Bahçeli: Adaylık düşüncem yok

Cumhur İttifakı Millet Aklı

MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Başkanlık Divanı, MYK ve il başkanları toplantısında, genel başkan olarak hiçbir şart altında cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir düşünceye sahip olmadığımı arkadaşlarımla paylaştım” dedi.

ANKARA

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP Genel Başkanı olarak, cumhurbaşkanlığı sürecinin başladığı günde partimizin icra organı olan Başkanlık Divanı, genel kuruldan sonran sonra en önemli yürütme kurulu kabul ettiğimiz MYK ve teşkilatlarımızın omurgası diye nitelendirdiğimiz il başkanları toplantısında, genel başkan olarak hiçbir şart altında cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir düşünceye sahip olmadığımı arkadaşlarımla paylaştım. Kim nerede ne yazarsa yazsın ülkücü hareket verdiği sözün arkasında durur” dedi.

Bahçeli, “çatı aday” arayışları kapsamında Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ı makamında ziyaret etti.

Görüşmenin ardından açıklama yapan Bahçeli, cumhurbaşkan seçim sürecini değerlendirmek amacıyla bir dizi ziyaretler yaptıklarını belirterek, cumhurbaşkanı seçimlerini çok önemsediklerini söyledi. Seçimlerin siyasi krizlerin habercisi olduğunu ya da krizler yaşanmasına sebep olduğunu ifade eden Bahçeli, “Geçmişteki gelişen olaylardan dersler çıkartılması ve Türkiye’nin bir kaosa bunalıma sokulmadan cumhurbaşkanımızın seçiminin gerçekleştirilmesinde yarar olduğu kanaatindeyiz” dedi.

Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçileceğine işaret eden Bahçeli, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili çıkarılan yasanın kapsamının dar ve sığ olduğunu savundu. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaptıkları ziyaretlerle bir gelenek oluşturmak istediklerini dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu:

“MHP, bu süreci büyük ölçüde tamamlamıştır. Şimdi önemli sosyal kesimlerin kuruluşları olarak toplumumuzun dikkatini çeken ve toplumdaki sosyal siyasi ve ekonomik olayları yönlendiren kuruluşlarımız ile son görüşme turumuzu yapmaktayız. MHP’nin bu saate kadar yaptığı görüşmelerde nasıl bir cumhurbaşkanı olması gerektiği konusunda siyasi partilerde, sivil toplum kuruluşlarında ve medya ve basındaki tartışmaları da dikkate aldığımız vakit bir ortak zemin oluşmakta bir görüş birliğine varılmaktadır. Zannediyorum bu kadar sağlıklı görüşmelerin sonucunda oluşan ortak fikir cumhurbaşkanımızın seçimini de önemli ölçüde etkileyecektir.

Bu sebepten dolayı önümüzdeki günlerde kişilendirme boyutunda değerlendirmeler aşamasına gelindiğinde zannediyorum herkes bu konuda böyle bir göreve kimi layık görüyorsa onu önermek suretiyle bu değerlendirmelere katkı sağlayacaktır. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimini bu yönüyle ele almadığımız taktirde cumhurbaşkanlığı seçimini bir tartışma zeminine sürüklersek, kamplaşma, cepheleşme, gerilim stratejileriyle Türkiye’de cumhurbaşkanı seçimini anlaşılmaz hale getirirsek, bunda Türkiye’nin çok büyük sıkıntıları olur. Halbuki ülkemiz, kamplaşma istemiyor, kutuplaşma istemiyor, gerilim stratejisi takip edilmesini uygun bulmuyor, kucaklayıcı bütünleştirici, bu ülkede yaşayan her insanımızın bütün düşüncesi ve inançları ile kucaklayabilecek, anayasa çerçevesinde hareket edebilecek, yeminine sadık bir cumhurbaşkanı ile geleceğe yönelmek istiyor, geleceği kucaklamak istiyor. Bu inançla milletimiz bunu başaracaktır. Biz de bu konuda siyasi parti olarak üzerimize düşen sorumluluğun idraki ile görevlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz.”

