Semih YALÇIN: “Basına sansür giderek ağırlaştırılmaktadır”

Cumhur İttifakı Millet Aklı

AKP iktidara geldiği günden beri medyayı adım adım dönüştürmek için çabalamaktadır. Bunu büyük ölçüde de başarmıştır. Türkiye’de medya sektörü açısından hava kurşun gibi ağırdır. Haber yazmak, hükûmetin kusurlarını dile getirmek ve gerçekler hakkında kamuoyunu bilgilendirmek hükûmet üyeleri tarafından suç olarak addedilmeye başlanmıştır. Medyanın; görevini tarafsızca yerine getirme, gerek kamuoyunu gerekse siyasileri pozitif yönde etkileme imkânı artık kalmamıştır. Türkiye’de gazeteciler ya havuz medyası mensubu olmak ya da yasaklarla boğuşmak zorundadır. AKP iktidarı medya için üçüncü bir seçenek bırakmamıştır.

Halkın temel haklarından olan haber alma hürriyeti hükûmetin güdümündeki yargı eliyle ortadan kaldırılmış, sansür zihniyeti RTÜK marifetiyle basının tepesine Demokles’in kılıcı gibi asılmıştır.

Medyada işler böyle gittiği takdirde önüne gelen mahkemeden “Can güvenliğim ve haklarım tehlikede, hakarete uğruyorum.” diye karar çıkartacak, böylece basının Anayasa ve yasaların teminatı altındaki işlevini yerine getirmesi tamamen imkânsızlaşacaktır. Böyle giderse Türk basını sadece hükûmet icraatını alkışlayan güdümlü ve alkışçı bir medya hâline gelecektir.

Türkiye’de basına sansürün bir numaralı faili Başbakan Erdoğan’dır. Erdoğan zaman zaman medyayı azarlamakta, ilgililere de yasakların uygulanması yönünde talimatlar yağdırmaktadır. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli başta olmak üzere Divan Üyelerimizin yaptıkları açıklamaların İnternet medyası dâhil, basında yer alması yasaklanmıştır.

Erdoğan son olarak Musul’da olup bitenlerle ilgili haber yasağı konulacağının işaretlerini vermiş ardından da mahkeme ve RTÜK kararları birbirini takip etmiştir. Bir Başbakan’ın “Filan konuda yazın, filen konuda yazmayın; yasaktır.” kabilinden talimatlar ve emirler dikte etmeye çalışması despotizmdir.

Bu son yasağın arkasında AKP hükûmetinin Irak ile Suriye’de hüküm süren kaos karşısındaki aczini, perişanlığını gizleme telaşı vardır. Çünkü AKP’nin çarpık dış politika anlayışı yüzünden Türkiye terör bataklığına saplanmakla kalmamış, komşu ülkelerdeki vatandaşlarımızın can güvenliği de tehdit altına girmiştir. 

Ayrıca sadece Irak’taki vatandaşlarımızın can ve mal emniyeti değil, bu ülkede yaşayan Türklerin de selameti söz konusudur. Zira bu coğrafyada hayat süren ve Türkiye’nin çıkarlarıyla doğrudan ilgisi bulanan Türkmen varlığının geleceği tehlikeye girmiştir. Yalnızca Irak’ta bulunan Türk vatandaşlarının başına gelenlerin değil, ölüm tehlikesi altındaki Türkmen kardeşlerimizin kayıplarının da sorumlusu AKP iktidarı olacaktır.

Bunun içindir ki hükûmet, bölgedeki gerçekleri ve kusurlu politikaları yüzünden ortaya çıkan vahim tabloyu gizleme telaşındadır.

İnsanlarımızın can güvenliği bahane edilerek haber yapma ve haber alma hürriyetine yasak getirilmesi hukuksuzdur ve anti demokratik bir sansürdür. Basının olan biteni ortaya çıkarması ve yapılan hataları sorgulaması, bölgedeki çıkarlarımızı korumak ve terör örgütlerinin eylemleri karşısında uluslararası platformu harekete geçirmek için elzemdir. Hür basının varlığı, caydırıcı unsurdur.

Medyaya Musul’da olup bitenler karşısında yayın ve haber yasağı getirilmesi kabul edilemez. Haber ve yorum hürdür. Anayasa teminatı altındaki basın ve haber alma özgürlüğünün hukuk marifetiyle ve RTÜK kararıyla hayata geçirilmesi hukukun katlidir.

MHP olarak, hükûmetin talimatıyla RTÜK tarafından basın özgürlüğüne indirilen bu darbeyi kınıyoruz. Hükûmeti, medyanın anayasal haklarını ve halkın haber alma hürriyetini engelleyen yasa dışı uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz.

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*