MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih YALÇIN: MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin cesur hamlesiyle ortaya çıkan şans ve fırsat kaçırılmamalıdır

Cumhur İttifakı Millet Aklı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın, “Bir ve Birlikte Hilale DoğruOsmaniye Bölge Toplantısında yaptığı basın açıklaması

Değerli hazirun,

Muhterem dava arkadaşlarım,

Kıymetli basın mensupları,

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin Dem Parti’ye dönük tarihî çağrısının üzerinden 45 gün geçmiştir.

Kamuoyunda derin yankı uyandıran bu çağrı; ezberleri bozmakla kalmamış, müzmin muhalefeti ve onları destekleyen basmakalıp fikirlerle alil sözde aydınları şaşkına uğratmıştır.

Bilhassa CHP destekçisi medyada boy gösterenler; ne dediklerini, ne diyeceklerini bilemez duruma düşmüştür.  

CHP yanlısı akademisyen ve yazarçizer taifesi, meselenin ciddiyetini kavrayamadığı için, TV ve gazetelere konuşurken Genel Başkanımızın davetine peşinen karşı çıkmaya devam etmektedir.

Kimi davet münakaşasının zamanla tavsayacağı, gündemden düşeceği beklentisiyle avunmaktadır.

Kimi geleneksel önyargıların etkisiyle bundan MHP’nin nemalanacağını öne sürerek olumsuz tavır koymaktadır.

Kimi de bunun yeni bir iktidar projesi olduğu tezine sarılmaktadır.

CHP yandaşı medyada MHP karşıtlığı, bir cinnet salgınına evrilmiştir.   

CHP yönetimiyse şaşkından da öte, siyaset meydanında yürüyen ceset gibidir.

 CHP Genel Başkanı Özgür Özel; söz konusu çağrıya birbirini yalanlayan, çelişkili tepkiler vermektedir.

Özel, şehitlerimizi ve şehit ailelerinin rızasını bahane ederek güya “Varız.” dediği toplumsal mutabakata ayak sürümektedir.

Hâlbuki şehitlerimizin katilleriyle siyasi işbirliği yapan da aynı Özel’dir.

Diyarbakırlı annelerin sesine kulak tıkayan da aynı Özel’dir.

PKK’dan talimat alan ve bölücü terör örgütüne bağlılık yemini eden belediye başkanına sahip çıkan da aynı Özel’dir.

CHP yöneticilerinin zihni de karışıktır, gönlü de…

CHP, sanki bu dünyada değil, bir hayal âleminde yaşıyor gibidir.

CHP; Türkiye ve dünya gerçeklerinden kopuk ve uzak, iktidar rüyasında, iktidar sevdasıyla yanıp tutuşmaktadır.

Lakin bugün, onlara yönetimi devredecek bir askerî cunta yoktur.

Halk iradesi ise 2023’te CHP’ye ne cumhurbaşkanlığını ne de Meclis çoğunluğunu vermiştir.

Bu gidişle 2028’de de hayallerine vasıl olamayacaklardır.

Zira kazandıkları belediyelerde sergiledikleri beceriksizlikler, CHP’nin 2 keçiyi dahi güdemeyeceğini ortaya koymuştur.

Ülkenin idaresi CHP anlayışına teslim edildiğinde neler olacağını, belediyelerdeki yolsuzluklara, usulsüzlüklere bakılarak tahmin etmek mümkündür.

Kamu kaynakları, CHP’li belediyeler tarafından eğlence kültürüne akıtılarak çarçur edilmektedir.

Belediyelerin SGK’ya dağlar gibi biriken borçları ödenememekte, devletin sırtına ağır yük yüklenmektedir.

Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere profesyonel belediye hizmeti bekleyen büyük kentlerimizin altyapı sorunları dağlar gibi yığılmıştır.

CHP-DEM Parti iş birliğiyle PKK militanları belediyelerde işe alınmıştır.

Esenyurt’ta olduğu gibi, bazı belediyelerin kaynakları bölücü terör örgütüne aktarılmıştır.

