MHP’li Günal: Bakanı Gitti… Planı Kaldı Yadigar!

Cumhur İttifakı Millet Aklı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Kalkınma Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın 2015 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında söz alan MHP Antalya Milletvekili Doç. Dr. Mehmet GÜNAL, süresi dolmuş eylem planlarıyla –cek, -cak edebiyatıyla reform yapılamayacağını ve sorunların çözülemeyeceğini söyledi. Daha önce hazırlanan Turizm Stratejisi ve Eylem Planını örnek gösteren Günal, “süre bitti, bakan gitti, ama plan uygulanamadı” dedi. Somut önerilerin gerekli olduğunu belirten Günal, AR-GE ve yenilik ekonomisi için somut teşviklerin verilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, sağlıkta kamu-özel ortaklığı modeli uygulaması konusunu eleştiren Günal, her bakanlığın kendisine göre model oluşturduğunu, kaynak israfının önlenmesi için Kalkınma Bakanlığının inisiyatif alması ve kanunun ivedilikle çıkarılması gerektiğini ifade etti.

 

Günal’ın konuşmasının özeti şöyle:

 

Planla ve Programla Sorunlar Çözülmez!

Medya mensupları bile içinde ne olduğunu anlayamadıkları için kaç gündür bize dönüşüm programlarını, reformları sorup duruyorlar. Biz de “Kalkınma Planında olanlar aynen buraya geçmiş, burada olanlar da alt başlıklarla verilmiş.” diyoruz. Bırakın sizin hazırlamaya başladığınız süreyi, Kalkınma Planı’nı Mecliste kabul edeli bir buçuk sene oluyor ve bu dönüşüm programlarının tamamı içinde vardı. Şimdi bunları bize “yeni projeler, yeni reformlar” diye sunuyorsunuz. Dikkatle baktım hâlâ daha “Bakanlar Kuruluna sunacağız.” Diyorsunuz. Tabi bu eylem planları da Ekonomi Koordinasyon Kurulundan, YPK’dan geçecek, Bakanlar Kuruluna götüreceksin Nasrettin Hoca’nın tabiriyle “Ölme eşeğim, ölme, yaz gelsin.” Daha eylem planı çıkacak da, onaylanacak. Peki, ne zaman uygulayacağız? Başbakan bile o kaygıyı taşıyor ki baştan “Bunları dilek ve temennilerden ibaret görmeyin.” Diye uyarıyor. Şimdiye kadar bırakın eylem planını hepsini bitirmiş olmamız lazımdı. Niye? Çünkü bu sorunlar bugünün sorunu değil. Birinci madde. İthalata bağımlılığımız bugünün sorunu mu? Yani girdi tedarik sistemi bugünün mü? En az beş senelik. Bakan Zafer Çağlayan geldi, gitti, hâlâ ‘Girdi tedarik sistemi güncelleyeceğiz.’ Diyorsunuz. Niye öyle söylüyorum? Çünkü “2013-2015 yılları arası” diye yazıyor.  Eylem planında tespitler harika, hiçbir itirazımız yok zaten biz on iki yıldır diyoruz ki: “İthalatta bağımlılık var, bu kur sistemine böyle devam ederseniz dışarıya bağımlı kalırız, ithalatı teşvik etmiş oluruz, dış ticaret açığından da kurtulamayız.” TÜİK Başkanı sizin için ne kadar revize yapsa da ancak o kadar olur, TÜİK’ten daha fazla mucizevi şeyler beklemeyin, onun yapacağının sınırı var, en fazla bir tanım değiştiriyor, bir baz yılı kaydırıyor. Sonra ne olacak? Yani reel olarak düşüş olması lazım. Planın birinci maddesi, eylem adı “Girdi tedarik stratejisi (GİTES) gerçekleşme raporu hazırlanacak! -daha “–cak” diyor– ve eylem planı (2013-2015) tamamlanmasını müteakip ülkemiz ihtiyaçlarına bağlı olarak güncellenecek.” Fakat biz şuan 2015 bütçesini görüşüyoruz, 2013 ve 2014 bitti. “Bitecek. Ne zaman?” 2015’te. Yani 2013-2015’in strateji planı 2015’in sonu geldi daha bitecek!

 

Süre Doldu… Bakan Gitti…Ama Eylem Planı Hala Uygulanmadı!