Sorular

Bahçeli, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. TÜSİAD Başkanı’nın istifasının hatırlatılması üzerine Bahçeli, istifa müessesesinin her kurum için geçerli olduğunu belirterek, “Bunu ilk veya son olarak nitelendirmek, daha fazla anlam yüklemek doğru değildir. TÜSİAD’ın tüzel kişilik olarak kendisinin iç meselesidir. Gelişmeler, onları ilgilendirir. İnşallah hayırlı bir sonuca varabilirler” dedi.

Gaziosmanpaşa’da çıkan olaylara ilişkin bir soru üzerine Bahçeli, son günlerde İstanbul’da ve Güneydoğu Anadolu’da çok önemli gelişmeler olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Burada bütün siyasi partilerimizin dikkatli olması, iktidarın çok daha duyarlı olması gerektiğine inanıyoruz. Terör tırmandırılmak istenmektedir. Burada basına çok büyük sorumluluk düşüyor. Hangi grubun kiminle çatıştığını, nasıl çatıştığını nitelendirirken sağdan soldan duyulan bilgilerle ‘şu gruplar arasında oluyor’ diye iddiada bulunmak, o grupları tahrik etmektir, grupları olayların arasına çekmektir, Türkiye’nin bir anarşi ortamına sürüklenmesini arzulama ifadesi olarak değerlendirilebilinir. Bu soruları sorarken çok dikkatli olmak gerekir. Özellikle de güvenlik kuvvetlerinin bu konuda çok duyarlı olmaları ve bu çakışmaları önce önleyecek sonra sebeplerini arayacak davranışlar ortaya koymalarında yarar vardır. Ülkücü hareketin mensupları hiçbir şart altında, hiçbir grupla çatışma eğilimi içinde bulunmayacaktır. Böyle bir olay, MHP ve ülkücü hareketin muhatabı kabul edilemez. MHP ve ülkücü gençlik, Türkiye’de demokrasi içerisinde halkımızın iradesi ile sorunları çözme gayreti içindedir. Türkiye’de bir iç çatışmayı, gerilim stratejisini arzulayanların, milliyetçi ülkücü gençliği dahil etmek suretiyle tarihi hataya girmemeleri gerek olduğu kanaatindeyiz. Bu gibi konuları gerçeğe inmeden doğruları bulmadan değerlendirmek yanlıştır.”

Bahçeli, çatı aday arayışları kapsamında sivil toplum kuruluşları ile yapılan görüşmelere yönelik sürecin tamamlanmak üzere olduğunu ama ihtiyaç duyulduğu takdirde ziyaretlerin sürdürüleceğini bildirdi.

Bahçeli, cumhurbaşkanı adayı olarak kendisinin ve İlhan Kesici’nin isminin geçtiğinin belirtilmesi üzerine, ziyaretlerinde “kişilendirmeler” bulunmadığını belirterek, “Sorularla bizi kişilendirme aşamasına çekmenizi doğru bulmam. Ama MHP Genel Başkanı olarak, cumhurbaşkanlığı sürecinin başladığı günde partimizin icra organı olan Başkanlık Divanı, genel kuruldan sonran sonra en önemli yürütme kurulu kabul ettiğimiz MYK ve teşkilatlarımızın omurgası diye nitelendirdiğimiz il başkanları toplantısında, genel başkan olarak hiçbir şart altındacumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir düşünceye sahip olmadığımı arkadaşlarımla paylaştım. Kim nerede ne yazarsa yazsın ülkücü hareket verdiği sözün arkasında durur. Bunda değişik ortamlardan etkilenmez” diye konuştu.

Bahçeli, Doğu ve Güneydoğu’daki yol kesme olaylarına ilişkin soruyu yanıtlarken, “Güneydoğu Anadolu’da şu an devlet yok, temsilen vali ve emniyet müdürleri var, silahlı kuvvetlerin bazı temsilcileri bulunmaktadır. Güneydoğu meselesinin çözüm sürecinin yeniden gözden geçirilmesi gerekir” dedi.

