ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kapatılan üniversitelerin öğrencilerinin yaşadıkları sorunlar hakkında gündem dışı söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuzdaki hain darbe girişiminin ardından Fethullahçı terör örgütüyle irtibatlı görülen 15 vakıf üniversitesi kapatılmıştır. Kapatılan üniversitelerdeki öğrencilerin devlet üniversitelerine veya vakıf üniversitelerine yerleştirilmesine ilişkin uygulamalarda Yükseköğretim Kurulu yetkili kılınmıştır. Söz konusu kararın uygulanması için ilk YÖK kararı 28 Temmuz 2016’da alınmış, kapatılan üniversitelerdeki öğrencilerin hangi okullara yerleştirileceği belirtilmiştir.
Bu karar kamuoyunda tartışmalara sebep olurken YÖK 3 Ağustosta yeni bir karar açıklamıştır. Buna göre, öğrenciler her ne kadar yerleştirildikleri üniversitelerin diplomalarını alacak olsalar da diplomalarında ilk kayıt oldukları üniversitelerin isimlerinin yazılı olacağını açıklamıştır. Bu kararla öğrencilere yatay geçiş imkânı verilirken 4 Ağustos tarihli son YÖK kararındaysa “kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin üniversiteye girmiş oldukları yıl aldıkları puanlar esas alınarak yeniden yerleştirilmesine karar verilmiştir” denilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Bir hafta içerisinde aynı konuda 3 kez karar almak zorunda kalan YÖK, krizi iyi yönetememektedir.
Kanun hükmünde kararnameden sonra, kapatılan üniversitelerle ilgili yapılan açıklamalar hiçbir mağduriyet oluşmayacağı yönündeydi. Ancak, YÖK kararlarıyla yeni mağduriyetler ortaya çıkmıştır. YÖK, mağduriyetleri gidermek yerine bu mağduriyetleri artıran yeni düzenlemeler yapmıştır. YÖK’ün acilen endişeleri gideren açıklama yapması yerinde olacaktır.
Son YÖK kararı gereği, üniversiteye yerleştikleri puanlarla yeniden yerleştirmeye tabi tutulacak olan 50 bin öğrenci büyük bir mağduriyet yaşamaktadır.
Öte yandan, yerleştirilecekleri yeni üniversitelerde ne gibi külfetlerle karşılaşacakları da belirsizdir. Öğrenciler bu okulları tercih ederken üniversitelerin ücretleri, aile bütçeleri, ev kiraları, yurt ücretleri gibi maliyetleri dikkate alarak kararlarını vermişlerdir.
Çoğu öğrenci yurtlarla dört yıllık anlaşma yapmış ve bir kısmı ücretlerini ödemiştir. Ayrıca, bu öğrenciler intibak süreciyle gittikleri okullarda daha önce almış oldukları derslerin sayılmaması ihtimaliyle üniversite eğitimlerinin uzaması tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Öğrencilerin kazanılmış hakları vardır. Bu hakları nedeniyle en azından bulundukları şehirlerde eğitimlerine devam etmelerinin sağlanması gerekir. Garantör üniversitelerin kapatılan üniversitelerdeki öğrencilerin eğitimlerini tamamlaması sağlanmalıdır. Garantör üniversitelerdeki öğretim üyeleri ve elemanlarının kapatılan üniversitelere gelerek burada ders vermeleri sağlanmalıdır.
Aslında bu kapatılan üniversiteler için alınması gereken en doğru karar, bunlar kapatıldıktan sonra bir devlet üniversitesi adı altında ve başka isimlerle ve kadrolarındaki FETÖ’cülerin temizlenmesi suretiyle hizmetine, faaliyetine devam etmesidir.
İkinci konu diploma. YÖK, öğrencilerin diplomalarında kapatılan okullarının da yer alacağına karar vermiştir. Bu karar hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Suç şahsidir, suçun cezası da sadece failini bağlar. Kapatılan üniversitenin isminin diploma ve kayıtlarda geçmesi pek çok masum öğrencinin FETÖ’yle ilişkilendirilmesine sebep olacaktır. Hukuk ve adalet suçluyla suçsuzu ve mağduru ayırt etme faaliyetidir.
Başka bir üniversitenin öğrencisi olup da yaz okulu için kapatılan üniversitelerde eğitimlerine devam eden, buralara ders ücretlerini yatıran öğrenciler vardır; bunlar da bir mağduriyete düşmüştür. Bir diğer konu tıp fakültesindeki intörn öğrencilerin durumudur. Zorlu bir eğitimin ardından mezuniyet aşamasına gelmiş bu öğrenciler başka şehirlere mi gönderilecek belli değildir. Önemle belirtmek istiyorum ki bu okullardaki öğrencilerin tamamının FETÖ mensubu olduğu imajını ortaya çıkaracak genellemeci uygulamalardan özenle kaçınılmalıdır. YÖK ciddi bir sınavdan geçmektedir, soru ve sorun çoktur. Öğrencilerimiz üniversite tercihlerini YÖK onayıyla ÖSYM kılavuzunda yer alan okullardan yapmıştır. Bu tercihlerin güvencesi idare ve devlettir.
Sonuç olarak, 50 bin öğrenci ve aileleri çaresizce beklemektedir. Süreç öğrencilerin ve ailelerinin aleyhine işlemektedir. YÖK’ün de bir an evvel mümkün olduğunca bu mağduriyetleri giderecek önlemleri yeni öğretim yılı başlamadan bir an evvel almasında büyük fayda vardır.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Bir yanıt bırakın