Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “30 Ağustos Zafer Bayramı” münasebetiyle yayınladıkları mesaj.
Türk milleti tarihin her döneminde imkânsızlıklarla başa çıkmış, her türlü saldırgan emellere göğüs germiş ve asaletinden aldığı güçle türlü zorluklara karşı durmuştur.
Bağımsızlık, kendi kaderini bizzat tayin ve temsil aziz milletimizin karakteri ve en bariz vasfı olmuştur.
Esir düşmeyecek milli bir vicdan, köle olmayacak milli bir şuur ve işgal edilemeyecek milli bir kudret büyük milletimizin şan ve şerefle tarihe kayıt düştüğü ve aynı zamanda hayranlık uyandırıcı özellikleri arasındadır.
İstiklali ve istikbali uğruna fedakârlıklardan kaçınmayan, zahmet ve zulmetlerden korkmayan, daha da önemlisi ölümlerden dahi çekinmeyen Türk milleti 91 evvel Kocatepe’den İzmir’e kadar eşsiz bir destan yazmıştır.
26 Ağustos 1076 Malazgirt Meydan Muharebesi vatan kurarken, 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz hiç şüphesiz vatan kurtarmıştır.
91 yıl önce Kocatepe’den İzmir’e kadar yaşanan her satırı göz kamaştırıcı, her anı görkemli ve her yönü kahramanlık olan Büyük Taarruz özgürlüğüne sımsıkı bağlı bir milletin zalimlere meydan okuması, sömürgecilere haddini bildirmesi olarak değerlendirilmelidir.
Özellikle 30 Ağustos 1922 günü Dumlupınar’da kazanılan kutlu zafer milletimizin yüz akı olduğu kadar, nesiller boyunca unutulmayacak ve akıllardan çıkarılmayacak mübarek bir başarısıdır.
İşte bu tarihe mal olmuş büyük zaferimizin 91. yıldönümünü idrak ediyor ve bahtiyarlık duyarak anıyoruz.
30 Ağustos Zaferi, milletimizin özgüvenini tazelemiş, milli güç ve kabiliyetini canlandırmış, bağımlı ve vesayet altında yaşamayacağını tekraren ispatlamıştır.
Sonuçta emperyalizme kesif ve kat’i bir darbe indirilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmıştır.
Şurası da açık bir gerçektir ki, bir milletin bir taarruz ordusu meydana getirebilmesi için öncelikle bu ruha sahip olması lazımdır.
Çok şükür Türk milleti buna ziyadesiyle sahip ve malik olduğunu tarihin her döneminde göstermiştir.
Çağlar boyunca zafer ancak ve ancak hak edenin, inananın ve sabredenin hanesine yazılmıştır.
Ve zafer kurtuluşa, Hakk’a ve hidayete samimiyetle sarılmışların gözlerinde parlamış, ellerinde yükselmiş ve geleceğini aydınlatmıştır.
30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi, bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânsızlığını da tescil etmiştir.
Bugünlerde, 30 Ağustos şuuruna kast etmeye çalışan mihrakların, birlik ve beraberliğimizi çekemeyen haset yuvalarının çeşitli oyun ve tuzaklarla faal halde oldukları maalesef acı bir gerçek olarak karşımızdadır.
91 yıl önce aziz milletimize silah doğrultan ve mukaddes topraklarımızda hak iddia eden köhnemişlerin bugünkü uzantıları sunulan imkân ve fırsatları tam manasıyla lehlerine çevirmek için adeta ihanet yarışına girmişlerdir.
Fakat birlikte yaşama ülkümüz ve bin yıllık hukukumuz asla tersine çevrilemeyecek, zarar ve ziyana uğratılamayacaktır.
Küresel kanlı hesapların taarruz planlarını uygulamak için iştahla rol çalma gayretinde olanlarla, bölünmeden ve ayrılmadan menfaat umanlar inancım odur ki, kazanamayacaklar ve hedeflerine de ulaşamayacaklardır.
Vatan ve millet sevdalısı tertemiz yürekler bunun teminatı olarak güven ve ümit vermektedir.
Unutulmasın ki, 30 Ağustos Zaferi’nin ruh ve disiplini görmesini bildikten sonra dipdiri bir şekilde yaşamakta ve gerekirse bir kez daha ortaya çıkmak için zaman ve ortam kollamaktadır.
Bu düşüncelerle aziz milletimin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, milli mücadelede yer almış tüm milliyetçi kahramanlara, canlarıyla son yurdumuza siper olan aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, hepsini minnet, şükran ve saygıyla yâd ediyorum.
Bir yanıt bırakın