Eski Bakan Egemen Bağış’ın, çatı aday arayışlarına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Bahçeli, “Bizi o seviyeye çekmeyiniz. MHP, o seviyeye düşmez” dedi.

TZOB Başkanı Bayraktar

Bayraktar da cumhurbaşkanlığı seçiminin ulaşılan demokratik olgunluğa yakışır şekilde yapılması gerektiğini belirterek, “Halkımızın huzura ihtiyacı var. Tarım kesiminin büyük sancıları var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin itidal içeresinde yapılmasını arzu ediyoruz. Enerjimizi öfke, sıkıntı, hiddetle harcamak istemiyoruz. Cumhurbaşkanlığı makamı ülkemizin birliği ve dirliğini temsil eden bir makam. Yeni seçilecek cumhurbaşkanının tüm vatandaşlarımızı kucaklamasını arzuluyoruz” dedi.

Tarım sektörünün son dönemde sıkıntılı günler yaşadığına işaret eden Bayraktar, “Tarım kesimini gerecek, sıkıntısını artıracak seçim istemiyoruz. Huzurlu bir seçim istiyoruz” diye konuştu.

Başbakan düşüncesi varsa buun açıklamalı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Eğer Sayın Başbakan, partisinin arzusu isteği doğrultusunda veya kendisinin yıllardan beri hevesi çerçevesinde bir cumhurbaşkanı olmayı düşünüyorsa tartıştırmayı bir kenara bırakıp adaylığını kesin olarak ilan etmesi gerekir. Bu da yetmez, ‘ben aday oluyorum, aday olacaklarla adil bir yarışa girebilmek için başbakanlık görevimi de terk ediyorum, başbakan sıfatını kullanmadan AKP’li bir milletvekili olarak bu yarışta bulunacağım’ demesi, Türkiye’deki siyasi etiği ortaya koyması lazım” dedi.

Bahçeli, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’u makamında ziyaret etti. Ziyaretin ardından açıklama yapan Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye’de ne gibi siyasal ve sosyal sonuçlar doğurduğunu değerlendirmek gerektiğini ifade ederek,cumhurbaşkanlığı seçiminin Türkiye’de her zaman sorun yaratıcı olduğunu, kaosun buhranın yaşandığı süreci beraberinde getirdiğini dile getirdi.

Türkiye’de siyasi iktidarın 12 yıllık hizmet sürecinde önemli olaylar yaşandığına işaret eden Bahçeli, bu olayların Türkiye’yi cepheleşmeye, kutuplaşmaya götürdüğünü savundu. İktidarın, bir olay gündeme geldiği zaman “Biz, milli irade ile geliyoruz, yüzde 51 bizim yanımızdadır” diyerek yüzde 49’un varlığını ve onları temsil eden milli iradenin toplanmış olduğu siyasi partilerin yok farz edildiğini ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti:

“Bu anlayış cumhurbaşkanlığı seçiminde de bir dayatma olarak Türkiye’nin gündemine taşınırsa o zaman kutuplaşma, cepheleşme, gerilimi ve çatışmayı tahrik edecek davranışları, cumhurbaşkanlığı makamına da taşımış olmak gibi bir toplumsal kaygıya kapılmamak mümkün değildir. Öyleyse cumhurbaşkanlığı seçminin önemini dikkate almak mecburiyetindeyiz. Bir ülkedeki cumhurbaşkanlığı seçimi uluslararası boyutta da hiçbir zaman hafife alınmaz. Yakından ilgilenilir, gelişmelerin nasıl olacağı takip edilir, kimlerin aday olup olmayacağı tartışılır ve buna benzer bazı tavsiyelerde, önermelerde ve davranışlarda bulunulabilinir. Bu geçmişte de böyle olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimini istikrarı bozmadan ülkemizin milli devlet yapısını tahrip etmeden, toprak bütünlüğünü koruyarak, bin yıllık kardeşliğimizi geleceğe taşıyarak, kazasız belasız, tartışmasız bir seçimin yapılması, hepimiz için milletimiz için hayırlı olacaktır diye düşünmekteyiz.”

