MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, TBMM Genel Kurulunda, 2021 yılı bütçesinin tümü üzerinde MHP Grubu adına söz aldı.
2021 yılı bütçesinin ilk kez program bütçe esaslarına göre hazırlandığını ve merkezi yönetim bütçesindeki ödeneklerin 68 program arasında dağıtıldığını dile getiren Aksu, program bütçeyle kamu hizmetleriyle kaynak tahsisleri arasında güçlü bir bağ kurulduğunu, hedeflerle kaynaklar ilişkilendirilerek çıktı ve sonuç odaklı bir yaklaşım ortaya konulduğunu belirtti.
Bütçe teklifinin, 2021-2023 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programı’nda çerçevesi çizilen hedeflerle uyumlu olarak hazırlandığının altını çizen Aksu, “Bütçe teklifinin dikkat çekici yönü sağlık, eğitim, tarım ve sosyal destek harcamalarındaki yüksek artışlardır.” dedi.
“Bütçenin en önemli özelliklerinden birisi de yatırım öncelikli olmasıdır.” ifadesini kullanan Aksu, 2020 yılında 56,6 milyar lira olan sermaye gideri ödeneklerinin yüzde 83 oranında artırılarak merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idarelere, yatırımları için 103,7 milyar lira ödenek tahsis edildiğini belirtti.
Aksu, ekonomik sınıflandırmaya göre, 2021 yılı merkezi yönetim bütçe ödenekleri içinde en büyük payı, yüzde 41,6’yla cari transferler, yüzde 22,4’le de personel giderlerinin aldığını dile getirerek şöyle devam etti:
“Bütçelerin niteliği, şüphesiz kaynak tahsisinin nasıl önceliklendirildiği ile yakından ilişkilidir. Bu doğrultuda bakıldığında, kaynakların öncelikli olarak sağlığa, eğitime, sosyal korumaya, yatırıma, teşvik ve desteğe ayrıldığı; özellikle salgın nedeniyle oluşan belirsizlikleri gidermeye, öngörülebilir bir ekonomik düzen tesis etmeye, yatırımcı, üretici, çalışanlarımız, emeklilerimiz ve dar gelirli vatandaşlarımız için güvenli bir gelecek inşasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.”
“Salgın sürecinin kendine özgü şartlarının dikkate alınması özel önem arz ediyor”
2021 yılı bütçesinin, Kovid-19 salgınının tüm ekonomileri derinden etkilediği, küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin arttığı bir konjonktürde hazırlandığına dikkati çeken Aksu, salgının ortaya çıkardığı ağır şartlar altında önceliklerin belirlenmesi, hedeflerin tutarlı olarak ifade edilmesi ve geleceğe yönelik belirsizliklerin giderilmesi açısından, salgın sürecinin kendine özgü şartlarının dikkate alınmasının özel önem arz ettiğini söyledi. Aksu, “Toplumsal dayanışmanın, insan sağlığına ve güvenliğine yapılan yatırımların öneminin ortaya çıktığı bu süreçte Türkiye, sağlık altyapısı, sosyal güvenlik sistemi, kurumsal ve beşeri kapasitesi, etkili hükümet sistemi ve yönetim şekli, sevk ve idare yeteneği, insan merkezli medeniyet tasavvuru ve bunlara uygun politikalarıyla bu sürecin yönetiminde, dünyada öne çıkan başarılı ülkelerden birisi olmuştur.” ifadesini kullandı.
“Esnafımıza yönelik destek paketi, beklentilere uygun önemli bir adım”
Salgın nedeniyle büyük yaralar alan dünya ekonomisi gibi Türkiye ekonomisinin de bu süreçten olumsuz etkilendiğini anımsatan Aksu, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tüm dünyada neredeyse durma noktasına gelen bir sektörel üretim yapısı söz konusu olmuştur. Bu dönemde firmaların, yatırım-üretim kararlarını olumsuz yönde etkileyen sermaye ihtiyaçlarının salgın sürecinin gereklerine uygun olarak teşvik sistemiyle karşılanması önemli hale gelmiştir. Türkiye bu yönde önemli teşvik ve destekler uygulamış, işten çıkarma yasağı, kısa çalışma ödeneği, vergi ertelemeleri, normalleşme desteği, kredi faiz indirimleri ve nakit desteği gibi uygulamaları süratle hayata geçirmiştir. Üretimin ve tedarik zincirinin kesintiye uğramaması, istihdamın korunması ve finansal sistemin sağlıklı işleyişinin sürdürülmesi için eş güdümlü politika adımları devreye konulmuş, konulmaya da devam edilmektedir. Bu kapsamda, esnaf ve sanayicimiz, çiftçimiz, dar gelirlilerimiz, çalışanlarımız, muhtaçlarımız ve tüm toplum kesimleri rahatlatılmış, eş zamanlı olarak da ekonomide yeniden çarkları döndürmeye dönük etkin ve kararlı adımlar atılmıştır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın esnafımıza yönelik destek paketi açıklamaları da beklentilere uygun önemli bir adım olmuştur. Böylece, salgının olumsuz etkisi en aza indirilmiş, ekonomik faaliyette yılın üçüncü çeyreğinden itibaren de hızlı bir toparlanma başlamıştır.”
“Ekonomi üzerinden yapılan operasyonlarla mücadelenin getirdiği maliyet dikkate alınmalı”
Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmeler yapılırken son yıllarda ülke bekasına yönelik saldırılar ile ekonomi üzerinden yapılan operasyonlar ve bunlarla mücadelenin getirdiği ekonomik maliyetin dikkate alınması gerektiğini söyleyen Aksu, şöyle konuştu:
“Tüm dünyayı sarsan krizler yokmuş gibi davranmak, ekonomik güvenliğimizi tehdit eden gelişmelere kör ve sağır olmak samimiyetsizlik, Türkiye’nin verdiği terör mücadelesini görmezden gelmek ise vicdansızlık olacaktır. Bunları dikkate almadan yapılan değerlendirmeler ise salgından ve afetlerden siyasi rant devşirmek çabası olarak görülecektir. Şüphesiz vatandaşlarımız daha fazla refah beklentisi içindedir. Vatandaşlık vecibelerini bihakkın yerine getiren insanımızı çağdaş medeniyet düzeyine ve hatta ötesine taşımak için gayret göstermek hepimizin ortak sorumluluğudur. Salgının etkisinin azaltılmasına ve üretimin desteklenmesine yönelik tedbirlerle, bugünkü konjonktürel sıkıntılar inşallah aşılacak, ekonomide sağlanacak iyileşmeye de paralel olarak vatandaşlarımızın ertelenen talepleri de karşılanacaktır.”
Reformist adımların Türkiye’nin gücüne güç katacağına inandıklarını vurgulayan Aksu, bunun için hukuk normlarında, vergilemede ve bürokratik işlemlerde, yatırım için her bakımdan öngörülebilir, istikrarlı ve güvenilir, yerli ve yabancı yatırımcı için bütünüyle kurumsal hale gelmiş bir yatırım ortamının teşekkül ettirilmesinin önem arz ettiğini kaydetti.
Bir yanıt bırakın