TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki 2015 Bütçe ve 2013 Kesin Hesap Kanunu Tasarılarının Geneli ve Sayıştay Tezkereleri Üzerindeki görüşmeler sırasında söz alan MHP Antalya Milletvekili Doç.Dr.Mehmet GÜNAL, 12 yıldır iktidarda olup hiçbir bütçe döneminde hedefleri tutturamayan AKP’nin ve Bakanlarının yeni kurulmuş bir hükûmetin eylem planı gibi bütün umudunu OVP’nin açıklanmasında bahsettikleri 25 reforma bağlamasını eleştirdi ve bunu vatandaşın gözünü boyamak olarak değerlendirdi. Meclise sunulan 2013 yılı Sayıştay Denetim Raporu ve Genel Uygunluk Bildirimlerinin yine göstermelik olduğunu söyleyen Günal, Meclisin bütçe hakkının engellendiğini, bütçede ödenek üstü harcamaların fazla olduğunu ve AKP yönetiminin sadece rakamları revize ettiğini, sonuç olarak ülke ekonomisinin Allah’a emanet olduğunu söyledi.
12 Yıldır Hedefleri Tutturamayan AKP’nin Bakanları Hala Reformdan Bahsediyor!
Eksiklerine rağmen 2015 yılı bütçemiz hayırlı olsun diyorum. Çünkü hepimiz bizim baştan beri söylediğimiz AKP’nin de sonradan benimsediği 2023 hedeflerine ulaşabilmek için yapılanların çok yetersiz olduğunu biliyoruz. Orta gelir tuzağından nasıl çıkacağız onu söylemek yerine 12 yıllık AKP iktidarı hâlâ yapılacak reformları sayıyor.
10.Kalkınma Planının açıklanmasından aylar sonra Orta Vadeli Program (OVP) sunuşunda Ali Babacan “25 reform alanı tespit ettik, bunlarla ilgili 1.250 tedbir var.” diyor. Göz boyamak için biliyoruz ama 1.250 tane tedbir olmaz, örneğin “vergi reformu” gibi bir reform “idari, teknik, insan kaynakları” gibi alt başlıkları olur. 12 iki yıldır bir şey yapamamış da hâlâ yeni kurulmuş bir hükûmetin eylem planı gibi bütün umudunu bu 25 dönüşüm programına bağlamış gibi “Sürekli bunları yapacağız” demesini anlayamıyorum. Bunlar hemen yapılması gereken şeyler. Niye hâlâ yapılmayıp konuşuluyor soruyorum. Eğer onlara umut bağlamışlarsa geçmiş olsun. Bütçe bitti, seçim takvimi başladı. Önümüzdeki yıl bütçesi geldiği zaman bu planlar yeni hükûmet tarafından daha yeni açıklanmış yani bir senemiz daha gitmiş demektir.
Ali Babacan OVP 2015-2017’yi açıkladıktan ve sonra bu yıl önceliği enflasyona veriyoruz dedikten birkaç gün sonra Merkez Bankası kendi enflasyon tahminleriyle oynadı. Böyle bir hazırlık nasıl yapılıyor? “Hedefi biraz düşük söyleyelim, ücretler de ona göre ayarlansın, hiç olmazsa ücret enflasyonunu önleyelim.” diye mi bakıyorlar. Bu durumda ücretlileri enflasyonun altında ezdirmiş oluyoruz. Onun için tahminin baştan itibaren doğru dürüst yapılması gerekiyor. Aksi takdirde, her sene olduğu gibi AKP Hükûmetinin yapmış olduğu gelir hedefleri, vergi hedefleri, harcama, yatırım ve tasarruf hedefleri tutmuyor; her sene karavana atmaya devam ediliyor. Hedef konduktan sonra en az iki defa, üç defa hem büyüme hem diğer hedefler revize ediliyor. Yani, bütçe sadece gelir ve gider rakamının açıklandığı, tutmayan ödeneklerin Hükümetin yetkisiyle bir yerden bire yere aktarıldığı, şu kadar ödenek üstü harcama yapıldı diyerek kapatabilecek bir şey değil. Çünkü bütün kalkınma, yatırım planları bütçeden ayrılan para ile yapılıyor. Dolayısıyla AKP’nin bütçe hazırlama süreci sağlıklı olmadığı için tahsis edilen bütçenin de nereye harcandığını denetlememiz lazım.
Sayıştay Raporları Yine Göstermelik! Meclisin Bütçe Hakkı Engelleniyor!