“Yüzde 49’u öfkelendiren, yüzde 51’i ile sevindiren bir anlayış”

Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmaya hevesli göründüğünü, hazırlığını yaptığını ama henüz adaylığını netleştirmediğini savunan Bahçeli, şunları söyledi:

“Partinin bazı sözcüleri, milletvekilleri, bakanlar, cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan’ın kuvvetli bir aday olarak çıkacağı, kendilerinin ise anayasadaki tüm yetkileri kullanarak bir cumhurbaşkanlığı yapılmasının gerektiğini vurgulayarak başkanlık sistemine geçilebileceği de düşüncesini ortaya koymaktadır. Böyle bir anlayışla yüzde 51 veya yüzde 49 oy oranları ile seçilecek olan cumhurbaşkanlığı, bugüne kadar ortaya konmuş olan tartışmaları cumhurbaşkanlığı makamına taşımak, yüzde 49’u öfkelendiren, yüzde 51’i ile sevindiren bir anlayışla eğer Türkiye’de cumhurbaşkanlığı görevi yerine getirilse toplumsal gerginliğin, hareketliliğin artmaması için hiçbir sebep yoktur, olamaz da. Hal böyle olunca hepimize özel görev düşmektedir.

Türkiye’de bugüne kadar var olan siyasi tartışmaları cumhurbaşkanılığı makamına taşıyarak Türkiye’deki tartışmaları bu makam üzerinden sürdürürsek, Türkiye’de etnik, mezhep temelli ayrışmanın tahriklerinin yapıldığı, sosyal ve ekonomik krizlerin yaşandığı birçok olaylara karşı toplumda önemli gerginliklerin bulunduğu ortamda Türkiye’yi felakete sürüklemek gibi bir hatayı hiçkimsenin işlememesi gerektiğini düşünmeliyiz.”

Devletin gücü ile o güce sahip olmayanların bir yarışa girmesinin adaletsizlik olacağını savunan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hal böyle olunca bazı tanımları yerli yerine oturtmak lazımdır. Eğer Sayın Başbakan, partisinin arzusu, doğrultusunda veya kendisinin yıllardan beri hevesi çerçevesinde bir cumhurbaşkanı olmayı düşünüyorsa tartıştırmayı bir kenara bırakıp adaylığını kesin olarak ilan etmesi gerekir. Bu da yetmez, ‘ben aday oluyorum, aday olacaklarla adil bir yarışa girebilmek için başbakanlık görevimi de terk ediyorum, başbakan sıfatını kullanmadan AKP’li bir milletvekili olarak bu yarışta bulunacağım’ demesi, Türkiye’deki siyasi etiği ortaya koyması lazım. Bunu yapmadıkları takdirde zaten başlangıçta cumhurbaşkanlığı seçimleri, genel seçimler ve mahalli idareler seçimlerinde de çok yakinen görüldüğü gibi seçim başlangıcında, ortasında veya sonucunda Türkiye’de meşruiyet tartışmasını,cumhurbaşkanlığı tartışmasının gittikçe yaygınlaşmasına sebep olabilir.”

