MHP Kütahya Milletvekilimiz Ahmet Erbaş’ın Kütahya’lı çiftçilerimizin olumsuz hava şartları nedeniyle uğradığı mağduriyetler hakkında MHP grubu adına konuşması.
“Kütahya’daki çiftçilerimizin hava koşulları nedeniyle uğradığı mağduriyetler hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüsü nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır, hastalarımıza acil şifalar diliyorum.
Virüsle mücadelede büyük fedakârlıklarla en ön saflarda yer alan, unvanları ne olursa olsun tüm sağlık çalışanlarımıza, eczacılarımıza, emniyet teşkilatımıza, ordumuza, yurt dışındaki vatandaşlarımızın ülkemize getirilmesinde büyük katkısı olan Dışişleri Bakanlığımıza ve Türk Hava Yollarına, yurt dışından gelen vatandaşlarımıza karantina süresince ev sahipliği yapan Kredi Yurtlar Kurumuna ve burada isimlerini tek tek sayamadığım, devletimizin tüm birimleri ile bu süreçte hayatın devamlılığı için çalışan özel sektör çalışanlarına ve temsilcilerine sonsuz teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, yaklaşık bir haftadır mevsim normallerinin 12-13 derece üzerinde seyreden hava sıcaklığının eksi 2 derecelere düşmesi çiftçilerimizin zarar görmesine neden olmuştur. 23-25 Mayıs tarihleri arasında Kütahya merkez, Çavdarhisar, Hisarcık, Dumlupınar, Tavşanlı, Emet ve Gediz’de meydana gelen don olayında çok sayıda çiftçimiz olumsuz yönde etkilenmiştir. Başta mısır olmak üzere pancar, patates, domates, kiraz, vişne gibi birçok ürün don nedeniyle zarar görmüştür. Çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum.
Tarlalarını yeniden ekmek zorunda kalan çiftçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi öncelikle beklentimizdir. Bu çiftçilerimize acilen ücretsiz tohum desteği, tarlaları yeniden ekilemeyecek durumda olanlar için ise ürünlerinin değeri kadar nakdî destek sağlanmalıdır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey’in de her fırsatta vurguladığı gibi tarlada ekilen yalnızca tohum değildir, umuttur, hayaldir, yürektir, emektir. Pandemi sürecinde tüm dünya şahit oldu ki insanlar tablet, televizyon veya kıyafet kuyruğuna girmedi; ekmek kuyruğuna girdi, gıda kuyruğuna girdi, su kuyruğuna girdi. Gıda ve suya sahip olan ülkelerin esasında ne kadar büyük bir güce sahip olduğu ortaya çıktı. Çiftçimiz huzurlu olmazsa, tarımımız üretimde geri kalırsa nelerle karşılaşabileceğimizi bir kere daha dünya ve bizler görmüş olduk.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerimizin sorunları vardır. Devlet destekli tarım sigortası havuzu TARSİM, ödemeleri geciktirmektedir. TARSİM sigortaları don olayını kapsamamaktadır. Parçalı araziler toplulaştırılmalıdır, sigortaya giremeyen arazilerden veraset ve intikal vergisi alınmamalıdır. Devlet Su İşleri sulama yatırımlarına hız vermeli, yapılan su kanallarının tarlalara su götürmesi için bir an önce iyileştirilmesi sağlanmalıdır.
Süt fiyatı aynıyken yem fiyatı artmaktadır. Gübre bir haftada 55 liradan 75 liraya çıktı. Bu fiyat artışlarını bir an önce düzenlememiz lazım. Don, sel, fırtına, dolu gibi afet durumlarında il özel idare kaynaklarından acil fide yardımı yapılmalıdır. Valiliklerimize, tarım il müdürlüklerimize, ziraat odalarımıza, tüm kurumlarımıza ve Sayın milletvekillerim buradan sizlere bir çağrıda bulunmak istiyorum: İnsanlığı geleceğe taşıyacak olan toprağı nakış nakış işleyen çiftçimize çare olalım, gereken desteği verelim.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın son bölümünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle ilgili bazı konulara değinmek istiyorum. 26 Mayıs 2020 tarihinde Türkiye ile KKTC arasında imzalanan Mali Protokol’ün ekonomiye olumlu yansıyacağı görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 2 milyar 228 milyon liralık hibe desteğiyle haziran sonu itibarıyla KKTC’de maaş kesintilerini sona erecek, ekonomi piyasaları daha da hareketlenecektir. Bu desteğin sağlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Bu ekonomik destek paketi; özelleştirmeler, kamu reformu, altyapı sorunları, fiber optik internet ağı, elektrik özelleştirmesi, tarım, sera ve hayvancılığın gelişmesi ve turizmin gelişmesi için yani sözün özü KKTC’nin refahı için kullanılmalıdır. İnşallah seçim yaklaşıyor diye boşta kalan herkesi memur yapmaya kalkmazlar. Türkiye, KKTC’nin kalkınması için tüm adımları atmaktadır.
Yüksek Öğretim Kurulu, Covid-19 nedeniyle üniversiteler arası geçişleri kolaylaştırmıştır ancak bu geçişlerden KKTC’de okuyan üniversitelerdeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerimizi istisna tutmuştur. Bundan dolayı doğacak mağduriyetleri ve eşitsizlikleri de göze alarak Kıbrıs’a pozitif ayrımcılık yapmıştır. KKTC, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin çabalarının farkındadır. Sadece son ekonomik destek ve YÖK’ün genelgesi bile Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kıbrıs’a bakış açısının siyaset üstü olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Son olarak Güney Kıbrıs Limasol’da yıkılmak istenen tarihi Köprülü Cami’yi hatırlatmak isterim. Dünyayı saran ırkçılık saldırıları Güney Kıbrıs’ta da kendisini göstermiştir. Rum yönetimi İslam düşmanlığını özendiren yaklaşımlardan bir an önce uzaklaşmalı ve olayın faillerini bulmalıdır. KKTC bizim millî meselemizdir, her zaman da böyle kalacaktır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.”
Bir yanıt bırakın