rağmen giderek büyümüş, itibar kazanmıştır.
MHP; daima yapıcı sorumlu siyaset takip ederek Türk demokrasisisin önündeki tıkanıklıkların ortadan kaldırılmasına hizmet etmiştir.
MHP; sorun çıkarmamış, sorun çözmenin adresi olmuş, çözüm üretmiştir.
MHP; ülkü ve dava partisi iken, küçük ideolojik hesaplara kapılmamış, sloganlara ve retoriğe boğulmamış, hesabını millî çıkarlar ekseninde yapmıştır.
MHP; akılla mantığın ve aynı zamanda da inancın ve ahlakın uyumunu esas alan realist bir partidir.
MHP; millî değerlere bağlı ve muhafazakârdır ama tutucu değildir.
MHP; Türkiye’nin meseleleriyle ilgili tespit ve teşhislerinde daima haklı çıkmıştır.
Bu sayede hem millet hem de çoğu siyasi rakibi nezdinde prestij kazanmıştır.
MHP; aldatmamış, yanıltmamış, yalan ve desise üzerine siyaset yapmamıştır.
MHP; kendisi için değil, milleti için öncelikler belirlemiştir.
Milletin birlik ve bütünlüğünü, devletin bekasını her türü siyasi çıkar, mülahaza ve beklentinin üzerinde tutmuştur.
Bu yüzden de desteği tercih edilen, dostluğu aranan, ortaklığı umulan, sözüne ve politikalarına itimat edilen bir siyasi parti olmuştur.
Bunun içindir ki MHP, milletimizin teveccüh ve sevgisine mazhar olmuştur.
Cumhur İttifakı; MHP’nin güvenilirliğinin; sorumlu, ilkeli ve dürüst siyaset anlayışının bir ürünüdür.
Sayın Kılıçdaroğlu “küçük parti” yakıştırması ve “davul–tokmak” iddiası üzerinden aklınca hem Cumhur İttifakına hem de partimizin imajına zarar vermeyi hedeflemektedir.
CHP’nin başı; partimizin özgül ağırlığını bir gram azaltamayacağı gibi, Cumhur İttifakına da fitne sokamaz.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu değerlendirmelerin arkasında, MHP’nin dominant ama çıkar gözetmeyen siyasetinin getirileri karşısında duyulan öfkenin ve aynı zamanda korkunun derin izi hissedilmektedir.
Herkes çok iyi bilmektedir ki ne MHP koalisyon ortağıdır, ne de Cumhur İttifakı koalisyon ortaklığıdır.
İktidarda bulunan Ak Parti ve hükümet, icraatlarında bağımsız karar vermektedir.
MHP’nin bu konuda herhangi bir dayatması, zorlaması veya telkini olmamıştır, olmayacaktır.
MHP’nin politika anlayışında tehdit, şantaj ve dayatma yoktur. Etnik temelli siyaset hiç yoktur.
Bunlar; MHP’nin değil, aksine CHP’nin siyaset anlayışının oturduğu sacayaklarıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Sayın Devlet Bahçeli’yle zaman zaman Türkiye’nin gündemine dair istişarelerde bulunması da hem olumlu, hem de olağandır; siyasi gelenek ve teamüllere uygundur.
Bundan davul ve tokmak ilişkisi çıkarmak; saygısızlık olduğu kadar, çaresizlik, panik ve telaşın da işaretidir.
Zira Cumhur İttifakının uyum içinde çalışması, CHP’nin gelecek hesaplarının tutmasının önündeki en büyük engeldir.
CHP’nin geleceğini karartan, Cumhur İttifakının kararlılığı ve kalıcılığıdır.
Aslında CHP, ne kendi önünü görmekte ne de Türkiye’nin geleceği hakkında vizyon sahibi bir parti olabilmektedir.
Ehliyetsiz bir kaptanın sevk ve idaresindeki CHP gemisi; yancı takalarla birlikte siyasetin ummanında pusulasız bir serseri gemi gibi dalgalarla boğuşmaktadır.
Cumhur İttifakı ise güvenli ve kararlı bir seyir takip etmektedir.
CHP Lideri ne kadar çırpınsa da, algı çalışmasına ve toplum mühendisliğine soyunsa da partisi ve ekleri için faydasızdır.
Cumhur İttifakının yola çıkardığı gemi, 2023 limanına varmak üzere salim bir rotada ilerlemektedir.
Türkiye’yi bölgesel ve küresel hedeflerine ulaştırma yolundaki Cumhur İttifakı; bu limanda uzun süre demir atmayacak, 21. yüzyılı içine alan rotasında ilerleyerek milletimizin ebedi refah ve saadetine giden kutlu yolculuğunu sürdürecektir.
İstiklal için birlik, İstiklal için dirlik
Kazanan Türkiye Olacak
Bir yanıt bırakın