MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı: Ülkümüz Turan, istikametimiz Kızılelma, hedefimiz İ’la-yi Kelimatullah’dır

Cumhur İttifakı Millet Aklı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekilimiz Mustafa KALAYCI’nın, “Bir ve Birlikte Hilale Doğru” Konya Bölge Toplantısında yaptığı konuşması

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Misafirler,

Basınımızın Değerli Mensupları,

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatları ile tertiplenen “Bir ve Birlikte Hilale Doğru Türkiye Toplantıları” kapsamında, Konya merkezli, Aksaray ve Karaman illerimizin katılımlarıyla bölge toplantımızı gerçekleştiriyoruz.

Hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Siz değerli dava arkadaşlarıma ve saygıdeğer misafirlere Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin selam ve muhabbetlerini iletiyor, hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Türk milleti asırlardır sayısız badire ve belaları def ederek bağımsızlığını korumayı başarmıştır.

Üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının bedeli çok ağır ödenmiştir.

Türk milletini vatanından mahrum etmek isteyen iç ve dış mihraklar kimi zaman kimliğimizle oynamışlar, kimi zaman inançlarımızla uğraşmışlar, kimi zaman da bin yıllık kardeşliğimizle çatışmışlardır.

Allah’a çok şükür bugüne kadar amaçlarına vasıl olamamışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yılı geride kalmış, yeni bir yüz yıla girilmiştir.

Cumhuriyet’in yeni yüzyılını heba etmemek için bütün imkânlarımızla çalışmanın, gelecek nesillere muasır ve müreffeh bir Türkiye’yi miras olarak bırakmanın kararlılığındayız.

“Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” iradesinden hiç taviz vermiyoruz.

“Her şeyden önce Türkiye” demekten asla vazgeçmiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, millet kavramı birleştirici bir rol üstlenmiştir. Etnik köken, dil ve din gibi farklılıklara bakılmamıştır.

Kürtler de Aleviler de bizim canımız, kardeşimiz ve milli birliğimizin ana damarlarıdır. 85 milyon insanımız Türk milletinin eşit ve saygın fertleridir.

Bizim anımız ve acımız bir olduğu kadar, geleceğimiz bir, dostumuz bir, düşmanımız da aynıdır. Ayrımız, gayrımız hiç yoktur.

Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok diyen her vatan evladıyla yolumuz birdir.

Türkiye Cumhuriyeti milli ve üniter bir devlettir. Türk milleti ayrılık kabul etmeyen tarihi, kültürel ve beşeri bir bütündür. Türk vatanı ebedi yuvamızdır.

Al bayrağımız, bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin sembolüdür. Türkçemiz, bizleri bir arada tutan resmi dilimizdir. İstiklal Marşımız, kahramanlık ve bağımsızlık destanımızdır.

Türkiye Cumhuriyeti, ebedi vatanında milli varlığını, milli birliğini sonsuza kadar koruyacaktır.

Bunlar bizim, vazgeçilmez ilke ve yeminimizdir.

Varsa cüret etmek isteyen, bu değerleri çiğnemeye yeltenen, ben bunları kabul etmiyorum diyen, ayaklarını denk alsınlar, bir kere daha düşünsünler.

Burada biz varız ve buna izin vermeyiz. Dün vermedik, bugün de vermeyiz, yarın da vermeyeceğiz.

Ve tereddüt edenler varsa, Bilge Kağanın buyruğu ve inancını tekrarlamak istiyorum.

Üste gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini töreni kim bozabilir?

Değerli dava arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları

Dünyanın bugünkü vaziyeti oldukça vahimdir. Uluslararası sistem iflas bayrağını çekmiş durumdadır.

Ne tarafa dönsek kanlı çatışma sahneleri gözümüze çarpmaktadır. Hangi yöne baksak insani felaketler birbirini kovalamaktadır.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş küresel bir mahiyet kazanmıştır. Uzun menzilli balistik ve orta menzilli hipersonik füzeler ateşlenmiş, nükleer başlıklı füzeler fırlatma rampalarında bekletilmektedir.

Ortadoğu’nun küresel çatışma haritasında kilit faktör olduğu bilinmektedir. Terör devleti İsrail’in; katliamları sistematik olarak devam etmektedir.

Suriye’nin kuzeyinde bölücü örgütü maşa olarak kullanmak suretiyle bir terör yapısı kurulmak istendiği çok net görülmektedir.

Vaat edilmiş topraklar safsatası ve büyük İsrail hayali dillendirilmekte, Davut Koridoru adı verilen bir alanla Suriye sahası üzerinden İsrail’e bağlanmaya çalışılmaktadır.