Bu durum zaten AKP klasiği haline geldi. Başka bir örnek daha veriyorum. Turizm eylem planı ve strateji belgesi vardı. 2007, 2012, 2013 geldi, kanun çıkmadı, 2015 geldi, birinci maddesi Turizm Bakanlığında kurumsal ve organizasyon Bakanlığın yeniden yapılandırılmasıydı. Kanun çıkmadı. Ne teşviki çıktı, ne kurumsal yapısı çıktı, ne de seyahat acenteleri çıktı. Dolayısıyla söylemeye çalıştığımız şey şu: Bu tespitlerin yüzde 90’ına katılıyoruz, arada eksikler olabilir, hatta daha ilave edilmesi gerekenin ötesinde değiştirilmesi gereken de olabilir ama özü itibarıyla bu şekliyle bunları “reform” diyerek millete anlatma şansımız yok. Bizim bir an önce eyleme geçirmemiz lazım. Çünkü hazırlamaktan uygulamaya vaktimiz kalmayacak. “Tamam, seçime gidiyoruz, fazla da bir şey yapamıyoruz. Vatandaşa birkaç tane plan, program açıklayalım, bununla da idare edelim.” diyorsanız ona itirazımız yok. Ama samimiyetle, hakikaten bunları çözmek istiyorsak, hep beraber el birliğiyle, bütün kurumlarıyla, özel sektörüyle, iktidarıyla muhalefetiyle acil olan yasaları çıkarmamız lazım. Eylem planı 2014-2018 diyoruz, 2014 bitti, o zaman 2015-2019 olarak düzeltmeniz lazımdı!

 

Araştırma Merkezleri Kanunu’nu çıkarken bütün gruplar da destek oldu ama aradan altı ay geçmesine rağmen destekleme süreci maalesef yavaş işliyor. Dolayısıyla, boyuna plan yapıp durmayalım, eyleme geçelim. Bunlar var zaten, beş yıllık planda var. Beş yıllık plan bitecek, yeniden bir daha başlayacağız, hadi yeniden eylem planı. Bence, hiç olmazsa, taksit taksit kamuoyunu yönlendirmek için yapıyorsunuz ama bari 25’ini birden sunsaydınız da bir an önce eylemlerine geçseydik diye bakıyorum. Yeniden, yeniden hem Başbakanın hem sizlerin hem bürokrasinin vaktini bu tip planla, programla harcayacağımıza getirin…

 

AR-GE ve Yenilik Desteklenmeli ve Somut Olarak Teşvik Edilmeli!

Biz ne bekliyoruz? Yani burada “Şu birim yapacak, bu birim yapacak.” Eylem planı güzel. Biz istiyoruz ki şu malla ilgili, şununla ilgili, şu sektörde şu kadar teşvik vereceğiz. Vergi istisnasını şu kadardan şuraya çıkaracağız. İlave bunu vereceğiz. Teknoloji bölgelerinde olduğu gibi ekstra KDV istisnası vereceğiz…” Yani somut eylem planı dediğimiz bizim o. Hâlâ siz “Hazırlayacağız.” diyorsunuz. Söylemeye çalıştığım o. Ne yapacağız peki? Makine teçhizatını arttıracağız, işte, rüzgâr enerjisiyle ilgili türbinler… “Lisanslarını veremiyoruz.” dedik dün. Enerji Bakanı’na da soracağız. Şimdi, onları tamamlamadan makineyi ürettik, dışarı mı satacağız? Yani o da sadece “makine” diyor. Yani makineyle bu iş bitmiyor. Enerjinin üretimini arttıracak lisansları vermezsek, siz o makineyi ürettiniz, yurt dışına da ihraç edemezseniz, pahalı gelirse kim alacak? Dolayısıyla bunların alt başlıklarını biraz daha somut hâle getirmek lazım. Belki “İlgili bakanlıklar yapacak.” Diyebilirsiniz ama ana sorumlusu netice itibarıyla her ne kadar Başbakan Yardımcısı, Ekonomi Koordinasyon Kurulu olsa da planın hazırlayıcısı sizsiniz, bu dönüşüm programlarını hazırlayan da sizsiniz, yarın stratejideki eylem planlarının takibi de koordinatör olarak yine sizlerin üzerine düşecek.

