Başbakan’dan “Altyazıyı kaldırın talimatı” iddiası

Cumhur İttifakı Millet Aklı

halacogluTBMM Genel Kurulu’nda internetle ilgili torba tasarının görüşmeleri sırasında söz alan MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, iPad’inden Başbakan Erdoğan’la bir haber kanalının yöneticisine ait olduğunu belirttiği bir telefon görüşmesini dinletti.

Halaçoğlu, Başbakan Erdoğan’ın görüşmede, bu yöneticiden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmalarının televizyon kanalında altyazı olarak geçmesinin kaldırılmasını istediğini savundu.

Halaçoğlu, daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
“Herhalde sansürden tutun da yapacağımız internet görüşmelerine kadar, bir skandalı hepiniz gözler önünde görebilecek durumdasınız. Aslında her şey iflas etmiştir. Türkiye Cumhuriyetini yönetenler iflas etmiştir. Kendi dikta rejimini nasıl kurduklarını ortaya koymuştur. Bütün basının nasıl kontrol altına alınarak, nasıl bir dolap çevrildiği gözler önüne serilmiştir. Konuşmaların altyazı olarak dahi geçmesine tahammül edemeyenler, ileri demokrasiden bahsediyor. Ayıptır. Bundan utanmanız lazım hepinizin. Böyle bir skandalı tarih daha yazmamıştır; ama artık sizin Başbakanınız adına yazmıştır tarih.”

HALAÇOĞLU’NUN O KONUŞMASI

Halaçoğlu: Türkiye Cumhuriyetini yönetenler İFLAS etmiştir.Bir Başbakan muhalefet liderinin televizyonda çıkan ALTYAZILARINI kaldırılması talimatını verebilir mi?

MHP TBMM Grubu paylaştı: 4 Şubat 2014 Salı

 

MECLİS’TE TARTIŞMALARA NEDEN OLDU
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan arasında ses kaydı nedeniyle tartışma yaşandı.

Genel Kurul’da Torba Kanunu Tasarısı’nın 4. bölümü üzerindeki görüşmeler sırasında konuşan Ayhan, Başbakan’ın bir televizyon kanalını aradığı iddialarına değinerek, Bakan Yılmaz’a, “Biraz önce Sayın Genel Başkanımızın bir televizyonda altyazı olarak geçen konuşmalarının Sayın Başbakan tarafından bizzat telefon edilerek çıkartılmak istenmesi doğru mudur? Bununla ilgili sayın bakanım bir bilginiz var mıdır? Bu olay ortalığa düştü yalan mıdır, doğru mudur? Bu haysiyetli bir davranış biçimi midir?” diye sordu.

Bakan Yılmaz’ın, “Telefon edip ifşa edenlerin ki haysiyetli bir davranış mıdır?” ifadesi üzerine Ayhan, şunları söyledi:
“Sizin bu hale düştüğünüz beni sevindirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ne hale düştü. Üzücü bir olay. Bir havuz hadisesi var. Böyle bir hadise varsa bu havuza para koyduğu iddia edilenler bu millete küfrediyor. Duydunuz mu? Türk milletine böyle bir şey nasıl içinize siniyor? Türk milletine nasıl böyle bir hakareti reva görürsünüz. Biriniz çıkın da birşey söyleyin.”

”BEN KÜFÜR FALAN ETMEDİM”
Daha sonra söz alan Bakan Yılmaz’ın, sayın milletvekilinin kullandığı üslubun hiç bir şekilde tasvip edilemeyeceğini söylemesi üzerine Ayhan, yüksek sesle, “Ben küfür falan etmedim. Konuşamazsın öyle” dedi.

Bunun üzerine Bakan Yılmaz, şunları söyledi:
“Gayet rahat konuşurum. Oturun oturduğunuz yere. Her türlü lafı söyleyeceksiniz. Bir de bizi konuşturmayacaksınız burada. Saygılı olun ve dinleyin. Bir dinle bağırma öyle. Bağırma hakkını nereden buluyorsun. Bağıramazsın. Ben de sana bağırırım o zaman. Hepimiz milletvekiliyiz belli bir üslupla konuşmak zorundayız. Bağırmaya hakkınız yok. Karşınızda çocuk yok. Sizin bağırabileceğiniz insanlar değiliz biz. Hakaret etmeden de bağırmadan da bir fikri ifade edebilirsiniz, eleştirebilirsiniz. Fakat karşınızdaki insanları rencide etmek için hakaret ederek, üslubunuzu bozarak konuşuyorsanız müsaade edin biz de buna bir cevap verelim.”

Yılmaz, dinleme hadiseleriyle ilgili genel bir tutum alınması gerektiğini vurgulayarak, “Siyaset kurumu olarak bu devletle, bu milletle ilgili sorumluluk hisseden insanlar olarak genel bir tutum almamız gerekiyor. Tek tek bu işlerin detayına inersek, tek tek dinleyenlerin, konuşulanların, insanların mahrem hayatlarına girersek ben bu işten bir çıkış yolu olduğunu görmüyorum. Devletimizin bekası, siyaset kurumunun saygınlığı adına bir çıkış yolu olduğunu görmüyorum” diye konuştu.

”BİZ DE ÖZELEŞTİRİ YAPMALIYIZ”
Burada hukuki ve ahlaki bir tavır alınması gerektiğini ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Kendimizin de bir özeleştiri yapması lazım. Geçmişe dönüp bakarak, biz de bir özeleştiri yapmalıyız. İçeriden veya dışarıdan birtakım çevrelerin, birtakım kesimlerin insanların özel hayatlarına, en mahrem ortamlarına girerek, bunları elde etmeleri… Bunun da doğru olup olmadığını bilmiyoruz. Bugünkü dünyada montaj imkanları var, bin türlü numara yapma imkanları da var. Sizin suretinizi alırlar bir başkasına yapıştırırlar, sesinizi alırlar bir başka yere kopya ederler. Genel bir hukuki ve ahlaki tavır olarak biz topyekün, bütün partiler olarak, siyaset kurumu olarak biz buna karşı bir tavır almazsak, biz bunların önüne geçmezsek, bunların detaylarında boğulursak ülkemizin geleceği adına sürekli bir şekilde bu tehditlerin altında yaşamaya devam ederiz. Bugün ‘a’ şahsına, yarın ‘b’ şahsına olur. Bugün birine olur, yarın bana olur, öbür gün size olur. Buralarda akil insanların değişik partilerden, değişik görüşlerden insanların bu konulara karşı genel bir hukuki ve ahlaki tavır geliştirmesi lazım. Ben buna inanıyorum.”

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*