2013 yılı Sayıştay denetim raporu ve Genel uygunluk bildirimlerini görüşeceğiz ama sadece Sayıştay Başkanlarının Meclis’e gelmesi usul meselesini çözmüyor. Çünkü raporlar geçen yılkinden pek farklı değil. Acaba Sayıştay Genel Kurulunda o raporlar kuşa çevrilirken neler dendi? Sayıştay Genel Kurul tutanaklarında olanlar Meclise neden intikal etmiyor? Meclis’e gelen kısmı ne kadarı? Raporlar ne diyor? “Veriler toplanamadığından görüş bildirilememiştir.” Böyle bir rapor anlayışı olur mu? Sayıştay’da denetçilerimiz bu raporları hazırlıyor ve getirilip ilgili dairede inceleniyor ama Rapor Değerlendirme Kurulu özetliyor, kuşa çeviriyor ve bize gönderiyor, gerisini de “İlgili raporun ayrıntısında sunduk…” diyor. Yani Meclisin denetim hakkı elinden alınıyor. Bütçe kesin hesaplarının kaç tanesi nasıl inceleniyor, hangi kurum nereden harcıyor, nereye gidiyor? Ödenek üstü bir sürü harcama yapılıyor. Dolayısıyla, burada, “dostlar OVP görsün, dostlar bütçe görsün” misali yapıyoruz sonra da hedefleri revize ediyoruz, açıkları revize ediyoruz.
AKP Hükûmeti bütün denetim kurumlarını etkisizleştirdiği gibi, Meclisin en temel hakkı olan bütçe denetimine riayet edilmeden bütçe Meclisten geçiriyor. Maalesef bu bütçe süreci, Anayasa’da, TBMM İç Tüzüğü’nde, Sayıştay Kanunu’nda, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda yazılı olduğu gibi işlemiyor.
Ekonomi Yine Allah’a Emanet! AKP Sadece Rakamları Revize Ediyor!
“Yüksek sürdürülebilir büyüme için tasarrufları artırmalıyız. Düşük tasarruf oranı yatırım iştahı yüksek olan özel sektörün yatırımlarını dış finansman ile yapmaya zorlamakta ve yüksek cari işlemler açığına sebep olmaktadır.” diyen AKP Hükümeti geliri artıramadan yüzde 5 büyüme hedefi koyup önce yüzde 4’e sonra da yüzde 3,3 revize ediyor. Tasarruf gelirin bir fonksiyonudur, gelirim artmadan nasıl tasarruf edeceğim? Yani gelirimde bir artış olmuyorsa, ihtiyaçlarımı dahi karşılayamıyorsam nasıl tasarrufa yaparım? Sayın Şimşek konuşmasında “2002 yılında yüzde 23,4 olan özel sektör tasarruflarının gayri safi yurt içi hasılaya oranı 2014 yılında yüzde 11,7’ye gerileyeceği beklenmektedir.” diyor.
Kredi faiz oranları düştü, dolayısıyla tüketim ve yatırım arttı bunun için tasarruf azalıyor gerekçesini gösterip “Tasarrufları arttıracağız.” diyorsunuz, Başbakan da geçende koroya katılmıştı, eski Başbakan, yeni Cumhurbaşkanı daha çok söylüyordu: “Merkez Bankası faizleri düşürsün.” diye. Peki, şimdi hem Merkez Bankası faizleri düşürdü, tüketimi, yatırımı teşvik ediyoruz, bir taraftan tüketim artsın, ekonomi canlansın derken tasarrufu nasıl artıracağız? Hem bu faizlerin düşmesinden dolayı tasarruf oranının yetersizliğine bir gerekçe olarak söylemişiz, yani hedeflerin hepsi birbiriyle eğer paralel olarak, tutarlı olarak belirlenmezse, yaptığımız söylemler de bunlarla tutarlı olmazsa bunu yakalama şansımız yok. O zaman hakikaten “dostlar OVP görsün, dostlar bir bütçe görsün, anayasal yükümlülüğümüzü yerine getirelim.” Olur. Yani OVP’yi de her sene yeniliyoruz, geçen sene yaptığımızı bu sene bir daha revize ediyoruz. Her sene aynı durum, seneye Allah kerim.
