▶️ Coğrafyaların çalkalandığı, dünya genelinde huzur ve güvenliğin çoraklaştığı bir dönemde Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünü hem buruk bir vicdanla hem de bıçkın bir ruh haliyle idrak ediyoruz. Buruğuz, çünkü zincirleme felaketlerin sıcak etkisiyle muhatabız.
▶️ Duatepe’den sevk ve idare edilen, Sakarya’nın doğusunda 22 gün 22 gece devam ederek milletin makus ve menhus talihini tersine döndüren, asırlar boyunca süren ricat haline son veren bir muzafferiyetten vatan sevgisiyle mücehhez her insanımız elbette iftihar etmektedir.
▶️ Aziz Atatürk tarafından, büyük ve kanlı bir savaş manasına gelen Melhame-i Kübra ifadesiyle anılan Sakarya Meydan Muharebesi imanın istilaya karşı direnişi, iradenin işgale karşı devleşmesi, iffetin ihanete karşı dersi, istiklalin zalim ihtirasa karşı defansıdır.
▶️ Sakarya’nın sırtına Türk tarihi vurulmuş, Türk milletinin varlık ve birliği kahramanca savunulmuştur. Sakarya’da, hatt-ı müdafaa yok, sath-ı müdafaa vardır; o satıh ise bütün vatandır. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmadıkça vatanın terki asla söz konusu olmayacaktır.
▶️ Türk milleti bağımsızlığının, üzerinde yaşadığı topraklarda var oluşunun bedelini çok ağır şekilde ve dehşet verici şartlarda ödemiştir. Hiçbir odağın, hiçbir kudret sahibinin insafına sığınmadan, onun bunun merhamet ve lütfuna sarılmadan tarihine ve istiklaline sarılmıştır.
▶️ Bizim gidecek başka bir yurdumuz, terk edecek bir toprağımız, sığınacak bir limanımız yoktur. Zalimlerden medet ummadık, zulme göz yummadık, vatanımıza sırt dönüp müstevlilerin paralı askerliğine heves edenlerden olmadık. Nitekim Sakarya destanı bunun ispatı ve ilanıdır.
▶️ Yıkım, gözyaşı, ayrılış, kopuş, bölünüş, çöküş yaşamamak için tarihin gür sesine kulak vermeliyiz, bugünün kahredici hadiselerinden ibret alarak geleceğimiz için sonuçlar çıkarmalıyız. Sakarya “Ya İstiklal Ya Ölüm” seslenişinin beyanıdır. Bu beyan vicdanımızda mahfuzdur.
▶️ 23 Ağustos 1921’de başlayıp 13 Eylül 1921’de zaferle neticelenen Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi hürmet, takdirat ve rahmetle yad ediyorum. Allah hepsinden razı olsun diyorum.
▶️ Sakarya şuuru tıpkı bir kor gibi maşeri vicdanda saklı durdukça hıyanet ve hüsran muhakkak surette ayaklar altında ezilmeye mahkum kalacaktır. Sakarya yalnızca bir nehir, yalnızca bir şehir adı değil, Türk milletinin namus timsali, beka simgesi, bağımsızlık nişanesidir.
…
Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, sosyal medya hesabı twitter üzerinden yayınladıkları mesajları.
23 Ağustos 2021
Coğrafyaların çalkalandığı, dünya genelinde huzur ve güvenliğin çoraklaştığı bir dönemde Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünü hem buruk bir vicdanla hem de bıçkın bir ruh haliyle idrak ediyoruz. Buruğuz, çünkü zincirleme felaketlerin sıcak etkisiyle muhatabız.
Duatepe’den sevk ve idare edilen, Sakarya’nın doğusunda 22 gün 22 gece devam ederek milletin makus ve menhus talihini tersine döndüren, asırlar boyunca süren ricat haline son veren bir muzafferiyetten vatan sevgisiyle mücehhez her insanımız elbette iftihar etmektedir.
Aziz Atatürk tarafından, büyük ve kanlı bir savaş manasına gelen Melhame-i Kübra ifadesiyle anılan Sakarya Meydan Muharebesi imanın istilaya karşı direnişi, iradenin işgale karşı devleşmesi, iffetin ihanete karşı dersi, istiklalin zalim ihtirasa karşı defansıdır.
Sakarya’nın sırtına Türk tarihi vurulmuş, Türk milletinin varlık ve birliği kahramanca savunulmuştur. Sakarya’da, hatt-ı müdafaa yok, sath-ı müdafaa vardır; o satıh ise bütün vatandır. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmadıkça vatanın terki asla söz konusu olmayacaktır.
Türk milleti bağımsızlığının, üzerinde yaşadığı topraklarda var oluşunun bedelini çok ağır şekilde ve dehşet verici şartlarda ödemiştir. Hiçbir odağın, hiçbir kudret sahibinin insafına sığınmadan, onun bunun merhamet ve lütfuna sarılmadan tarihine ve istiklaline sarılmıştır.
Bugün kendi ülkelerinden kaçmak için korku içinde yabancıların uçaklarına doluşan, yetmedi bu uçakların iniş takımlarına sarılan insanların dramatik ve yürek yaralayıcı tablosu karşısında Milli Mücadele’nin bir kez daha mütalaası, yeniden ele alınması kanaatimce mecburidir.
Kurucu kahramanlar hiç kimsenin ipiyle kuyuya inmedikleri gibi, ikram ve iltifat da beklememişlerdir. Türk milletini en zorlu dönemlerde, ateşle çevrili devirlerde dirayetli halde tutan bu muazzam ve onurlu haslet Anadolu coğrafyasındaki mevcudiyetimizin kemer taşıdır.
Bizim gidecek başka bir yurdumuz, terk edecek bir toprağımız, sığınacak bir limanımız yoktur. Zalimlerden medet ummadık, zulme göz yummadık, vatanımıza sırt dönüp müstevlilerin paralı askerliğine heves edenlerden olmadık. Nitekim Sakarya destanı bunun ispatı ve ilanıdır.
Emsalsiz mukavemetle tutunduğumuz Sakarya kıyıları Türkiye Cumhuriyeti’nin müşfik, muzaffer ve mübarek kollarının açılmasını teminle tarihin ana yatağının değişmesine yol açmıştır.
Söz konusu bu değişim esaretin bataklığını kurutmuş, yıkılmış bir imparatorluğun enkazı üzerinde milli bir devletin kuruluşuna önayak olmuştur.
Yıkım, gözyaşı, ayrılış, kopuş, bölünüş, çöküş yaşamamak için tarihin gür sesine kulak vermeliyiz, bugünün kahredici hadiselerinden ibret alarak geleceğimiz için sonuçlar çıkarmalıyız. Sakarya “Ya İstiklal Ya Ölüm” seslenişinin beyanıdır. Bu beyan vicdanımızda mahfuzdur.
23 Ağustos 1921’de başlayıp 13 Eylül 1921’de zaferle neticelenen Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi hürmet, takdirat ve rahmetle yad ediyorum. Allah hepsinden razı olsun diyorum.
Sakarya şuuru tıpkı bir kor gibi maşeri vicdanda saklı durdukça hıyanet ve hüsran muhakkak surette ayaklar altında ezilmeye mahkum kalacaktır. Sakarya yalnızca bir nehir, yalnızca bir şehir adı değil, Türk milletinin namus timsali, beka simgesi, bağımsızlık nişanesidir.
Bir yanıt bırakın