PKK/PYD terör örgütü ABD tarafından her türlü askeri imkânlarla eğitilip donatılmıştır. 

Bu günlerde sınırımıza yakın Halep bölgesinde Suriye rejimi ile muhalif gruplar arasında savaş başlamıştır.

Türkiye’nin çevresi silahlarla, füzelerle, şiddet versiyonlarıyla, yeni nesil savaşlarla kuşatılmaktadır.

Bölgemiz ateş çemberidir. Türkiye potansiyel bir tehditle karşı karşıyadır.

İşte bu şartlar altında terörle mücadeledeki kararlı duruşumuzla beraber, iç bünyemizdeki birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirme mecburiyetimiz vardır.

Çünkü dışardan yönelen tehdit ve tehlikelere karşı iç bünyemizin göstereceği güçlü ve iradeli duruş, bölgedeki tüm karanlık hesapları ters yüz edebilecektir.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli işte bu gerçeklerden hareketle yaptığı tarihi çağrı ile tüm ezberleri bozmuş, Cumhuriyet tarihinin en cesur adımlarından birini atmıştır. DEM partiye el uzatmış, teröristbaşına örgütünün tasfiyesini ilan etmesi çağrısında bulunmuştur.

Hem siyaset alanında boy gösterip hem de silahlı teröristlere sırt dayamak gayri meşru, gayri hukuki ve antidemokratiktir.

Zira silah varsa siyaset yoktur. Terör varsa demokrasi yoktur. Herkes silah ve siyaset arasında tercihini yapmak durumundadır.

Bölücü terör örgütü PKK’nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur.  Terörle hiçbir yere varılmaz, varılamaz, varılamayacaktır.

Terör eylemlerine ön şartsız derhal son verilmesi, bütün teröristlerin silahlarıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olması, Türk adaletinin vereceği hükme göre cezalarını çekmeleri terör örgütü için tek çıkıştır.

Bu çağrıya ne cevap verilirse verilsin, terörle mücadelenin tavizsiz sürdürülmesi konusundaki azim ve kararlılığımız asla değişmeyecektir.

Devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin.

Devlet terör örgütüyle pazarlığa tutuşmaz, müzakere etmez, sonuna kadar mücadele eder.

Teröre tolerans sıfırdır, terör örgütünün ürediği neresi varsa orası meşru hedeftir.

Kürtler başka, terör örgütü başkadır. İkisini birbirine karıştırmak en vahim cinayet, ülkemize ve milletimize yapılacak en şedit kötülüktür.

Terörizm, bir yandan milli birlik ve bekamızı tehdit ederken bir yandan da Türkiye’ye yönelik emperyalist ve siyonist düşmanlığın bir aracı halindedir.

Milyonlarca Müslümanı hunharca katleden başta ABD ve İsrail olmak üzere emperyalist ve siyonist güçler İslam düşmanıdır, Türk düşmanıdır, Kürt düşmanıdır.

Türk milletinin asil ve asli mensubu olmak duruyorken, Emperyalizmin kanlı menüsünde yer almaya tamam demek insan onurunun hiçe sayılmasıdır.

Hiçbir Kürt kardeşimiz böylesi korkunç bir vebale ortak olmamış ve olmayacaktır.

O halde el ele verip, gönüllerimizi birbiriyle yoğurarak terörü ve bölücülüğü gündemimizden tamamıyla çıkarmalıyız.

Tarihte kader birliği yapmış olanlar, gelecek için de aynı kararlılığı gösterecek cesaret, basiret ve iradeye sahiptir.

Milliyetçi Hareket’in amacı işte bu anlayışı hayata geçirebilmektir.

Hz. Mevlana’nın dediği gibi: “Ayırmak değil bizim işimiz, birleştirmektir.”

Sevgili Peygamberimiz’in “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” hadis-i şerifinde olduğu gibi, cennet vatanımızda Allah’a, Peygamberimize, Kur’an-ı Kerim’e iman eden, aynı Kıbleye yönelen, ay yıldızlı al bayrağımızın altında, beş vakit ezanlarımızla hür bir şekilde yaşayan bizlerin, birlik ve beraberlik içerisinde olmamız elzemdir.

Gelin, Bir olalım. Diri olalım. İri olalım.

Hep beraber Türkiye olalım. 

Gelin, Türkiye’nin geleceğini hep birlikte inşa edelim.

Bölücü terör sorunu ülkemize pek çok zaman, kaynak, insan ve enerji kaybettirmiştir.

Terörsüz bir Türkiye, huzurlu, müreffeh ve güvenli bir Türkiye demektir.

Artık yeni yüzyıl, terörün ve bölücülüğün kökünü kurutma yüzyılıdır.

Terörün bitmesi milli ülküdür.

