Bu yasa kamu görevlilerini ve muhataplarını ancak iktidarları süresince koruyabilir.

Cumhur İttifakı Millet Aklı

1/941 SAYILI KANUN TASARISI ÜZERİNE
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ
MUHALEFET ŞERHİ

GENEL OLARAK
Hükümet tarafından hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan 1/941 Sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı” Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu tarafından ele alınmış ve komisyon görüşmeleri tamamlanmıştır. Tasarıyla terörün sona erdirilmesi adı altında birçok kanunsuzluğun önü açılmış bulunmaktadır. Yine bu kanun tasarısıyla, terör örgütü de yasal bir statüye kavuşturulacaktır. AKP iktidarı bu yasa tasarısıyla iktidara geldiği günden bu yana sürdürdüğü ayrıştırma politikasında yeni bir çığır açmaktadır. Bu kanun tasarısı yürürlüğe girdiği takdirde, ülkemiz gündemine yeniden hukuki belirsizlikler, faili meçhuller ve bu kanunla korumaya alınanların yapacağı yeni hukuksuzluklar damgasını vuracaktır.
Şüphesiz bölücü ve yıkıcı unsurların dayattığı etnik temelli özerklik ve otonomi çağrıları biraz daha cesaretlenecek ve ülkemiz yeni bölünme senaryoları ile karşı karşıya kalacaktır.

HUKUKİ OLARAK

A. Anayasa Açısından

Tasarı Anayasamızın başından sonuna kadar birçok maddesine aykırılıklar içermektedir.

a. Anayasamızın başlangıç bölümündeki “Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu anayasa” ifadesinin özüne aykırıdır. Bu tasarıyla devletimizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü tartışmaya açılmaktadır.

b. Bu kanun tasarısı, Anayasamızın 2’nci maddesi “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir” ibaresindeki ülkemizin hukuk devleti olduğuna dair ilkeyi işlemez hale getirecek düzenlemeler içermektedir.

c. Anayasamızın 3’ncü maddesi “Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır” hükmündedir. Bu kanun tasarısı anayasamızın 3’ncü maddesinde ifadesini bulan hükümlere aykırı olup dilimizi, bayrağımızı, milli marşımızı tartışmaya açan bir zihniyete örtülü bir şekilde hizmet etmektedir.

d. Anayasamızın 6’ncı maddesi:

“ Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.” hükmünü içermektedir. Bu kanun tasarısı, anayasamızın 6’ncı maddesinde egemenliğin anayasal ölçüler çerçevesinde yetkili organlar eliyle kullanılacağı ilkesine aykırı hükümler içermektedir.

e. Anayasamızın 7’nci maddesi:

“ Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” hükmüne amirdir. Bu kanun tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisini, Bakanlar Kurulunun keyfi düzenlemelerine yol açacak şekilde hükümete devretmektedir.

f. Anayasamızın 8’nci maddesi:

“Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” hükmüne amirdir. İçişleri Komisyonunda görüştüğümüz bu kanun tasarısı yürütme yetkisinin anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılması prensibine ciddi aykırılıklar içermektedir.

g. Anayasamızın 9’ncu maddesi:

“Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” hükmüne amirdir. Oysa içişleri komisyonunda görüştüğümüz bu kanun tasarısı hükümetin yaptığı ve yaptıracağı birçok iş ve eylemin yargının önüne gitmesini engelleyecek düzenlemeler içermektedir.

h. Anayasamızın 10’ncu maddesi:

“ Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.” Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonunda görüşmüş olduğumuz tasarı, anayasamızın kanun önünde eşitlik ilkesini hiçe saymakta, hükümet ve görevlendireceği bazı kişilere suç işleme ayrıcalığı getirmektedir.

i. Anayasamızın 11. Maddesi:

“Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar anayasaya aykırı olamaz.” Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonunda görüşülen yasa tasarısı, anayasa hükümlerinin yasama yargı ve yürütme organlarının hepsini bağlayacağı ilkesini çiğnemekte ve anayasayı delik deşik etmektedir.

j. Anayasamızın 14’ncü maddesi:

“Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.

Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.” hükmüne amirdir. Anayasamızın 14’ncü maddesinden anlaşılacağı üzere hiç kimse temel hak ve özgürlükleri bahane ederek bunları kötüye kullanarak devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozacak girişimlerde, davranışlarda bulunamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonunda görüşülen bu kanun, temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamayacağı ilkesini ortadan kaldıran düzenlemeler içermektedir.

k. Anayasamızın 81’nci maddesi:

“ Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde andiçerler:

‘Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim.’ ” hükmüne amirdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonunda görüşülen bu kanun tasarısı, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye atan hükümler içermektedir. Dolayısıyla; yemin ederek milletvekilliğine başlayan hiç kimsenin bu yemine aykırı hükümler içeren bir yasa tasarısını burada görüşmemesi gerekir.

l. Anayasamızın 87’nci maddesi:

“Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek; milletler arası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısını 3/5 çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.” hükmüne amirdir. Bu maddeden de anlaşılacağı üzere genel ve özel affın nasıl düzenleneceği anayasamızda açık ve net olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla söz konusu kanun tasarısı anayasamızın bu maddesine de aykırıdır.

m. Anayasamızın 125’nci maddesinde “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” denmektedir. Görüştüğümüz kanun tasarısıyla anayasamızın bu maddesi de askıya alınmaktadır.

n. Anayasamızın 137’nci maddesi:

“ Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan bir kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.” hükmüne amirdir. Ancak görüştüğümüz yasa tasarısı anayasanın 137’nci maddesini yok sayarak çok garip, çok tehlikeli ve ileride telafisi imkânsız düzenlemeler ihtiva etmektedir.

