Ahmet Davutoğlu, dün akşam yayınladığı videosuyla 28 Şubat zihniyetinin temsilcisi Kılıçdaroğlu’na ve 28 Şubat’ın MGK kararlarını uygulayan Akşener’e yuvarlak masada söyleyemediği sözleri Sayın Genel Başkanımıza söylemeye kalkarak kendince günah çıkarmış.
Serok Ahmet! Senin günahların, çıkarmakla bitecek gibi değil. Gerek haksız yere işgal ettiğin Başbakanlık koltuğunda gerekse bu koltuktan yaka paça alaşağı edildiğinden beri yaşadığın ruhi bunalımlarla attığın adımlar, seni her geçen gün debelendiğin ihanet çukurunda daha da derinlere itmektedir.
Serok Ahmet! Sen, Türk siyasetinde silik bir karakter, PYD ile olan dostluğun, Türkiye’yi yalnızlaştıran stratejik çöplüğün, yediğin kaba pislemen ve şimdilerde çokça başvurduğun yalanların ile yeni nesillere kötü örnek olarak yani ederin kadar anılacaksın.
“Kirli geçmişini aklamak için misyon edinmiş”
Davutoğlu diplomaları biriktirmiş, kâğıt üzerinde gerekli şartları oluşturmuş ancak kelimenin hakiki manasıyla bir hoca olamamıştır. Tarihî gerçekleri çarpıtarak, yalana bin yalan katarak, gerçekleri saklayarak siyaset yapan bu yüz karası profesörün 28 Şubat ve başörtüsü konusundaki yalanları ve suçlu ortaklarını koruma çabası izaha muhtaçtır.
Ezilmişlik, dışlanmışlık, horlanmışlık psikolojisi ile hareket eden Serok Ahmet, kendine bir yer edinebilmek adına zilletin kirli geçmişini aklamak gibi bir misyon edinmişe benzemektedir. Türkiye’de başörtüsü sorunun nasıl çözüldüğüne dair hafızasını tazelemek istiyorsa bugün çokça seviştiği sol basının o günleri anlatan haber ve makalelerine bir göz atabilir.
“Bu yalancı şahısta vicdan var mıdır?”
Bugün dahi MHP’yi ve Sayın Genel Başkanımızı suçlayan bu yazılarda esasında bir hakkın teslimi söz konusudur. Özellikle 2008 tarihinde gazetelerin attığı “411 el kaosa kalktı” manşetlerini unutmuş olmasına ihtimal var mıdır? Bu yalancı şahısta Kılıçdaroğlu’nun her konuşmasında seslendiği vicdandan var mıdır?
2008 yılında bir öğretmenin taktığı başörtüsünün Yargıtay tarafından siyasi simge sayılması kararının ardından Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, AK Parti’ye bir Anayasa değişikliği teklifi hazırlaması çağrısında bulunmuş ve AK Parti’nin bu çağrı üzerine hazırladığı Anayasa teklifi TBMM’den 411 evet oyu ile kabul edilmiştir.
Kendisine “ileri düzeyde geri zekâlı” diyen Kılıçdaroğlu’nun övgü dolu sözlerine tedaviye muhtaç, patolojik vaka sözleriyle karşılık veren Serok Ahmet, bu Anayasa değişikliğini iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesine gidenin bugün aklamaya çalıştığı CHP olduğunu, bu Anayasa değişikliği üzerinden AK Parti’nin kapatılma davası sürecinin mimarının da yine CHP olduğunu neden saklamaktadır?
Üniversite öğrencileriyle sohbet ederken AK Parti’nin kapatma davası sürecinde Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında nasıl onurlu bir duruş sergilediğini kendini yücelte yücelte anlatan Serok Ahmet, CHP’nin bu süreçteki rolünü hatırlatan genç bir kardeşimiz olsaydı herhalde süt dökmüş kedi ezikliğine, normal hâline, geri dönecekti. “Duruş” isminde kitap yazan Serok’un bugüne kadar onurlu bir duruş gösterdiğini gören olmamıştır ancak “Satış” isminde bir kitap yazar da tecrübelerini aktarırsa eminim ki müşterisi çok olacaktır.
Sayın Genel Başkanımızın kendisini tehdit ettiğini söyleyen Serok, Ülkücünün geleneğinde tehdit diye bir şeyin olmadığını iyi bilsin. Sayın Genel Başkanımıza yönelik ucube tavsiyelerini de ortaklarına iletsin. Zira bir yalancının tecrübe ve tavsiyeleri ancak kendi meşrebinden olanlara lazımdır.
Bir yanıt bırakın