“En geç ikinci turda sonuç alabilecek bir uygulamayı ortaya koyabilmek lazım”

Türkiye seçmeninin yüzde 64’ünün sağ eğilimli, yüzde 34’ünün ise sol eğilimli olduğunu anlatan Bahçeli, cumhurbaşkanı adayının herkesi kucaklayacak bir aday olması gerektiğini söyledi. Bu kapsamda ortak çatı adayı projesi çerçevesinde başta eski cumhurbaşkanları, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları ile görüşmeler yaptığını hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:

“Cumhurbaşkanlığının halk tarafından seçilmesinde örnek teşkil edebilecek tarzda bir ortak aday ortaya konabilir. Bu konuda uygulamada, iki farklılık dikkat çeker veya bazı çevreler bunu tartışmaya açabilir. Birincisi nedir? Hangi siyasi parti, hangi svil toplum kuruluşu varsa, seçimlere kendi adaylarıyla gidebilir. Bu adaylar arasında en fazla oy alanın etrafında ikinci turda buluşulabilir ve böylelikle cumhurbaşkanlığı seçimi mümkün olabilir. Bu basit, uygulaması kolay, anlaşılabilir bir yol olarak karşımıza çıkabilir. Ancak böyle bir uygulama modelin arkasını önünü iyi değerlendirdiğiniz vakit hiçbir siyasi kurum kendisinin önerdiği aday birinci turda toplanılacak aday olmuş olsa dahi, ikinci turda bütünüyle destek sağlayacak bir imkan bulabilir mi bulamaz mı bunu düşünmek lazım. İkinci bir yöntem ortak çatı aday üzerinde bir mutabakata vararak, eğer Sayın Başbakan bu konuda kendi adaylığında kararlı ve AKP’nin yönetimi de bunu destekliyor ise o zaman bunun dışında kamplaşmayı cepheleşmeyi, gerilimi Türkiye’de sona erdirmek üzere demokrasi anlayışı içinde kucaklayıcı bir yaklaşım ile bir aday üzerinde anlaşarak, önce birinci turda sonra da en geç ikinci turda sonuç alabilecek bir uygulamayı ortaya koyabilmek lazım.”

Bahçeli, açıklamasının ardından cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Almanya’ya gidip gitmeyeceği sorusunu yanıtlarken, Avrupa’da 2,7 milyona yakın bir seçmen kitlesinin bulunduğunu belirterek, “Zaten MHP, her zaman oradadır, en güçlü teşkilatları ile dava arkadaşları ile oradadır. Yeri geldiğinde de gidilinebilir, diye şimdiden işaret edebilirim” dedi.

Kamu-Sen Genel Başkanı Koncuk

Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da cumhurbaşkanı seçilecek kişinin hem toplumsal meselelere duyarlı olması hem de çalışma hayatıyla ilgili hassasiyetler taşıması gerektiğini ifade ederek, “Gittikçe derinleşen bir kamplaşmayı maalesef hep birlikte yaşıyoruz. Bunun adına ne derseniz deyin, Türkiye, iki derin guruba ayrılmış ve bu ayrışma birileri tarafından sürekli beslenen bir görüntü içerisindedir” dedi.

Türkiye’nin yeniden bir kucaklaşmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Koncuk, şunları kaydetti:

“Bu milleti etnik kökenine meşrebine bakmadan kucaklayabilecek birinin cumhurbaşkanı olması gerekir. Eğer 10 Ağustos seçimlerinde bu irade ortaya konulmazsa bu derinleşmeler artarak devam edecektir. Bu noktada Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu çatı aday gerçekten Türkiye’de, akla mantığa çok uygun gelen ve değerlendirilmesi gereken bir yaklaşımdır.

Anladığımız kadarıyla çatı aday siyasi bir kişilik değil, herkesi kucaklayan birisidir. MHP’nin kendi siyasi önceliklerini bir tarafa itmesi Türkiye Kamu-Sen’e göre, kaosun bu kadar derinleştiği ülkemizde siyaseten bu açılımı yapmak fedakarlık isteyen bir durumdur. Formüle edilmesi gereken husus, bizden olsun değil, bu milletin tamamına sahip çıkan bir aday olmasıdır.Milletimizin de bu seçimlerde siyasi değerlendirme ötesinde yeni bir anlayışı, huzuru ve barışı öne alacak bir cumhurbaşkanı seçmeyi öncelik edinmesi lazımdır. Yoksa bu sıkıntıların artarak devam edeceğini hep birlikte görmeliyiz.”

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*