 

Araştırma merkezleriyle ilgili söyledim ama bir iki cümle hatırlatmak istiyorum. Tabii sektör olarak hepsiyle ilgileniyorsunuz ama ben özellikle bu merkez laboratuvarları konusunda biraz daha seçici olunmasını bekliyorum. Çünkü değişik alanlarda araştırmalar var, yani hepsini bir tek laboratuvar var. Eskiye göre daha iyiyiz, “Hocam hiç yoktu, şimdi topluyoruz.” Diyecekler ama bu bir kaynak israfıdır. Bence belli üniversitelerde bunları yoğunlaştırılmalı. Bazı illerde en az 7-8 tane ayrı üniversite var. Yani belli bir kısmını belki bir üniversitede toplamalıyız ama her üniversitede ayrı merkez laboratuvarı kurmaya kalkarsak daha masraflı olur. Yani tematik olarak fizik laboratuvarına bir üniversiteye, Ankara’da en azından, büyük şehirlerde, kimyasal merkez laboratuvarı bir üniversitede yaparsak daha iyi olur. Onları da ortak çalışmaya hazırlarız. Yoksa her konuda araştırma yapan bir laboratuvar ancak bilgisayar desteği olur, makine desteği olur, bir iki sekretarya olur. Tematik araştırma laboratuvarları ayrı ama merkez laboratuvarlarını kaynakları israf etmeyecek şekilde yapılandırmalıyız.

 

Kamu Özel Ortaklığı Kanunu Çıksın! Sağlıkta İsrafa Son verilsin!

Sorumlu bakanlık olduğunuz için, konuşmanızda değindiğiniz kamu özel ortaklığını hatırlatmak istiyordum. 183 tane projenin 11 tanesinin yap-kirala-devret projeleri olduğunu söylediniz. Muhtemelen sağlıkla ilgili olanlar. Yatırımla ilgili rakamlar var. Geçen sene yatırımların toplam proje tutarı 438,5; toplam 2.753 kamu yatırım projesi var diyorsunuz. Bunun 88 tanesi geçen yılki yatırım programında sağlıkla ilgiliydi, toplam tutarı ise 5,2 milyar TL. Sağlıktaki yap-kirala-devret çıkarken de tartıştık. Bir taraftan yatırım programındaki projeler devam ediyor, öbür taraftan ben bu şehir hastaneleri işini hâlâ anlamadım. Sizin bu kamu özel ortaklığı başkanlığınız ne iş yapıyor, yıllardır bekleyen kamu-özel ortaklığı kanun tasarısı ne oldu? 2007’den beri bekliyor. Bunları bir araya toplayalım diye size destek de olduk, ama maalesef her kurum kendine göre bir kamu özel ortaklığı modeli oluşturdu. Bu çok büyük bir kaynak israfı. Aynı zamanda da geleceğe yönelik yirmi beş senemizi, otuz senemizi ipotek altına alan bir uygulama. Bir taraftan tasarruf açığının kapatalım, kaynak bulalım, yerli kaynaklar yapalım, yerli girdiler üretelim derken birtakım şeyleri yabancıları da ortak ederek yapıyoruz biliyorsunuz. Ha, zaruri olanı yapalım ama siz YPK olarak yeni yatırımları, yeni yatak kapasitesi artırmadan yapın derken, bu hastanelerde ısrar etmek anlamsızdır. Hastaneleri sadece, örneğin otellerde olduğu gibi üç yıldızdan dört yıldıza çıkarmak için bu kadar yükümlülük altına girmeye gerek var mı? Yeni sağlık yatırımına eyvallah, ama geçen sene arkadaşlarınız, hasta başına yatak sayısını 10 binde 26’dan 10 binde 30’a çıkarırsak orta-uzun vadeli yatak hedefimizi yakalamış oluruz dedi. Onu da biz zaten mevcut 80 küsur yatırımla, yani 5,2 milyar lirayla tamamlıyorsak –ki çoğu 2015 sonuna kadar açılması öngörülüyor– lütfen kaynaklarımızı israf etmeyelim. Bundan sorumlu Bakanlık olarak inisiyatif alın, çıkması gereken kanunu biz burada hemen destek olalım ve çıkaralım. Ama millî eğitim ayrı, sağlık ayrı, turizm ayrı; herkes kafasına göre bir kamu özel ortaklığı modeli çıkarmış. Bir birim bunun organizasyonunu yapsın, ilgili bakanlıklara da siz buradan yönlendirici olun. Kaynakların daha düzgün dağıtımı açısından size önemli görev düşüyor. 

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*