Bu bakımdan, yukarıda da açıklamaya çalışıldığı gibi; anayasamızın birçok maddesine ve ruhuna aykırı düzenlemeler içeren bu kanun tasarısının genel kurulda görüşülmemesi gerekir.

B. İçtüzük Açısından

Tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildiğinde, Meclis Başkanlığı tarafından ana komisyon olarak İçişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da hem Adalet hem de Anayasa Komisyonlarına havale edilmiştir. Ancak anayasaya çok ciddi aykırılıklar içeren bu kanun tasarısı Anayasa Komisyonunda görüşülüp rapora bağlanmamıştır. Örtülü olarak af da içeren ve değişik yargısal düzenlemeler barındıran bu kanun tasarısı Adalet Komisyonunda da görüşülüp rapora bağlanmadan sadece İçişleri Komisyonunda görüşülüp karara bağlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sevk edilmektedir.

Sonuç olarak;
a. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonunca görüşülen bu yasa tasarısı Türk Milletinin yapmış olduğu Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Lozan Antlaşması hükümlerine göre elde ettiği hükümranlık hakkını tartışmaya açmakta ve Lozan Antlaşmasında elde ettiğimiz hükümranlık hakkının lafzı ve ruhuyla bağdaşmamaktadır. Adeta bu kanun tasarısıyla Lozan Barış Antlaşmasında elde ettiğimiz kazanımlar, terör örgütüyle birlikte yeniden masaya yatırılmaktadır. Bu, bütün Türk Milletinin itiraz etmesi gereken çok vahim bir tablodur. Böyle bir başlangıç yarın yeni bölücülerin de yeni taleplerle karşımıza gelmesine sebep olabilecektir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak burada herkesi bu vesileyle bir kez daha uyarmak gerektiğine inanıyor ve bu görevimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda da sonuna kadar yapacağımızı hatırlatıyoruz.

b. Hükümet anayasamıza aykırı olarak kendisinde toplamaya çalıştığı yetkilerle devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yok edecek, karanlık bir sürece ülkemizi ve milletimizi sürüklemektedir.

c. Hükümet bu tasarıdan elde edeceği yetkilerle PKK terör örgütünün dayattığı talepleri yerine getirerek sözde çözüm, gerçekte çözülmeye sebep olacak şekilde PKK terör örgütünü muhatap almaktadır. Bu da yarın; şuan da var olan veya olmayan terör örgütlerinin benzer taleplerle devletimizin ve milletimizin karşısına çıkmasına davetiye çıkarmaktadır.

d. Dünyanın hiçbir yerinde uygulayıcılarını suçlu duruma düşürecek bir yasa yapılmaz. Bu yasa tasarısıyla hükümete ve muhataplarına suç işleme özgürlüğü sağlanmaktadır.

e. Bu yasa tasarısı Yüce Türk Milletine ait olan egemenliğimizin tartışılmasına ve paylaşılmasına yol açacak yanlış bir anlayışa sebep olabileceğinden bu yasa tasarısının görüşülmemesi gerekmektedir.

f. 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen önce böyle bir kanun tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmesini de manidar bulmaktayız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınması ve görüşülmesi teklif edilen; anayasa, iç tüzük, yasalar ve Lozan Antlaşmasında elde edilmiş bütün hükümranlık haklarımıza aykırı olan bu yasa tasarısının görüşülmeden ait olduğu yere; hükümete iade edilmesi gerekmektedir. Böylece gazi meclisimiz ülkemizin kuruluş felsefesine aykırı olan bir yasa tasarısını görüşme bahtsızlığı ile karşı karşıya bırakılmamalıdır.

Bu kanun tasarısı, AKP hükümetinin kurulduğu günden bugüne; önce “Sessiz Devrimler” ardından “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” en sonunda da “Çözüm Süreci” adlı çözülme programlarını uygulamakta ve bu çerçevede İmralı’daki bebek katili terörist başıyla ve onun Kandil’deki uzantılarıyla yapmış olduğu bütün illegal görüşmeleri, buluşmaları ve mutabakatları ve bundan sonra yapacağı bu ve benzeri illegal faaliyetleri kendince yasal bir zemine oturtmaktadır. Ancak hem hükümet hem de muhatapları çok iyi bilmelidir ki; anayasanın geçici 15’nci maddesi ihtilalcileri koruyamadığı gibi bu yasa da hükümeti, görevlendirdiği kamu görevlilerini ve muhataplarını ancak iktidarları süresince koruyabilir. Onun için kimse yanlış bir düşünce ve beklenti içinde olmamalıdır. Herkes atacağı her adımı anayasa ve kanunlar çerçevesinde atmalıdır.

Bu düzenleme Sayın Başbakanın cumhurbaşkanı olmasını sağlamaya yöneliktir. Ancak bu düzenlemeyle üniter yapımız ve bin yıllık kardeşliğimiz ayrıştırılmakta, adeta yerle yeksan edilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi; ülkemizin birliğini, dirliğini tehlikeye atacak “çözüm” adlı bir ihanet projesi olan bu kanun tasarısına karşıdır ve başından beri sayıldığı gibi; anayasamıza, devlet geleneğimize ve bütün tarihi birikimlerimize aykırı olan bu kanun tasarısının gazi meclisimizde görüşülmemesi gerektiğine inanmaktadır. Bu vesileyle bu kanun tasarısının hükümet tarafından geri çekilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Mehmet ERDOĞAN H. Hüseyin TÜRKOĞLU
Muğla Milletvekili Osmaniye Milletvekili

MUHALEFET SERHi (3) 1-941MUHALEFET SERHi (1) 1-941MUHALEFET SERHi (2) 1-941

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*