Bu CHP’nin; ekonomi, terörle mücadele, uluslararası ilişkiler, Türkiye’nin vazgeçilmez çıkarları ve güvenliği gibi ciddi konularda fikir ürettiğini gören olmamıştır.

Türkiye’nin ana meseleleriyle ilgili sağlıklı bir analiz yaptığını, çözüm önerileri getirdiğini duyan yoktur. 

Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail’in saldırı ve katliamları, NATO ve AB gibi konular, CHP için fazlasıyla ciddi ve sıkıcıdır.

CHP’nin, iktidar olabilmek için takip ettiği temel propaganda ve siyaset; sadece hükümeti karalamak, rakiplerini yıpratmaktır.

CHP sözcüleri; afaki ve temelsiz konuşmalarını, hayata geçiremeyecekleri pembe tablolarla süslemektedir.

Şimdiden halka bol keseden vaat dağıtılmaktadır.

CHP; DEM dâhil, bilumum aşırı sol parti ve örgütlere fikrî ve siyasi hısımdır.

Bunların dışındaki her şeye muhalif, her kesime karşı, herkese hasımdır.

CHP, ayrıştırma ve kutuplaştırma politikalarının dayanılmaz hafifliğinin pençesindedir.

Sayın Genel Başkanımızın çağrısının muhatabı olan DEM Parti ise beklemediği hamle yüzünden kafa travması geçirmektedir.

DEM Parti; bizim mahallede barış içinde oturup oturmayacağına, komşuluk hukukuna ve birlikte yaşama iradesine saygılı olup olmayacağına karar verme noktasındadır.

Aksi takdirde bütün mahalleli DEM’i refüze edecektir.  

Bir elinde silah, diğer elinde sözde demokratik kimlikle yol yürünmez.

Demokrasi ve adalet silahla değil; sulhla, sözle, akitle, uyumla, anlaşmayla, uzlaşma kültürüyle ayakta kalır.

Demokrasi, birlikte yaşama iradesi demektir.

DEM Parti ve benzerleri çıkmaz yoldadır.

DEM Parti’nin varlık sebebi seçmeni değil, arkasındaki PKK’dır.

Bunu sokaktaki çocuklar bile bilmektedir.

DEM Parti’nin silahlı eylemi siyasi mücadele yöntemi olarak kullanmaktan vazgeçmesi ve PKK ile bağlarını tamamen koparması da yetmez.

DEM’in, demokratik siyaseti Türkiye partisi olarak sürdürme konusunda kamuoyunu ve kendi seçmenini ikna etmesi gereklidir.

Buradan DEM Parti’ye bir kez daha sesleniyoruz:

Gelin, yol yakınken Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne, kardeşlik hukukunun muhafazasına yönelik bir adım atın.

Gelin, Anadolu topraklarında bin yılda mayalanan ve bekamızı besleyen kardeşlik hukukuna omuz verin.

Silaha, maceraya, teröre dayanmaktan vazgeçin.

Tuttuğunuz yolun sonu yok.

Ya bizimle, milletimizle varsınız ya da hiç yoksunuz!

Size oy veren, yıllarca istismar ettiğiniz vatandaşlarımızın iyi niyetini kötüye kullanmaktan, çocuklarının dağa kaçırılmasına vesile olmaktan artık vazgeçin.

Emperyalizmin değil, evlatlarının yasını ve Türkiye’nin bütünlüğünün nöbetini tutan Diyarbakır annelerinin sesine kulak verin.

Düşmanın değil, dostun sesine ses verin.

Dostu dinleyin, milletin dostu olun.

Hatırlatırız ki ihanet küfüyle, terör pisliğiyle mayası bozulanları millî bünye reddetmektedir.

Tek çare; kirlerinden arınmak, temizlenmek, doğru mevkide ve doğru çizgide konumlanmaktır.

Tek çıkar yol; milletin arasında yer almak, devletimizin yanında saf tutmaktır. 

“Türkiye’nin dört bir yanında ümran, her karışında barış ve kardeşlik hükümran olsun.” diyenlerle beraber olmaktır.

Size uzatılan eli geri çevirmeyin.