Bu ülkü doğrultusunda Cumhur ittifakı kararlılığıyla terör tümüyle bitecek, bölücülük tasfiye edilecektir.

Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür.

Terörü hayatımızdan söküp çıkarmanın vakti gelmiştir.

Esasen kahraman güvenlik güçlerimizin yürüttüğü destansı mücadeleyle yurt içinde hiçbir terörist için emniyetli bir alan kalmamıştır.

Irak Zap bölgesinde kilit kapatılmış olup, terörü sınır ötesindeki mücavir topraklardan tümüyle söküp atmak her şart ve durumda görevimizdir.

Terörün yaktığı ihanet ateşi ya sönecek ya da yakanları kavuracaktır.

Değerli Dava Arkadaşları, Muhterem Basın Mensupları,

Türkiye’nin ve Türk milletinin tarihi mücadelesini onurluca sürdürmek mecburiyetindeyiz.

Sayın Genel Başkanımız yaptığı çağrıyla küresel ve bölgesel tehdide karşı herkesi bir kez daha uyarmış, bu süreçte milli birliğimizi güçlendirmenin önemini vurgulamıştır.

Şurası bir gerçektir ki; büyük hamleler büyük liderler tarafından yapılır. Bu da öngörülü ve cesaretli olmayı gerektirir.

Bilge Liderimiz bugüne kadar aldığı tüm kararlarında, birilerinin ağır eleştirilerine maruz kalmış olsa da sonunda hep haklı çıkmıştır. Bu da öngörülerinin ne kadar doğru ve isabetli olduğuna karinedir.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli yaptığı tarihi çağrı ile tüm ezberleri bozmuş, terörden beslenen, kaos ve kargaşadan medet umanların aklını almış, nefeslerini kesmiştir.

CHP bunu sabote etmek, kaos ve kargaşa çıkarmak için her yolu denemeye başlamıştır. Sayın Özgür Özel el yükselttiğini söyleyip devlet vaadinde bile bulunmuştur.

CHP, terörü ve terör yandaşlarını masum ve meşru göstermek için çırpınmaktadır.

CHP, terör örgütüne üyelik, yardım ve yataklık iddialarıyla görevden alınan belediye başkanlarına, DEM ve Kandil ile birlikte sahip çıkmış, milleti sokağa çağırmışlardır.

 CHP’nin güdümlü milletvekilleri, İçişleri Bakanı’nın önüne geçip anti demokratik ve faşizan müdahalelerle TBMM Bütçe Komisyonuna girişini engellemeye kalkışmıştır.

CHP’nin kirli ilişkileri, kent uzlaşısı adı altında yaptıkları iş birliği ortaya dökülmüştür.

Bu belediye başkanlarını sırf sandıktan çıktılar diye savunmak ve sahiplenmek ayıplı, arızalı bir siyasettir. Dünyada teröre müsamaha gösteren, terör suçlularının dokunulmaz olduğu bir demokratik hukuk düzeni yoktur, olamaz.

Evrensel hukuk kuralıdır, hiç kimse suç işleme özgürlüğüne sahip değildir. Görevden uzaklaştırma tedbiri de hukuki bir müessesedir. Seçilmek hiç kimseye ayrıcalık sağlamaz.

Görevden alınanların belediye başkanı adaylıkları neden kabul edildi deniyor?

Mevzuatımıza göre haklarında kesinleşmiş hüküm bulunmayan kişiler seçime girebilmekte, yine mevzuatımıza göre haklarında terör suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturma devam edenler görevinden uzaklaştırılmaktadır. Olan budur.

Burada esas sorgulanması gereken mevzuat açık iken haklarında terör suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturma bulunanları aday gösterenlerdir. Belli ki bilerek isteyerek sözde siyasi mağduriyet hesabıyla bunları aday gösteriyorlar.

MHP olarak milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyeliğine aday olabilme şartlarının yeniden düzenlenmesi görüşündeyiz.

Bizim ülkücülüğümüzü, vatanseverliğimizi sorgulamaya cüret ve teşebbüs edenler de vardır. Bu yeni yetme siyaset döneklerine, kalbimizdeki dava ve vatan aşkının bir günlük sadakasını versek alayına ömürleri boyunca yetecektir.

Düne kadar altılı masada kimlerle nasıl can ciğer kuzu sarması olduklarını, işbirliği yaparak nasıl DEM’lendiklerini, PKK’ya nasıl selam saldıklarını unuttuğumuz mu sanılıyor?

Geçen dönem PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin Meclis kürsüsünden “O koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz. Haddinizi bilin.” sözleri karşısında gıklarını çıkaramadıklarını, nasıl kuzuya döndüklerini milletimiz biliyor.

