Avusturya’dan sonra Almanya’da da bozkurt işaretinin yasaklanması tartışmalarının başlatılmasını hayret ve üzüntüyle takip ediyoruz.
Biz Avusturya’da politikacıların yıllardır göstere göstere ırkçılık yaptıklarını, bunun ülkedeki azınlıklar üzerinde bir baskı ve zulüm aracı hâline gelmeye başladığını söyleyip durmakta ve bunun doğuracağı mahzurlar üzerinde ilgilileri uyarmaktayız.
Irkçılığın ve yabancı düşmanlığının, özellikle Türk düşmanlığının; Avusturya’dan sonra öteki AB ülkelerine sıçraması, büyük bir tehlikedir.
Bu ilkel ve vandalca tutumun; hükümetlerin resmî politikaları hâline getirilmek istenmesi, dünya barışı açısından bir felaketin habercisidir.
Tartışmalara vesile kılınan bozkurt; Türkler nezdinde cesaretin, bağımsızlık azminin ve özgürlüğün sembolüdür.
Üstelik bozkurt, Almanya’da yasalar çerçevesinde yıllardır faaliyet gösteren, ülkede toplumsal barış ve huzura katkıda bulunan Türk Federasyonlarının da kullandığı bir simgedir.
Azılı PKK militanları, paçavraları ve elebaşlarının resimleriyle sokakları terör arenasına çevirirken; Türkler, büyük bir vakar ve olgunlukla Almanya’da toplumsal barışa hizmet etmektedir.
Millî değerlerimizin bir parçası olan bozkurt motifinin kullanılması nasıl yasaklanabilir?
Almanya’da yaşayan Türkler; en doğal, demokratik ve yasal haklarından nasıl mahrum bırakılabilir?
Bozkurt işaretinin yasaklanması; Almanya’nın entegrasyon çabalarını sekteye uğratacak, sosyal barış ve dayanışmayı, bir arada yaşama kültürünü zedeleyecek; ayrımcı, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir adım olacaktır.
Nasıl Almanya bayrağında yer alan kartal, Fransızların sembolü olan horoz, İspanyolları temsil eden boğa zararsız millî sembollerse bozkurt da Türklerin en masum remzidir.
Bunlar da mı Avrupa’da yasaklanacaktır?
Asıl ırkçı olanlar; bozkurt işaretini kullananlar değil, yasaklanmasını savunanlardır.
Bozkurt üzerinden, Türk ve yabancı düşmanlığı yapılmaktadır.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’ın; millî futbolcumuz Merih Demiral’ın bozkurt işareti yaparak sergilediği masum gol sevincine tepkisi, aşırı sağcılarınkinden de, Nazilerinkinden de beter bir tutumdur.
AB kamuoyunda Bozkurt işareti etrafında dönen tartışmalar; demokrasinin beşiği olduğu öne sürülen; insan haklarının, din, ibadet ve fikir hürriyetinin bir zamanlar evrensel değerler bağlamında titizlikle savunulduğu Avrupa’nın geriye gittiğinin göstergesidir.
Millî sembollerimizin kullanılmasına yasak getirilmeye çalışılmasının ardında, esasen Türkiye ve Türk korkusu yatmaktadır.
Çünkü Türkiye; artık dünyada ve bölgesinde büyük Batılı ülkelerden daha etkin, küresel bir güç hâline gelmiştir.
Buna karşılık AB; küresel aktör olmaktan giderek uzaklaşmakta, her anlamda geriye doğru gitmektedir.
Türkiye’nin mevcut konumuyla dünyada bir yıldız gibi parlaması, Batılı ülkeleri rahatsız etmektedir.
Başta Almanya olmak üzeri AB ülkelerinde yükselen aşırı sağ ve ırkçılığın, futbol sahalarına yansıtılması ise ayrı bir endişe vesilesi olmuştur.
Gerileme ve çöküş devresine giren AB’nin, aşırı sağın yükselişini Türk düşmanlığı üzerinden setretmeye çalışması, sadece yıkımı hızlandıracaktır.
Almanya’da yaşayan Türklerin, bozkurt sevgisi yüzünden suçlanmaya ve yasaklarla boğulmaya çalışılması, bindiği dalı kesmekten farksızdır.
Çünkü Türkler, sadece Almanya’da değil; bütün AB ülkelerinde toplumsal barışa, birlikte yaşama azmine ve ekonomik refaha katkıda bulunan en önemli diasporadır.
Üstelik gerek Türkiye’deki gerekse AB ülkelerindeki Türklerin milliyetçiliği; asla tutucu, faşist ve ırkçı değildir.
Türklerin milliyetçiliği; modernist, rasyonel ve evrensel değerlerle uyumludur.
Türklerin milliyetçiliğinden, AB ülkelerine gelse gelse yarar gelir. Alman hükümetini, spor kültürünü zehirleyen söylemlerden ve siyasi başarısızlıklarına kılıf uydurmak için Türkleri dışlamaktan vaz geçmeye çağırıyoruz.
Bir yanıt bırakın