Yalnız şunu da sakın unutmayın:

Türkiye, terörle mücadelesinden en küçük taviz vermez.

Aksine, bölgemizdeki ve yerküredeki son gelişmeler, Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki kararlılığını katbekat arttırmıştır.

Türkiye teröristlerin tepesine daha kararlı olarak binmeye devam edecektir.

Sınırlarımızın güvenliği için, terörü kaynağında kalıcı olarak yok edecektir.

Devlet; kendi bekasını, milletin huzur ve sükûnunu temine muktedirdir.

Artık iş daha da sıkı tutulacaktır.

Terörden medet umanlara bundan kalıcı olarak vazgeçmekten başka çıkışı yolu yoktur.

O hâlde Sayın Genel Başkanımız kanalıyla devlet aklının uzattığı el, geri çevrilmemelidir.

CHP de; toplumsal mutabakata katılma hususunda çeşitli bahanelere sığınmaktan, ayak diremekten vazgeçmelidir.

Bölgesel ve küresel tehditleri savuşturmak için Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu, siyasal bütünlük ve sosyal dayanışmanın kâmilen inşası gayretlerine omuz vermelidir.

Bunun siyasetler üstü bir mesele olduğu akılda tutulmalıdır.

MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin cesur hamlesiyle ortaya çıkan şans ve fırsat kaçırılmamalıdır.

Kıymetli Dava arkadaşlarım,

Ne yazık ki günümüzün politika arenasında, milliyetçi geçinenlerle milliyetçilikten geçinenlerden geçilmemektedir.

Fikir ve menfaat tacirleri her yerde ayağımıza dolanmakta, yolumuza çıkmaktadır.

Küçücük hesaplar ama kontrolsüz hırslar yüzünden dava arkadaşlarını, yoldaşlarını satanlar; utanmadan bize caka satmakta, hava atmaktadır.

Ayaklar baş olma derdindedir.

Milletine sevdalı, ülkesine âşık, bayrağına meftun, devletine candan bağlı MHP kadrolarıysa millî değerleri bihakkın temsil etmenin sorumluluğunu büyük bir vukuf, ehliyet ve ciddiyetle taşımaktadır.

Mevcudiyetini milletimizin bekasına, devletimizin varlığına adayan MHP kadroları, bunun karşılığını manen fazlasıyla görmüştür.

Bizim maddiyatla, kişisel çıkarla, kirli hesapla kitapla işimiz olmaz.

MHP; gönül ve dava adamlarının, serdengeçtilerin otağıdır.

Bizim siyasetimizin hamuru sevgi, çamuru insandır.

Zaten insanın aslı da, bir ayet-i kerimeye göre, çamurdan değil midir?

  Tatlı su milliyetçileri, smokin vatanseverleri, davamızı temsil edemez.

Gardırop ve vitrin muhafazakârları; bizi de, inançlarımızı da, davaya bağlılığımızı da, aidiyet hislerimizi de anlayamaz.

Fitne erbabının taşıdığı vebalin ağırlığı, bedene bağlanmış taş gibi onları politika denizinin dibine batırır.

MHP olarak, tefrikayı etkisiz hâle getirmekte kararlıyız.

Mahallenin asayişine dadanan, ahalinin güvenliğini ihlal eden -PKK ve FETÖ başta olmak üzere- bilumum terör örgütlerini yok etmeye azimliyiz.

Zaten siyaset kurumunun da görevi ve işlevi, devletin kararlı tutumuna olumlu katkıda bulunmaktır.

Coğrafyamız, bizim mahallemizdir.

Mahallemizin sükûnundan, huzur ve güvenliğinden hepimiz sorumluyuz.

Mahallemizin huzurunu bozan serkeşleri, serserileri, katilleri, suçluları, yalancıları, bozguncuları yok etmeye muktediriz.

Son cümlemizi, vatan şairi Namık Kemal’e nazire ile tamamlayalım:

Yemin ediyoruz, MHP kadroları ve teşkilatları olarak millet yolunda hiçbir azimetten geri dönmeyeceğiz. 

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*