Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın “Efsane oyuncu Kemal Sunal’ın tokatlamasından haz duyan Kadırgalı Eşref tiplemesi gibisin. Her defasında bize ahlak zabıtası kesilip siyasi nezaket dersi vermen, tam bir hadsizlik ve pişkinlik örneği! Dinime dahleden Müslüman olsaydı bari” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın açıklamaları şu şekilde;
Utanmaz Rahmi Efendi!
Uzunca bir süredir şahsıma yönelik ahlaksızca sataşmalarına ara verdikten sonra, yeniden topa kafa uzattığını görüyorum.
Siyaset topu, öyle her kellesini uzatanın kafa vuracağı yumuşaklıkta değildir.
Kimi kafaları kalın da olsa kırar.
Kimi boyunları koparır. Kimi kelleleri alır.
Kimi oyunları bozar.
Seninki gibi akılsız kafaları yamulttuğu çokça vakidir.
Sende tokmak gibi kafa var ama içinde zerrece akıl yok!
Anlaşılan, benim darbelerimden garip bir zevk alıyor, rahatlıyorsun.
Efsane oyuncu Kemal Sunal’ın tokatlamasından haz duyan Kadırgalı Eşref tiplemesi gibisin.
Her defasında bize ahlak zabıtası kesilip siyasi nezaket dersi vermen, tam bir hadsizlik ve pişkinlik örneği!
Dinime dahleden Müslüman olsaydı bari.
Bize ahlak ve zarafet dersi vermeye çalışman; papazın camide vaaz vermesinden, zangocun çan kulesinde ezan okumaya kalkışmasından farksız.
Yahu Rahmi Efendi, Türk milleti senin ciğerini iyi bilir.
Senin kaç paralık adam olduğun, cümlenin malumudur.
Senin ar damarının doğuştan yırtık olduğundan, bütün toplum kesimlerinin haberi vardır.
Senin değer tanımayan bir karaktere sahip olduğunu öğrenmeyen kalmamıştır.
Lakin sen öylesine rahat, utanmaz ve sıkılmaz bir adamsın ki bunları asla umursamazsın.
Sen, yüzüne her tükürüldüğünde kar yağdı sanırsın.
Siyasetin doğasında var olan polemiklerde benim zaman zaman hak edenler için kullandığım sert üslup, senin ahlaksızlıklarının yanında ziyadesiyle masum ve nur nimet kalır.
Evet, Utanmaz Rahmi Efendi, Sen, millî geleneklerimize saldırmak ve Türk gençlerinin ahlakını bozmak için vaktiyle çok fazla çaba göstermiş bir müptezelsin.
Yok yok, müptezel kelimesi senin için iltifat olur.
Sen yayın hayatında yaptıklarınla daha güzel(!) unvanları, hatta “Sinizm Oscar’ı”ını hak eden birisin.
Yıllardır gazetecilik mesleğinin arkasına saklanarak günahlarını ve çirkefliklerini gizlemeye çalışıyorsun.
Oysa sen, asparagas haberciliğin en büyük ustasısın.
Çıplak resimlerin tiryakisisin.
Çalıştığın gazeteleri Türk ahlakına tamamen aykırı bir şekilde, çarşaf çarşaf çıplaklıklar ve hayasızlıklarla kirlettiğini henüz bu toplum unutmadı.
Tiraj uğruna genç nesillerin ahlakını yozlaştırmaktan kaçınmayan yayıncılık anlayışın hâlâ hafızalarda…
Yalan, hile, ikiyüzlülük ve arsızlık; senin gazetecilik serüveninin ana unsurları…
Senin unvanın da “Utanmaz Adam” olmalı…
Sen kim, ahlak ve incelik kim! Sen; kabalıkta mahir, görgü ve insanlık kurallarını çiğnemede pek marifetlisin.
Doğruyu saptırmakta, gerçeği örtbas etmekte, hakkı çiğnemekte çok kabiliyetlisin.
Tetikçi yazarlıkta, felaket tellallığında, haysiyet cellatlığında ziyadesiyle pervasızsın.
İstersen, yıllar önce yönettiğin gazetelerdeki çirkinlikler başta olmak üzere geçmişteki bütün rezaletlerini tek tek ortaya dökelim.
Nişantaşı maceralarını, bazı çirkin girişimlerini ve akçeli işlerle ilgili hakkındaki iddiaları tafsil edelim.
Ha, ne dersin?
Bir yanıt bırakın