Gayrisafi yurt içi hasıla tahmini geçen sene neydi? 1 trilyon 719 milyar lira, 867 milyar dolar. Yeni OVP’de 1,764 milyar TL ama kurda beklenmeyen bir şey olduğu için baktığımız zaman 810 dolara düşüyor; eğer o da gerçekleşirse. Yani tahmini veri kabul ederek. Bu durumda artmayı bırak, azalmış oluyor. Ne oluyor o zaman? 11 bin doların üstünde açıkladığımız kişi başına gelirimiz tekrar 10 bin dolarlara geri gidiyor. Yani azalışa doğru gidiyoruz. 280, 300 dolara yakın bu tahmine göre azalış oluyor. Bu hedeflere göre birinci sorum kişi başına gelirim artmadan tasarrufumu nasıl artıracağım? İkincisi, bu hedefleri böyle koyarsak yüzde 9,6’ya revize ettiğimiz enflasyonu hâlâ milleti kendimize güldürerek yüzde 5 demenin bir anlamı var mı? Yani, yüzde 5 demenin bir tek anlamı var, bütün ücret artışlarının endekslemesi, özel sektör, sendika, memur sözleşmesinin hepsi enflasyona göre yapılıyor, olan gene ücretliye oluyor. Eğer biz bunda ısrar edersek yüzde 9, yüzde 10 gerçekleşen bir enflasyonu yüzde 5 açıklıyorsanız ve her sene tutmuyorsa, en az 2 misline yakın oluyorsa, yüzde 50’den fazla sapma oluyorsa o zaman burada enflasyon hedeflemesi, fiyat istikrarı demenin bir anlamı yok. Onun için bu hedeflerde dikkatli olmak lazım. İnandırıcılığınız kaybolunca yarın gerçekçi hedef de belirleseniz millet yani ekonomik ajanlar, yatırımcılar, tüketiciler, tasarrufçular, kimse, bunu yapan özel sektör, kamu sektörü, hane halkı inanmaz.
Ödenek Üstü Harcamaları TBMM Onaylamazsa Ne olacak?
Bütçede üzerinde durmak istediğim yedek ödenek kısmı var. Ödenek üstü giderler var, bütçeleştirilmiş borçların tamamı, bütçeyle ilgili genel uygunluk bildiriminde birkaç tane husus var. Bakıyorum, 940 milyon tamam, kanun gereği yüzde 2 bir şey koymuşuz bunu aşmasın diye. “Zaruri hâllerde de bu aşabilir.” diyoruz ama şimdi geriye doğru bakınca, burada yapısal bir sorun var. Yukarıdan aşağıya bakıyoruz, 940’tan 35,9 milyar; bütçenin yüzde 9’una yaklaşıyor, 8,77’si diyor rapora göre. Bayağı ciddi bir oran. O zaman bu bütçe disiplini ortadan kalkmıyor mu? Size birtakım yetki veriyoruz ama acil durumlarda, yani SSK primiydi, memur maaşıydı, bazı acil şeylerde Maliye Bakanı aktarsın bazı ödenekleri ve rahatlama sağlasın. Bu oran biraz fazla gibi geliyor. Bir de Sayıştay Raporu’nda da belirtilmiş, “Bunların ayrıntıları ilan edilmeli.” diyor.
Ama asıl olan ödenek üstü giderler ve önceki yıllarda da bu sorun vardı bugün de devam ediyor. Bu 15 milyarın giderin büyük bir kısmı önceki yıl da Millî Eğitimdeymiş, şimdi yine Millî Eğitimde. Tamam, eğitime para aktaralım ama bu öngörülemeyecek kadar çok mu? Yani normal şartlarda öğretmen ihtiyacı, planlaması bellidir. Sistematik açıdan, bütçe bütünlüğü açısından bir sıkıntı var. Dolayısıyla dikkat çeken bir husus var ki bütçe açığı farklı hâle gelmiş ve AKP Hükümetinin planladığı dışında ekstra ödenek çıkıyor.
Son bir şey daha var ki 9,3 milyarlık harcamayı yapmışsınız. Sayıştay da örneğin şu maddeler gereği tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususunu Meclise arz ediyor. Şimdi olur ya iktidar milletvekilleri de muhalefete yani bize uyup “Niye böyle disiplinsiz harcadınız?” der de hep birlikte “vermiyoruz” dersek ne olacak? Sayıştay raporlarının neden önemli olduğunu bir kez daha vurguluyorum, çünkü yetkinin Mecliste olduğunu, bütçenin bir disiplin içerisinde yani sadece gelir-gider açısından değil, uygulanması açısından da, harcamaların denetimi açısından da o disipline riayet edilmesi gerektiğini söylüyor.
Bir yanıt bırakın