MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Türkiye’nin sandığa gittiği dönemde, bütün gündemin AKP’nin rezillikleriyle örtüldüğü ve ne yazık ki bu süreçte kaybedenin yine Türk milleti olduğunu berlirterek, “Milliyetçi Ülkücü Hareket’in bir oyu dahi aldanmışların bütün oylarından daha kıymetli ve üstündür.” dedi.
Şefkat Çetin, yerel seçim sonuçlarını değerlendiren yazılı açıklamasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim sürecinin başından sonuna kadar her zamanki mağdur edebiyatıyla milletin karşısında tam bir tiyatro oynadığını söyleyerek, “İcat ettiği yeni düşmanlarla yaptığı sanal savaşı, devlet imkânları ve medya gücüyle millete öyle bir anlatmıştır ki millet kendi sorunlarını unutarak Tayyip Erdoğan’a acımış ve yardım elini uzatmak zorunda hissetmiştir. Tayyip Erdoğan 30 Mart seçimlerini bir milli mücadele konseptine oturtarak her zaman yaptığı gibi milleti aldatmış ve kandırmıştır. Seçim sonuçlarının haklarındaki iddiaları yok ettiğini düşünerek aylardır sakladığı oğlu Bilal’in elini balkonda havaya kaldıran Tayyip Erdoğan, aslında yargıyı atlatma planını deşifre etmektedir. Türkiye’yi uzun süredir kamplaştırma ve gerilim siyaseti ile yöneten AKP, 30 Mart seçimlerinde de milleti kamplara bölme pahasına aynı stratejiyi sürdürmüştür.” ifadelerini kullandı.
“MİLLİ DUYGULARLA OYNAYARAK VARLIĞINI SÜRDÜREBİLDİ”
“Devlet kaynaklarını kullanarak zenginleşen AKP’li zümreye ait devasa yolsuzluk ve rüşvet skandallarına karşılık milletin çocuklarının ucuz halk ekmek kuyruklarındaki manzarası Türkiye’nin en hakiki gerçeğidir.” diye görüşlerini sürdüren Çetin, AKP’nin tansiyonu düşürmek yerine buradan beslenmeye çalıştığını, hükümeti icraatlarındaki başarılarıyla değil, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine saldırı olduğuna dair sahte algıyı millette uyandırarak, yani milli duygularla oynayarak varlığını sürdürebildiğini kaydetti.
MHP’li Çetin, namussuzca kazanmaktansa, şereflice mücadele vermiş olmanın her zaman iyi olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Milliyetçi Ülkücü Hareket’in bir oyu dahi aldanmışların bütün oylarından daha kıymetli ve üstündür. Allah’ın ayetleriyle dalga geçen zat Tayyip Erdoğan’ın balkonunda yer bulmaya devam ettiğine göre, apaçık görülmektedir, bu millet oylarını aldandığı için vermiştir. Yolsuzluk ve rüşvetle birinci parti olmaktansa, bu milletin bir kısmının Milliyetçi Hareket’i yeterince anlamaması evladır. Ülkücüler tarihleri boyunca nice defalar yalnız kaldıkları kutlu yürüyüşlerinde defalarca haklı çıktıkları bir davanın mensubudurlar. Anadolu’nun büyük bölümünde birinci veya ikinci parti haline gelen Milliyetçi Hareket Partisi’nin eski kalelerinde yukarıya doğru önemli bir ivme yakaladığı görülmektedir. Bu haliyle iktidarın tek ve gerçek alternatifinin MHP olduğu rakamların ortaya koyduğu bir hakikattir. Seçim çevrelerinin çok büyük bölümünde ya AKP’nin ya da CHP’nin rakibi olarak sadece MHP’nin kaldığı anlaşılmaktadır. AKP ve CHP arasındaki oy geçişkenliğinin son derece azaldığı siyasi zeminde, MHP bütün partilerin seçmenlerinin oy verebileceği bir ortak zemin haline gelmiştir Türk siyasetinin merkezine oturan Milliyetçi Hareket Partisi, misyonuna uygun hareket ettiğinde iki uçtaki AKP’nin ve CHP’nin oylarını rahatlıkla kazanabilecek bir avantaja sahiptir. Ne kadar kutsal kavram ve kurum var ise kirleten siyaset kurumunun, bu arenada temiz kalmayı başarabilmiş Ülkücülüğe göz diktiği anlaşılmaktadır. Yaptıkları işin lügatteki karşılığıyla anılmayı çoktan hak etmektedirler. Ülkücülüğün tek bir temsil makamı vardır, o da Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Bunun aksi yönde çaba sarf edenler sadece küçük şahsi menfaatlerinin değil, aynı zamanda büyük bir siyaset mühendisliğinin oyuncağı olmuşlardır.”
Bir yanıt bırakın