Kıymetli dava arkadaşlarım; basınımızın değerli temsilcileri

Türkiye’nin çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorunu yoktur. Yeter ki isteyelim, yeter ki bir olalım, hiçbir engelin karşımızda duramayacağını görürüz.

Millî ve stratejik gücümüz olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gücümüze güç katacağımız parlak bir gelecek önümüzdedir.

Türkiye geçmişinden ilhamını alarak istikbalin yol haritasını çizmektedir. Bu yol haritası bizi Türk ve Türkiye Yüzyılına götürecektir.

Ekonomide bağımsızlığı, teknoloji yoğun ve katma değeri yüksek yerli ve millî üretimi artırmayı amaçlayan millî teknoloji hamlesi, Türk milletinin refah ve istikrar içerisinde yaşaması için başlatılmış en hayati girişimlerden biridir.

Türkiye milli teknoloji hamlesiyle bugün ileri teknolojileri kendi imkan ve kabiliyetleri ile geliştirip üretebilen bir noktaya ulaşmıştır.

Türkiye’nin savunma sanayide şampiyonlar liginde yer almasından gurur duyuyoruz.

Millî teknoloji ve milli enerji atılımıyla gerçekleştirdiğimiz yerli ve millî üretimlerden ve keşfettiğimiz doğalgaz, petrol ve madenlerden sağlanan kaynaklar, makroekonomik istikrara ve sürdürülebilir yüksek büyümeye ve elbette milletimizin refahına yansıyacaktır.

Türk ve Türkiye Yüzyılı, sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasal reformlarla pekişecektir.

Türk milleti hak ettiği medeniyet, muasır ve müreffeh seviyelere inşallah tırmanacaktır.

Her insanımız emeğinin karşılığını alacak, evini huzur içinde geçindirecektir.

Bu hedefleri gerçekleştirmek boynumuzun borcudur.

Cumhur İttifakı olarak hayat pahalılığını bitireceğiz, enflasyon canavarını mutlaka yeneceğiz.

Dik baş, tok karın ve mutlu yarın amacından asla geri dönmeyeceğiz.

Yapacağız, başaracağız; Lider Ülke Türkiye’ye hep birlikte ulaşacağız.

Çılgın Türklerin neleri yapacağını dünyaya göstereceğiz.

Bu yüzyılda özlemini duyduğumuz Türk mucizesi gerçekleşecek, Türk-İslam medeniyetinin timsali Türkiye Cumhuriyeti devleti olacaktır.

Devir Türk Devri, zaman Türkiye Yüzyılı zamanıdır.

Türk Devletleri Teşkilatı, İsmail Gaspıralı’nın “dilde, fikirde, işte birlik” fikriyatının, çok şükür kurumsal ve eylemsel çatı kuruluşuna dönüşmüştür.

Türk Dünyası 2040 vizyonu hedefleri kademe kademe ve hızla gerçekleşmektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı dünya çapında huzur, güvenlik, istikrar, refah ve barış markası olmaya; karanlığın ortasından güneş gibi parlamaya başlamıştır.

Türk Birliğini mutlaka göreceğiz, maksadımıza ve muradımıza da ereceğiz.

Muhterem dava arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları

Milliyetçi Hareket Partisi, “Önce Ülkem ve Milletim” anlayışını kendisine düstur edinen yüce bir dava, 55 yılı aşan siyasî bir çınardır.

“Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım” diyen Bilge Kağan’ın sözü sözümüz, mücadele mirası yol haritamızdır.

Merhum Başbuğumuzun gösterdiği hedefler doğrultusunda, Bilge Liderimizin emrinde ilkelerimizden taviz vermeden yolumuzda ilerliyoruz.

Bizim yolculuğumuz bir ve birlikte hilale doğrudur.

Hilal; birliğimizin ve dirliğimizin sembolüdür, bunu unutmayacağız.

“Bir ve Birlikte Hilale Doğru” yürüdükçe, bal mumundan kanat takan müstevli kalıntıları ne hilalimizi gölgelemeye ne de güneşimizi perdelemeye muvaffak olamayacaklardır.

Biz, Türkiye sevdalısı fazilet timsali dava ve gönül kaleleriyiz. Bizim, yüreğimizde Allah inancı, yanımızda milletimiz, gönlümüzde vatan sevgisi, elimizde üç hilal vardır.

Ülkümüz Turan, istikametimiz Kızılelma, hedefimiz İ’la-yi Kelimatullah’dır.

Himaye edenimiz Allah, destekçimiz büyük Türk milletidir.

Birliğimiz ve varlığımız daim olsun İnşallah.

Ne mutlu Türküm diyene.

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*